Önce sağ altaki yıldıza basalım daha sonra bölüm müziğini açalım biriciklerim.
Bölüm müziğini kesinlikle açmanızı tavsiye ederim. Çünkü ben yaklaşık bir haftadır bölümü bu müzikle yazıyorum. Sözlü müziklerle kitap okumayı sevmeyeneriniz var. Müzik sözsüz. Rahatlıkla dinleyebilirsiniz.
Bu bölüm önemli bir bölüm. Daha önce de bahsetmiştim sizlere.
Satır aralarında sizleri bekliyor ve yorumlarınızı yanıtlıyor olacağım.
Buraya bir emoji bırakırsanız çok sevinirim
Keyifli okumalar dilerim:)
...
"9.BÖLÜM: SAVRULAN GÖLGELER"Peşimizden koşan geçmiş değil, geçmişe tutkun gölgelerimiz aslında...
Bazen öyle bir boşluğa savrulur ki insan. O anı dile getirmek imkansızdır. Ne hissettiğini anlatamazsın. Çünkü sende bilmiyorsundur. Ne olduğunu anlatamazsın. Çünkü sende tüm bunlara anlam veremiyorsundur. En kötüsü de ne biliyor musun?
Ne gördüğünü anlatamamak. Her şeyi görüyorsun, biliyorsun lakin ifade edemiyorsun. Çünkü dilin lal olmuştur. Sanki ağzına bir hançer saplanmışta sen konuşma yetini kaybetmişsin gibi...
Çöktüğüm yerdeki soğuk zemin tüm vücuduma işlemişti sanki... Vücudum bir buz kütlesine dönmüş gibiydi. Sonunda cesaretimi topladım ve dudaklarımı araladım.
Bir umut için sormaya haykıran yanım mı desem yoksa alacağı cevabın sarsıntısını düşünen diğer yanım mı desem. İkisi de kendi aralarında savaş veriyordu. Ya ben? İşte ben tam bu noktada araftaydım...
Ne bir adım ileri gidebiliyordum ne de bir adım geri. İkisinden birini seçmek zorundaydım. Zira seçim şansımın kalmadığı bir anda olmak istemiyorsam.
"Yaşıyor mu?" dedim duraksayarak.
Dudaklarımdan firar eden bu iki kelimeyi söylemek niye bu kadar zor olmuştu. Hayır! zor olan söylediğim kelimler değildi. Zor olan nedir biliyor musun?
Sorduğun soruya alacağın cevaptır. Dilimizi kenetleyen sorular değil. Alacağımız karşılıktır...
Boşluğun bir görüntüsü olsaydı eğer, şu an karşı karşıya durduğum bu yorgun hareler olurdu. Gözleri adeta boşluğa dönmüştü...
Söyleyeceklerinden korkuyordum. Ama gerçekler kaçınılmazdı. Bir dakika önce veya bir dakika sonra, öğrenecektim nasıl olsa.
"Nabzı çok düşük. Neredeyse atmıyor bile." Dediğinde az da olsa rahatlamıştım.
Bu iyi bir şey olmasa da kötünün iyisiydi. Yani hala umut vardı. Umudun olduğu yerde her şey mümkündür. Umudun büyüğü veya küçüğü olmaz bana göre. Bir nokta misali bile olsa umut varsa o zaman her şey yoluna girebilir demektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURUK
Teen FictionEtrafımda kimse var mı diye kontrol etmek için kafamı kaldırdım. Ve gördüğüm şeyle avazımın çıktığı kadar bağırmaya başladım. ''Lütfen yardım edin'' diye haykırıyordum. Boş sokakta sesim yankılanıyor sabahın erken saatlerinde ''Kimse yok mu?'' diye...