Bu bölümde Daisy'ye çok gıcık olabilirsiniz onu söyleyeyim de...
"Ne istiyorsun?" dedim ıslak ve kıpkırmızı gözlerimle.
"Söyledi değil mi?" dedi.
"Evet." dedim.
"Ağlama."
"Senin için ağlamıyorum." Hayır, onun için ağlıyordum.
"Ne için ağladığını biliyorum." dedi ve yanıma oturdu. Elini yanağıma koydu.
"Ağlama." dedi tekrar.
"Ağlamadan duramıyorum." dedim.
"Daisy... Bir fikrim var. Herşeyi bırakalım. Ve gidelim buralardan ha? Olur mu? Sadece ikimiz."
"Ama Harry-"
"Siktir et onları!" Yutkundum ve yere baktım.
"Peki ya... Veronica?"
"Onu da!"
"O senin sevgilin Draco!"
"Ama ben onu sevmiyorum."
"Kimi seviyorsun?"
"Seni!"
"B-Ben..."
Diyemedim... Yine "Ben de seni seviyorum." diyemedim.
"Sen?" dedi Draco bana umutlu gözlerle bakarken.
"Daisy, beni seviyorsan eğer gerçekten seviyorsan benimle buralardan uzaklara gitmeyi kabul etmelisin." dedi bu sefer. Başımı yerden kaldırıp ona baktım. Ellerini tuttum.
"Seni seviyorum Draco. Ama sen bana ait değilsin..." dedim ve ona arkamızda bizi gizlice izleyen Veronica'yı gösterdim.
Gözleri doluydu. Çok garip. Aslında değil. O ne kadar pisluk biri olsa da onun da duyguları vardı.
Ayağa kalktım ve Draco'yu da elinden tutup kaldırdım. Veronica yanımıza geldi. Veronica'nın bir elini aldım ve Draco'nun elinin üstüne koydum. Onu her ne kadar çok sevsem ve bu benim çok canımı yaksa da onu düşünmeliydim. Belki de böyle daha mutlu olacaktı.
Belki de...
♡
Kuleden indim ve şatoya doğru yürümeye başladım.İçeride nedense hiç kimse yoktu. Takmadım ve yoluma devam ettim. Başka birini seviyordu. Yahu tamam seni seviyorum dedi ama kalbinde o kıza ait bir yer de vardı. Emindim.
"Merhaba Daisy. Nasılsın?" Kimdi bu? Burada bu kadar kibar insanlar var mıydı ki? Ah tabii. Luna Lovegood.
"Selam. İyi, sen?" dedim yalandan bir gülümsemeyle.
"Ben de iyiyim Daisy. Ah bir şey mi oldu? Ağlamışsın da."
"Nereden anladın ki hemen?"
"E şey... Kıpkırmızı olmuşsun. Ayrıca gözlerin de kıpkırmızı ve sulu. Heryerin ıslak. Şey, ağlarken gömleğini ıslatmayı nasıl başardın Daisy?"
Hafifçe kıkırdadım ve üstüm başıma baktım. Gerçekten içmiş gibiydim.
"Neyse ben gideyim. Daha sonra görüşürüz!"
Ona el salladım ve gittim. Odama gittiğimde Ginny bana gelen mektubu elime verdi. Kimden geldiğini bilmiyormuş yatağımın üstünde bulmuş.
"Sağ ol. Sen çıksan ol-"
"Tabii!" dedi Ginny ve odadan çıktı yanlız başımaydım. Yatağıma oturdum. Mektupla bir süre bakıştıktan sonra onu açmaya karar verdim. Yavaşça yırttım.
Mektubu açtığımda içinde sadece küçük bir parşömen parçası duruyordu. Üstünde tamamen küçük yazılarla ve hafif eğik bir el yazısıyla "teşekür ederim." yazıyordu. Ha? Bunca olandandan sonra bir de bana mektup mu yazıyordu? Hayır, istemez mektubunu falan! Bir iyilik yaptık bokunu çıkarma Veronica!
Yine sinirlenmiştim. Belki biraz gereksiz yere ama olsun benim için önemli bir şeydi.
Yatağımda yatar pozisyonda yattım. Hemen uyumak istiyordum. Bu iğrenç günden kurtulmak istiyordum. Uyumadan önce tek bir şey diledim. Sadece tek bir şey.
"Tanrım, lütfen bu gece derin bir uykuya dalayım, bir daha da uyandırma beni lütfen! Kurtar beni bu berbat dünyadan tanrım sana yalvarırım kurtar beni bu acıdan..."
----
lan amk cocuklari lgs bitti.
artik benden kurtulamayacaksiniz bitchezlar.
neyse yahu cok konusmayayim
amk lafina da alunmayin agiz aliskanligi ;')
bays.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙂𝙞𝙧𝙡 𝙞 𝙣𝙚𝙫𝙚𝙧 𝙡𝙤𝙫𝙚𝙙 𝙤𝙣𝙚 𝙡𝙞𝙠𝙚 𝙮𝙤𝙪 • 𝙙.𝙢𝙖𝙡𝙛𝙤𝙮
Fanfictionkitabin gidisati filmlerle ayni olmayacak, bilginize. (tum haklari azkaban'daki belatrix'in kolyesinin icinde saklidir.)