2.4

962 54 49
                                    

Leya'dan 

"Ne demek biliyorum" ben kendimi boşuna mı üzmüştüm bu kadar , ne zaman öğrenmişti? ama hiç mutsuz gibi de değildi.

Başta gözlerini kaçırdı benden , konuşmadan önce bir yutkundu sonra elimi tutup elinin altına koydu. "Öğreneli bir gün bile olmadı" ben söylememiştim , Rüzgar da söylemezdi Çağan daha yeni öğrenmişti Tuana'da anlatmadığına göre bu çocuk bunu nereden öğrenmişti? "Annem anlattı" 

*neeee bir şok yaşamadım değil yani kayınvalidem ne ara anlattı ki*  araya girmezsen öğreneceğiz.

"Hani bir ara eve uğramıştım ya , gittiğimde annem yere çökmüş ağlıyordu. Çok endişelendim yanına gittim sarıldım , ne olduğunu sordum ama bir türlü söylemek istemedi. Sonra *kardeşin* diyebildi zar zor *senin bir kardeşin var*. Başta neye uğradığımı şaşırdım , yanlış duyuyorum sandım birkaç dakika kafamda döndü durdu. Kardeşim benim bir kardeşim vardı normal koşullarda sevinmem gerekirdi ama bu hikayede bazı eksik parçalar vardı. Konuşmadı , sustu baktı bana öylece sonra artık anlatmanın zamanı gelmiş olduğunu düşünmüş olacak ki anlatmaya başladı.

Babamdan önce başka bir adamla berabermiş ama tamamen mantık ilişkisiymiş gönlü babamdaymış. Sonra bir gün ayrılmak istediğini söyleyeceği zaman hamile olduğunu öğrenmiş başta kabullenmek istememiş ama sonra alıştırmış kendini gerçeğe. Doğurduktan sonra da artık yapamayacağını fark etmiş o adamdan da oğlunu alamazmış çocuğu ona bırakmış ve babama gitmiş. 

Geçen gün de tesadüf eseri Rüzgar ile karşılaşmış tanımış hemen oğlunu , oğlunu sorduğumda ise Rüzgar olduğunu söyledi işte. 

Aslında bana anlatmanı isterdim ama sana ne kırgınım ne kızgınım sonuçta bana bunu anlatması gereken kişi sen değildin. Eğer annem anlatmasaydı onun üvey kardeşim olduğunu Defne'den aldığım mesajdan öğrenecektim inanabiliyor musun?"

Defne'nin bunu nereden öğrendiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu herhalde şans eseri duymuş olmalıydı ama beni asıl etkileyen hikayeydi. Rüzgar'a üzülmedim desem yalan olurdu şimdi anlayabiliyordum içinde barındırdığı öfkenin nedenini ama bunun bedelini o zamanlar daha doğmamış bir çocuktan kesmek saçmalık değil miydi?

"Onun annesiz büyümesini istemezdim" pişmanlık dolu sesinin ardından yaşlar akmıştı gözünden. Ellerimle göz yaşlarını siliyordum üzgün olmasına hiç dayanamıyordum. "Biliyorum , o kadar güzel bir kalbin var ki aksini düşünmek saçmalık olurdu"  

*beni de ağlatacaksınız beee*  

"Bu kalbin içinde çok güzel biri var da ondan öyle gelmiştir" 

*yaa şapşik bu çocuk* 

O an aklıma bir şey takılmıştı , Yağız benim bildiğimi nereden biliyordu oda mı mesajda yazıyordu? "Bildiğimi nereden anladın" elimi tutup avucumun içini gösterdiğinde anlamıştım.

"O gün Rüzgar ile konuştuktan sonra bir gariptin ayrıca geçen gün avcunu gördüm eskiden de ne zaman bir şeyi dert edinsen tırnaklarınla çizer , canını yakardın" 

Elimde değildi istemeden yapıyordum ne zaman sinirlensem ya da üzülsem tırnaklarımla avuç içimi çizmeye başlaşıyordum belki de onun acısı normal acımı unutturur diye düşünüyordum.

"Tamam boş ver şimdi sen bunu önümüzdeki güzel günlere odaklanalım" 

Haklıydı daha evde bizi bekleyen enerji bombası bir arkadaş ve önümüzde bir gezi vardı daha fazla karamsarlığa gerek yoktu. 

*sonunda bee mendil almaya param yoktu iyi oldu dramı kestiğiniz*  uyuzsun falan ama komiksin. 

"Hemen gitmesek mi" ne zamandır Yağız ile başbaşa bir şeyler yapamamamıştım bence biraz eğlenebilirdik. Düşüncemi anlamış olacak ki yüzüne yine o mükemmel gülümsemesini kondurdu.  

Önce markete gidip baloncuk yapma oyuncaklarından almıştık , aklıma iki sene öncesi gelmişti o zaman da bunlardan alır içindekini bitirinceye kadar oynardık. Yağız art arda baloncuklar yapmaya başladığında ben de ona katılmıştım bir yandan kendimiz yapıyor bir yandan da diğerimizin yaptığını patlatmaya çalışıyorduk. "Ben daha büyük yapabilirim"  diyerek ona meydan okuduğumda yüzüne alaycı bir ifade kondurup "demek öyle küçük hanım meydan okumanız kabul edilmiştir"  demişti.

Elimdeki boş kutuyu çöpe attığımda oda kendininkini atmıştı bu baloncuk işine kendimizi bayağı bir kaptırmıştık. Arada küçük çocuklar da gelmişti yanımıza onlarla da oynamıştık hepsi birbirinden tatlıydı. 

"O zaman bu sefer beni takip ediyoruz" diyerek elimi tutup koşturduğunda kendimi oldukça özgür hissetmiştim. Onunlayken zamanın nasıl geçtiğini gerçekten anlamıyordum. 

Bizi bir barınağın oraya getirmişti çevreme baktığımda burada her cinsten birçok hayvan olduğunu görmüştüm hepsi de birbirinden tatlıydı. Hepsiyle bir süre oynadıktan sonra bir köpeğin önünde durduk , nedense diğerlerinin aksine bu köpekle aramda bir bağ hissetmiştim. "Oğlum'u sevdin bakıyorum" şok içinde Yağız'a döndüğümde oda benim bu şaşkın halime gülüyordu. "Senin mi gerçekten"  yanına gidip onu sevmeye başlamıştı "evet" 

*vay be köpeğine ayrı kendisine ayrı düşüyorsun* haklısın ne diyim 

Biraz daha burada oyalandıktan sonra artık eve gitmemiz gerektiğini düşünmüştük. Deniz bey içinse biraz alış veriş yapmıştık görünce çok mutlu olacaktı. Moralim yerine gelmişti ve şu an ne isterse istesin kabul edebilecek potansiyeldim tabi diğerlerini bilemezdim.

Eve girdiğimizde ışıklar kapalıydı ne yani hepsi uyumuş muydu , hem de bu saatte? Yağız'da benim gibi düşünmüş olacak ki Çağan'a bakmaya gitti ben de diğerlerine bakacaktım. Ne Tuana ne de Deniz odalarında yoktu Yağız'da Çağan'ı bulamamıştı.

Tüm evi aramıştık ama bizimkileri bir türlü bulamıyorduk neredeydi bunlar?



Nasılsınız? 

Geleceği gören okuyucularım tahmin edin bakalım :) 

Bizimkiler nereye kayboldu?

Seviliyorsunuz 💙


Bir Dilek Tut | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin