43. BÖLÜM

28.8K 2.1K 668
                                    

Ceylan, Gökay ve Berkay :) ( fotoğraf kesinlikle onların aynısı aq!)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ceylan, Gökay ve Berkay :) ( fotoğraf kesinlikle onların aynısı aq!)

•••

Camdan gelen "tık" sesi ile uyanmıştım. Ağabeyim yanımda yoktu. Gecenin karanlığı üstümüze çökmüşken, ben kısık gözlerim ile yine de etrafı süzmeye çalışıyordum.

Bir ses daha geldiğinde yerimden hızla ayaklandım.

Balkon camından geliyordu, ses.

Oraya doğru yavaşça ilerledim, çıplak ayaklarım ses çıkarmazken, balkon kapısı kilitli olduğu için de bir güven vardı içimde.

Kapıya doğru adımladım. Siyah bir gölge vurmuştu şimdi de. Ay'ın ışığını örtüyordu. Balkon kapısının, kilidini açtım, ses çıkarmamaya dikkat ederek. Anlaşılan balkonda olan kişi henüz kapıyı açmaya çalışmamıştı.

Elini kapı kulpuna uzattı ve yavaşça aşağıya indirdi.

Ben duvarın önünde, kapının kenarında bekliyordum. Gelenin kim olduğuna bakmadan onu duvara ittirdim. Elini sırtında birleştirip, dizimi sırtına yasladım.

Kişi, fazlası ile uzundu.

Ben kaşlarımı çatmış kim olduğunu soracakken, o ani bir refleks ile yerlerimizi değiştirmişti. Tek fark ben düz bir şekilde yüzüne bakıyordum.

Benden fazlası ile uzundu zaten.

Yüzünü dikkatle incelediğimde yutkunamadım.

Ben onu şaşkın ördek yavrusu gibi süzerken, o bu halimi komik bulmuş olacak ki, erkeksi bir kıkırdama sundu.

Fakat sonra birden yüzü düştü.

"Kıvırcığım" dedi fısıltılı bir sesle.

"Seni çok özledim."

Gözlerimi ondan kaçırmaya çalıştım. Halam onunla konuşmam gerektiğini söylemişti fakat ben utancımdan konuşamamıştım.
Haklıydı.

"Kara özür dilerim. Seni öylece ort-"

Sesim anlıma konan öpücük ile durmuştu. Aslında sadece bekliyordu. Dudakları anlımdaydı ve öylece bekliyordu.

"Ka-kara ne yapıyorsun?"

Semih ağabeyim neredeydi bilmiyorum ama bizi böyle görmemeliydi.

"Kıvırcığım. Sadece 1 dakika dur. Lütfen."

Gözleri sıkı sıkı kapalıyken, sol elimi tuttu. Bir yandan hâlâ dudakları anlımdaydı. Elimi kalbinin üstüne götürdü.

Üstünde, rengini gecenin karanlığından pek anlayamadığım, boğazlı bir kazak vardı. Kazağını tuttum. Elimi kalbinin üstüne bastırdı.

"Çok acıdı. Ben acıyı kabullenmem kolay kolay kıvırcık. Canım kolay kolay acımaz çünkü. Ama çok acıdı. Yemin ederim Kıvırcığım. Sen yokken burası, burası çok acıdı."

KIVIRCIK | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin