(37) Biz ikimiz çok güçlüyüz

286 20 29
                                    


Biz kadınlar cesur adamları severiz. Akışına bırakıp kenarda bekleyenleri değil. Gidişatı değiştiren. Yön veren. Bahaneler altında ezilmek yerine çözüm üreten adamları...

Yağmur damlalarının denize düşüşünü izlerken oturduğum bankın da git gide ıslandığını fark edince üşüdüğümü anlayıp ayağı kalkıp elimi cebime koydum. kapşonumu takıp yürümeye devam ettim. Baya yürümüştüm evden çok uzaklaşmıştım. Cebimdeki telefonu çıkarıp saate baktığımda sabah 6 yı gösteriyordu. Yaklaşık 3 buçuk saattir çıkmıştım evden. Gelen aramaları görünce miray'ı çok telaşladırdığımı anlayıp aradım.

-nerdesin sen?  Diye açtı telefonu.

-geliyorum.

-nereye geliyosun sabahtandır öldüm burda hiç mi düşünmüyosun beni

Haklıydı ve bağırıyordu.

-tamam gelince konuşuruz.

Diyip kapattım. Artık konuşmak istemiyorum hiç bişeyi. Kimseye hesap vermek istemiyorum. Miray'a haksızlık yapamam ama artık konuşmaya da takatim yok.

Eve doğru yürürken aydınlanan havaya kafamı kaldırıp yağan yağmurun etkisiyle gözlerimi kapattım. Derin derin toprak kokusunu içime çekip tekrar yürümeye devam ettim.

Yağmurun hızlanmasıyla adımlarımı hızlandırarak Yarım saatin sonunda eve varmıştım. Anahtarı çevirip Kapıyı açtığımda miray koşup boynuma sarıldı. "Nerdeydin sen çok korktum" kollarımı beline dolayıp "özür dilerim haklısın ama biraz kafa dinlemeye ihtiyacım Vardı." benden ayrıldığında
"Sırılsıklam olmuşsun hasta olacaksın zaten hastasın"  yanımda duran ateş'e baktım "iyi misin? " diye sorduğunda onun da bu saate kadar beni beklediğini fark edince olumlu anlamda kafamı salladığımda miray elimden tutup yukarı çekmeye başladı beni.

Odama geldiğimizde dolabımdan bi sweet ve pijama altını çıkarıp elime verdi. "Giy bunları çabuk" üstümdekileri çıkarıp onları giyince banyodan aldığı kurutma makinesini getirip prize taktı. makyaj masasının sandalyesini çekip beni oturttup saçlarımı kurutmaya başladı.

Ben ise oyuncak bebek gibi beni nereye yönlendirse oraya dönüp etrafa boş boş bakıyordum. Biraz ferahlamıştım bu yürüyüş baya iyi gelmişti bana. Yavaş yavaş ısındıkça içim titriyordu. Saçlarım kuruyunca fişi çekip yatağıma oturdu "nereye gittin?" sandalyeyi çevirip ona doğru oturdum. "Biraz buradan uzaklaşıp tek kalmam gerekiyordu. Nefes aldım sahile gittim denizi izledim yağmuru izledim. Ben bunları yapabiliyorsam demek ki ben o kadar da şanssız değilim. Sen varsın sen benim herseyimsin" dediğimde oturduğu yerden kalkıp boynuma sarıldı bende ona sarılınca

"Çok haklısın biz varız ve biz beraber çok güçlüyüz. Bizi kimse yıldıramaz." yanağını kocaman öpüp "ben üşüyorum ya" dediğimde bana kötü kötü bakıp "hasta olacaksın" diyip elimden tutup kaldırdı beni "gel bişeyler ye iyi olursun belki" diyince peşinden gitmek zorunda kaldım. Off ateş hala burda. Saat 8 e gelmişti.

"Aşkım acıktın mı sen de? " miray'ın sorusuyla merdivenlerde bizi görünce ayağı kalktı "hayal iyi mi?" diyince utandım biraz. Ona neden sinirlenmiştim ki onun ne suçu var?  Ayıp olmuştu. "İyiyim enişte merak etme" diyip aşağı inince koluna girip mutfağa yönlendirdim. gülümseyip "hep iyi ol ya sen Gülünce güzelsin" diyince çocuğa kızarmış gibi yapıp "öbür türlü güzel değil miyim bee ben her halimle güzelim" diyip güldüm.

Onlarda gülünce ateş'le masaya oturup miray'ın kahvaltı hazırlamasını bekledik. Miray'ın geceden beri hiç uyumadığını hatırlayıp "Miray sen hiç uyumadın değil mi? " dediğimde elindeki çatalları önümüze bırakıp "merak etme gece beraber uyumuştuk ya almıştım uykumu kahvaltıdan sonra da uyuyacam akşama kadar" diyip gülümsedi.

~~PSİKOPAT TİKİLER ~~ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin