2.3

128 15 1
                                    

Derse doğru yürüyorduk. İlk defa girecektik bu derse. Prof. Trelawney.

"Hey, bu derse ilk defa gireceğiz, ne düşünüyorsunuz?" dedi Ron. Göz devirdim.

"Her yıl farklı kişilerin dersine girip duruyoruz Ron." dedim.

"Konu açmaya çalışıyorum ne kadar huysuzsun Daisy!" dedi Ron yakınarak. Hafifçe koluna vurdum.

Derse gelmiştik. Sınıf, diğer sınıflar gibi değildi. Yerlerimize geçtiğimizde bize birer fincan kahve verdi ve içmemizi söyledi.

Ders bitiminde biraz bahçede oyalanmaya karar verdik.

"Hey, nabersin Daisy?" Ah, hayır. Başımı o tarafa doğru çevirdim. Cedric... Geçenlerde sorduğu soruya hala cevap vermemiştim.

"Ah selam Cedric, iyiyim senden?" dedim yalandan gülmeye çalışarak. Yanıma doğru gelmeye başladı.

"Biraz konuşabilir miyiz." dedi. Başımı salladım ve Harry'lerden ayrılıp onunla gittim. Her zamanki ağacın altına geldik.

"Şey..." dedi. Yere bakarak gülümsedi. "Düşünecektin en son..." Başını yerden kaldırmadı.

"Cedric..." Ne diyeceğimi bilemiyordum. "Ben... Yani senin de dediğin gibi ondan hoşlanıyorum. Sen gerçekten çok iyi bir insansın Ced. Çok düşüncelisin ve hayatımda hala olmanı memnuniyetle isterim. Ama sadece, anlarsın ya ben sadece ondan hoşlanıyorum." Beklediğim gibi yüzü düşmedi. Hafifçe gülümsedi ve elini omzuma koydu.

"Zaten hoşlandığını biliyordum, sadece emin değildim bir şansımı deneyeyim dedim. Sen de çok iyi bir insansın Daisy. Ben her zaman buradayım. Bir Cedric de yanına ışınlanıveririm, bir şeye ihtiyacın olusa, belki bir gün herkes seni bırakır gider veya öyle hissedersen ben her zaman buradayım bunu asla unutma lütfen." dedi. Gözlerimin dolduğunu farkedince bana sarıldı. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Açtığımda ise karşımda bizi izleyen Draco'yu gördüm.
🤍
"Beyninizi açın, geleceği görebilmek için iç gözünüzü kullanın! Hahaha!" diye profesörün taklidini yaptı Hermione Hagrid'in dersine giderken. Evet! Yanlış duymadınız, Hagrid artık tekrar ders veriyordu. Hagrid'in yanına gittiğimizde öğrenciler toplanmıştı ve onu takip etmemizi söyledi. Bizi ormana doğru götürdü. Elimize birer kitap verdi. Bu bir canavar kitaptı. "The Monster Book Of Monsters".

"145. Sayfayı açın çocuklar!" dedi Hagrid.

"Peki ya bunu nasıl yapacağız?" dedi Draco. Ona baktığımda göz göze geldik. Mahçup bir şekide gülümsedim.

"Kitabın sırt tarafını okşayarak tabiki!" dedi Hagrid.

"Kitabın sırt tarafını okşayarak tabiki!" dedi Hagrid

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onunla konuşmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Etraf biraz kalabalıklaşınca yanına gittim.

"Konuşabilir miyiz?" dedim başım yere bakarken. Başımı yukarı kaldırıp yüzüne bakmamı sağladı.

"Konuşabiliriz." dedi ve gülümsedi. İlerideki ağacın arkasına geçtik.

"Şey, konuşmalarımızı duydun mu?" dedim.

"Evet, duydum." dedi. Gözümü kaçırdım.

"Ee şey, hepsini mi?" dedim.

"Hayır, hepsini değil. Cedric'in konuşmalarına şahid oldum bir tek." dedi. Derin bir iç çektim.

"Başını duymadığın için yanlış anlamış olabilirsin. Sandığın gibi değil yemin ede-"

"Yanlış anlamadım merak etme." dedi. Emin misin der gibi baktım. Dediğimi anlamışcasına başını aşağı yukarı salladı.

"Draco, nereye kayboldun? Hadi gel!" Draco, tam bize uzaklardan seslenen Pansy'e doğru gidecekken bir anda çok garip bir şey hissettim. Kaşlarımı çattım. Değişik bir histi, sanki aklımdan geçen şey her neyse şu an, tam şu an burada yapmam gerektiğini söylüyordu. Kendimi tutamadım ve Draco çok uzaklaşmadan kolunu tutup bedenini kendime çektim. Ve sarıldım. Kaşlarım hala çatıktı.

O an tek umduğum şey bana sarılan Draco'nun ne hissettiğini bilmekti.
🤍
Harry, Hippogriff'in üstünde uçarak Hogwarts'ı turladığından beri çok enerjikti.

"Eee ne yapıyoruz bugün?" dedi Harry ortak salonda yemek yerken.

"Harry, yarın maçın var! Hiç heyecanlanmıyor musun?" dedi Hermione. Harry daha cevap vermeden Ron araya girdi.

"İlk defa oynamıyor Hermione!" Onlar kendi aralarında konuşurken gözüm Hufflepuff masasına doğru kaydı. Cedric ortalıkta yoktu. Kaşlarımı çattım. Neden yemek yemeye gelmemişti ki? Başımı çevirdim. Slytherin masasına baktığımda Draco'yla göz göze geldik. Anında başını çevirdi. Gülümsedim.

Omzumda bir kol hissettim.

"Hey, iyi misin? Çok durgun gibisin. Hiç sohbetimize katılmadın. Daisy, yemeğinden bir çatal bile almamışsın!" dedi. Hermione. Başımı evet anlamında salladım.

"Abartma Herm! Dalmışım biraz bak yiyorum işte." dedim ve patatesimden bir çatal aldım.

Yemeğimi yedikten sonra direkt Gry. kulesine doğru gittim. Ortak salona vardığımda kendimi geniş koltuklardan birine attım. Önümdeki ateşin yanışını izledim. Düşündüm. Gerçekten ne zaman ona açılacak cesaretim olacaktı? Nereden bulacaktım? Ced rol mü yapmıştı yoksa gerçekten tepkisi dürüst müydü? Bunları düşünürken yavaş yavaş gözlerimin kapandığını farketmemiştim.
🤍
"Hadi Harry!"

"Evet, işte böyle! Devam edin!"

"Yaparsınız çocuklar!"

Zıplarken gevşeyen sarı kırmızı atkımı çıkarıp boynuma tekrar doladım. Quiddich maçlarında hep olan bi şeydi bu.

"Harry! Harry! Harry!"

Gryffindor- Slytherin maçı olduğu için Draco da oynuyordu. Ama sırf sevdiceğim karşı takımda diye o takımı destekleyecek değidim.

"Harry, arkanda! Snitch orada!" dedi biri. Evet gerçekten de Golden Snitch Harry'nin arkasındaydı. Harry bunu farkettiğinde hiç vakit kaybetmeden onu kovalamaya çalıştı. Hava yağmurluydu. İşin kötü tarafı Snitch Harry'i yukarılara doğru götürüyor, onu iyice uğraştırıyordu. Draco Snitch'i biraz geç fatketmiş olacak ki Harry'nin arkasından olağanüstü bir hızla Snitch'in peşinden gidiyordu. İyice yukarılara uçmaya başladılar. Hava şartlarından dolayı onları tam göremiyorduk.

"Harry'i göremiyorum!" diye sitem ettim.

"Çok fazla yağmur yağıyor ne olacak erteleselerdi!" dedi Ron. Birkaç dakika sonra tamamen gözden kayboldular.

"Hey, endişelenmeye başlıyorum. Gözden kayboldular." dedim.

Kafamı dağıtmak için diğerlerini izlemeye koyuldum. Fred ve George Quaffle'ı daireden geçirmeye çalışırken, Oliver Wood da karşı takımın attıklarını tutmaya çalışıyordu. Maç güzel gidiyordu, ta ki yukarıdan düşen çocuğu görene kadar. Herkes bir anda ayaklanmaya başladı. Korkudan kalbim yerinden çıkacaktı. İki elimle 2 metre açık ağzımı kapattım. Ağlamak üzereydim. Ya Draco düşmüştü, ya da Harry.

Dumbledore ayağa kalktı. Elini düşen çocuğa doğru tuttu ve, "Alastor Momentum" diye bağırdı.

𝙂𝙞𝙧𝙡 𝙞 𝙣𝙚𝙫𝙚𝙧 𝙡𝙤𝙫𝙚𝙙 𝙤𝙣𝙚 𝙡𝙞𝙠𝙚 𝙮𝙤𝙪 • 𝙙.𝙢𝙖𝙡𝙛𝙤𝙮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin