(45) uçurum

135 8 1
                                    


Ayaklarımın tabanları yere değdikçe  etrafa fışkıran suların birer nota gibi ses çıkarması oldukça hoşuma gidiyordu. Ayaklarım yavaş yavaş ilerlemesine rağmen yere sert basıyordum. İlk Baharın gelmesiyle yağmur yağışları çoğalmıştı. Yağmur'un deniz'le birleşmesine her ne kadar gözüm takılsa da artık eve gitmem gerekiyordu.

Az önce olanlar kafamı karıştırsa da artık daha az düşünecektim. Çünkü derin derin düşünmek beni oldukça yıpratıyordu. Az önce ne mi oldu?

Önüme kahveyi uzatan kişiye döndüğüm de Büşra olduğunu fark ettim. Biraz irkilmiş olsam da Poyraz'ın ona gitmediğini anlamak iyi gelmişti. Elindeki kahveyi alıp içinde ne olabileceğini kestiremediğim için içmeyip yanıma bıraktım. Her ne kadar içten içe korksam da soğuk kanlılıkla konuşmasını bekledim.

"Bak Hayal benim seninle hiçbir derdim yok" demesiyle  elimi yaramın üstüne bırakıp "peki burdaki yarayı neye borçluyum" dediğim de "bak o tamamen yanlıştı kabul ediyorum seni önceden uyarmalıydım. Ben sadece uyarı atışı yapın demiştim ama seni o sıra da Poyraz'a sarılırken görünce tutamadım kendimi sıkın dedim" gözlerinin içine baktım. Gerçekten normal olamazdı bu kız.

"Büşra ben ölebilirdim ve sen bunu kıskandığım için yaptım diyemezsin." dediğim de ayağı kalkıp "ama ölmedin hayattasın" diyince bende ayağı kalktığım da elini koluma koyup "Hayal yaptığım yanlıştı hatta çok büyük hataydı ama konu Poyraz olunca bi daha olsa bi daha yaparım" geri çekilip kolumu elinden çıkmasını sağladığım da elini arka ceplerine yerleştirdi.

"Sen beni tehtid mi ediyorsun" dediğim de çok normalmiş gibi "evet öyle de diyebiliriz Poyraz'dan uzak dur ikimiz de yaşayalım" diyip tekrar oturunca sinirlerim gitgide bozuluyordu. "Büşra siz ayrıldınız sizin ilişkiniz bitti ben Poyraz'ı seviyorum o da beni seviyor" dediğim de aniden yerinden kalkarak elleriyle kulaklarını kapatıp "hayır sus Poyraz benden başkasını sevemez" diyip gözlerini bana çevirip "o benim benden başkasını sevemez bizimki çocukluk aşkı bitemez ki" diyince gerçekten iyi olmadığını anladım.

Elimi koluna götürdüğüm de ellerini kulaklarından indirip "çekil aramızdan!" diyince iyice sinirlenmiştim.
"Sizin aranız diye bişey yok artık poyraz seni sevmiyor. Neden anlamak istemiyorsun? Hem onu bırakıp giden sen değil misin?"  dediğim de kafasını olumsuz anlamda salladığın da gözünden süzülen yaşları elinin tersiyle silip "ben onu bırakmadım hemde hiç bir zaman beni mecbur bıraktılar" diyip oturdu yerine.

Yanına oturup "nasıl yani?" dediğim de "bunları sana anlatamam kaç yıldır bu günlerin hayalini kuruyorum anlıyor musun? Ama sen herşeyi mahvettin onun hayatında olduğunu duyunca hayallerimi yaşayamadım ve senin yüzünden benden nefret ediyor."

"Ben bunları nerden bilebilirdim ki?" dediğim de tekrar göz yaşını silip bana döndü "artık biliyorsun" diyince Oturduğum yerden kalkıp yürümeye başladım. Arkamdan "Hayal bırak onu çık aramızdan o benim senin değil" diye seslenince duraksadım. Ama ne dersem diyeyim anlamayacağı için yürümeye devam ettim. "Biz ayrılmayız kafası karışık şuanda seni sevdiğini düşünüyor yakında kendine gelecektir." konuşmaya devam ediyordu hiç aldırış etmememe rağmen.

Ben uzaklaştıkça Sesi git gide derinlere dalıyor yağmurun sesi de onu bastırıyordu. Ne ara yağmaya başladı onu anlamasam da toprak kokusunu içime çekerek hızlı adımlarla yürümeye devam ettim.

Yavaşlayıp deniz'i izleyeme başlasam da artık geç olduğu için eve gitmem gerekiyordu. Sahili arkamda bıraktığım da yağmur çok hızlanmıştı. Önüme gelen taksiyi durdurup binmiştim. Evin adresini verip kafamı camdan akan yağmur damlalarına çevirip izlemeye başladım.

~~PSİKOPAT TİKİLER ~~ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin