Oylamayı unutmayın asklarr😽😽
Ertesi gün kahvaltıdan sonra Harry'leri her yerde aradım fakat bir türlü bulamadım. Artık endişelenmeye başlamıştım. Bahçeye tekrar bakmak için koridora çıktım.
"Daisy, selam." bana doğru gelen Draco'yu gördüm ve hemen yanına gittim.
"Draco, Harry'leri bulamıyorum. Her yere baktım! Başlarına bir şey geldi kesin!"dedim telaşla. Draco kaşlarını çattı.
"Saçmalama! İlla ki bir yerden çıkarlar." dedi ve kolumdan tutup yürümeye başladı.
"Ne yapıyorsun?"
"Ben de seninle geliyorum. Bu halde yanlız kalamazsın. Harry'leri arayacağım derken kendin kaybolursun bu telaşınla!" dedi. Kolumu ondan çektim.
"Teşekkürler, ama ben kendim yürürüm." dedim.
Draco'yla her köşeye baktık. En son yoldakilere sorduk. Bir ara Harry'nin Profesör Trelawney'in yanında olduğunu söylediler. Fakat oraya gidip baktığımızda Profesör de dahil kimse yoktu.
"Delireceğim! Ben Profesör Dumbledore'un yanına gidiyorum!" dedim sinirle.
"Ben de geliyorum!" dedi Draco benim sinirlenmemi taklit ederek. Omzuna vurdum ve güldüm. Profesör'ün odasına giderken yolda Neville bizi telaşla durdurdu.
"Daisy! Harry ve diğerlerini sanırım buldum! Beni takip edin." dedi. Hızlıca Neville'yi takip ettik. Ormana doğru gidince duraksadım.
"Neville... Emin misin? Ormanda ne yapabilirler ki?" dedim şüpheyle. Kafasını salladı ve devam ettik. Kısa bir süre sonra bir ağacın önünde durduk. Bir dakika... Bu ağaç benim boynumu inciten o manyak ağaçtı!
"Şaka mı yapıyorsunuz? Bu ağacı elimde olsa baltayla kökten keserim! Harry'ler burda ne arasın!?" dedim sinirle.
"Daisy, bir ağaca bu kadar nefret bağlaman sence de biraz anormal değil mi?" dedi Draco. Gözlerimi devirdim. Bugün biraz sinir bozucuydum farkındayım. Ama sabahtan beri kardeşim ve en yakın iki arkadaşım bir anda ortadan kayboldular, ben ne yapayım!
"Hadi oyalanmadan ağacın içine girelim. Başları dertte olabilir." dedi Neville. Gözlerimi kocaman açtım.
"Ne? Ağacın içine mi gireceğiz?" dedi Draco.
"Onları gördüm! Ağacın içine girdiler eminim beni takip edin!" dedi Neville ağacın altındaki boşluğu göstererek.
"İyice saçmalaştı bu olay! Oraya hayatta girmem!" dedi Draco.
"Neden Draco? Buraya kadar benimle geldin!" dedim. Draco saçlarına dokundu.
"Saçlarım bozulur." dediğinde gözlerimi devirip kolundan tuttum ve ağaca doğru gittik. Neville'nin gösterdiği delikten sırayla içeri girmeye çalışıyorduk. Fakat ağaç dallarını savurup duruyordu. En son ağaç Neville'yi başka bir tarafa hızla savurdu.
"Neville!"
"Siz gidin! Beni beklemeyin dikkatli olun! Ah!" dedi Neville. Dracoya baktım. O da benim gibi telaşlı görünüyordu. Elini belime attı ve delikten içeriye girdik. Fakat bit sorun vardı. Burada zemin yoktu! Yüksek bir yerden düştük ve sonunda ayağımızın altında bir zemin hissettiğimizde rahatladık.
"İyi misin?" dedi Draco eliyle sırtını tutarak. O çok endişelendiği saçları dağılmıştı ve çok kirli görünüyordu.
"Ben iyiyim de asıl sen iyi misin? Çok komik görünüyorsun şuan!" dedim kıkırdayarak.
"Sen asıl kendine bak." dedi. O da gülüyordu. Gülüşmelerimiz yakından gelen bir kız çığlığıyla kesildi. Hermione'ydi bu.
"Hermione!" Dedim telaşla. Sesim geldiği yöne doğru koşmaya başladık. En sonuna küçük oda gibi bir bölmede Harry, Herm ve Ron'u bulduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙂𝙞𝙧𝙡 𝙞 𝙣𝙚𝙫𝙚𝙧 𝙡𝙤𝙫𝙚𝙙 𝙤𝙣𝙚 𝙡𝙞𝙠𝙚 𝙮𝙤𝙪 • 𝙙.𝙢𝙖𝙡𝙛𝙤𝙮
Fanfictionkitabin gidisati filmlerle ayni olmayacak, bilginize. (tum haklari azkaban'daki belatrix'in kolyesinin icinde saklidir.)