Merhabalar ben geldim. Üzerimde buruk bir heyecan var. 11. Bölüm önemli, daha önce de söylemiştim.
Öncelikle sol altaki minik yıldızımıza basalım.
Bölüm müziğimizi açalım.
Buraya bir bölüm emojisi bırakalım.
Ve satır aralarında buluşalım. Yorumlarınızı okuyor ve yanıtlıyor olacağım.
Keyifli Okumlar Dilerim Buruk Ailem: )
♬ Bölüm müzikleri ♬
Yüzyüzeyken Konuşuruz~ Ölsem Yeridir
Evgeny Grinko~ Faulkner's Sleep
*Sedece bölümü okuyup geçmek yerine beğenmeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfen...*
...
ON BİRİNCİ BÖLÜM: AH ÖLSEM YERİDİR?Ne oldu, güvendiğiniz dağlara kar mı yağdı? Bu o kadar da kötü değil bence. Çünkü benim güvendiğim dağlar, toplu bir orman yangınında katledildi. Güvendiğim dağlar yok olup gitti. Artık yoklar...
Kadın oturduğu yerden kalkmış gayet rahat bir şekilde karşımıza oturmuştu. Ural yanıma gelmiş ikimiz ayakta duruyorduk. Amaçlarının ne olduğuna dahi hiçbir fikrimiz yoktu.
"Ayakta durmayın, oturun gençler. Konuşacaklarımız uzun mesele." Dedi. Kadının ince sesi kulaklarımı tırmalamıştı. Yüzündeki yapmacık gülümseme ise insanı oldukça rahatsız ediyordu.
"Sizinle konuşacağımızı kim söyledi?" dedi, Ural karşı çıkarak.
"Eğer şu an konuşmazsanız iyi şeyler olmayacağını tahmin ediyorsunuzdur bence" diyerek etrafımızı sarmış adamlara göz ucuyla baktı. Ve tiz bir gülümseme çıktı dudaklarından.
"Kendinizi ne sanıyorsunuz ve bizimle konuşacak neyiniz var" dedim hemen söze atlayarak. Kadına bakmaya bile tahammül edemiyordum. Onu sürekli rüyamda görüyor olmamın etkisi vardı. Üstüne birde bize karşı tehditkâr konuşmasından rahatsızlık duyuyordum.
"Mesela geçenlerde sokakta ölen torunumu konuşabiliriz." Söyledikleriyle kalp atışlarım hızlandı. Bunu nasıl bu kadar basit bir cümle gibi söylüyordu. Yani o kız bu kadının torunu muydu?
Daha sonra adamlardan birine seslendi.
"Ertan bize çay söyle. Belli ki uzun bir sohbet olacak." Gerçekten şu an düşündüğü şey çay mıydı? Bu kadının ciddi sorunları vardı kesinlikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURUK
Novela JuvenilEtrafımda kimse var mı diye kontrol etmek için kafamı kaldırdım. Ve gördüğüm şeyle avazımın çıktığı kadar bağırmaya başladım. ''Lütfen yardım edin'' diye haykırıyordum. Boş sokakta sesim yankılanıyor sabahın erken saatlerinde ''Kimse yok mu?'' diye...