3.6

779 47 60
                                    

Ülkü'den 

Galiba yanlış bir ipucunun peşinden sürüklenmiştim haritaya bakınca da yaptığım hatayı bariz bir şekilde görebiliyordum. Bulduğum kağıdın rengiyle haritadaki renkler uyuşmuyordu zaten deniz oyunun başında tüm ipuçlarının bizi doğru yönlendirmeyeceğini söylemişti.

Pusulaya bakarak ilerlemeye devam ettiğimde birine çarpmıştım kafam acımıştı bu neydi ya böyle duvar falan mı? 

Başımı kaldırdığımda çarptığım kişinin çağan olduğunu görmüştüm sanırım oda yanlış gelmişti , acaba diğerleri ile karşılaşmış mıydı? Ben daha bir şey demeden düşündüğüm şeyi anlamış olacak ki "Tuana ile de karşılaştım oda aşağı tarafta" demişti bunun üzerine sevinmiştim çünkü kaç dakikadır ağaçtan başka şey göremiyordum.

Tuana'nın olduğu yere geldiğimizde Tuana elinde bir kağıt sallıyordu sanırım ipucunu bulmuştu , deniz herkes tek demişti ama birlikte gezersek bir şey olmazdı bence. Bu arada Leya ve Yağız neredeydi kaç dakikadır ortalıklarda görünmüyorlardı kim bilir belki de deniz'in sakladığı şeyi bulmuşlardı.

Yağız'dan 

Çalıların arkasına baktığımızda kasırga ile karşılaşmıştık yemin ederim kafayı yiyecektim trendyol reklamı gibi her yerden çıkıyorlardı. Sinirden elimi yumruk yaptığımda leya elini elimin üstüne koyarak elimi tekrar eski haline döndürmüştü. Her an esat'a dalacak durumdaydım hayır yani ne olurdu bir kez olsun kendi işlerine odaklansalardı.

Ben sinirden konuşamayınca Leya benim yerime de aklımızdaki soruyu sormuştu "burada ne işiniz var" bence bizi takip ettikleri gayet açıktı ama yine de ne diyeceklerini merak ediyordum. "Burası sizin değil herhalde biz de burada takılalım dedik"  defne'nin bilmişliği yine üzerindeydi akılları sıra bizi kandırıyorlardı peki bizim alnımızda enayi falan mı yazıyordu.

"Çalıların arkasına yatarak mı takılalım dediniz"  artık sinirlerime hakim olamayıp konuştuğumda tavırlarında en ufak bir değişim olmamıştı. "Size yalan borcumuz mu var? Ne haltlar karıştırdığınızı merak ettik takip ettik olay bundan ibaret" esat'ın doğruyu söylemesi her ne kadar gözlerimi yaşartsa da söyledikleri ne kadar yüzsüz olduklarını kanıtlar nitelikteydi.

*niye yükleniyorsun onlara belki biraz ekşın yaşayalım , şunları gizlice takip edelim saklanalım falan dediler ajancılık hesabı anladın mı*  sağol be iç ses sinirlenmiyim o zaman evcilik gibi ajancılık oynuyorlarmış alt tarafı. 

Mert birden buldum diye bağırdığında daha ne olduğuna anlam verememiştik ki odunların altından çıkardığı kağıdı esat'a fırlatmıştı. Esat yine o pis sırıtışlarından birini yaparak gülerek kağıdı açmıştı ve yüksek sesle okumaya başlamıştı.

^Hayatta en pahalı şey tecrübedir çünkü kazanmak için önce kaybetmek gerekir.^

Okuduktan sonra tüm takım kahkahalara boğulmuştu Esat kahkahalarının arasından "ne bu sakız falı falan mı demişti" he aynen sakız falı ben birazdan sana sakızı göstericem o zaman göreceksin sakızı da falını da.

Esat "aman ben de önemli bir şey var sanıyorum alın sizde kalsın" diyerek kağıdı geri bize vermişti tam buradan uzaklaşacağımız sırada yeni takım üyeleri önümüzü kesmişlerdi. "Kağıt sizde kalsın dedim ama size gidebileceğinizi söylemedim." 

*artist ne arar la bazarda*  ne diyorsun acaba yine *az önce ajan demiştim ya geri aldım sözümü artist bu*  yıldım ya. 

Leya "esat yine ne saçmalıyorsun" diyerek bağırmıştı onu ilk kez böyle atarlı görüyordum ama hoşuma da gitmemiş değildi yani. Esat "leya ben size şöyle açıklayayım artık sürprizi bulamayacaksınız ama dert etmeyin başka bir zaman bulursunuz" demişti biri bu çocuğun dediklerini bana tercüme edebilir miydi çünkü hiçbir şey anlamıyordum.

Bir Dilek Tut | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin