6.3

616 48 229
                                    

Deniz'den 

Telefonda ikizim çekirdeğin parasını çağanlara kitlersin diyince mantıklı gelmişti ve bakkala uğramadan direkt olarak hastaneye gitmiştim. Aslında o bersu yılanı gram umurumda değildi ama filmlerde falan hastanelerde iyi kaos dönüyordu o yüzden benim de gidesim gelmişti. 

Hastane kapısından içeri girdiğimde koltuklarda heykel gibi oturan bizimkilerle karşılaşmıştım. Hayır yani neden bersu için bu kadar üzüldüklerini anlamıyordum , o kızın aklından şeytanca fikirler geçtiğinden emindim ama burada ben varken gardaşlarımı kandırmasına izin vermezdim. 

*kahramansın mübarek herkese bir sen lazım*  az daha öv beni iç ses hoşuma gitti. İç sesim beni tam övecekti ki kafama dahice bir fikir daha gelmişti ben neden bu bersu'ya bir şarkı yazmıyordum ki. 

Zaten ultra yetenekli biriydim bir oturuşta yazardım ama şarkıyı bersu'nun gideceği bölümde okusam daha iyi olurdu , şarkımı söyler kendisini uğurlardım.

Leya geldiğimi fark etmiş birkaç saniye yüzüme bakmıştı , hayır yani yüzümde pasta falan mı vardı? aslında buraya gelmeden önce pasta yediğim için bu ihtimal dahilindeydi. "Deniz senin burada ne işin var" diyen yağız'a nispet yaparcasına leya'nın yanına geçmiş "yengem çağırdı" demiştim. 

Doktorun yanımıza gelip "hastamız uyandı" demesi ile tuanaların elinden çekmiş "hadi gidiyoruz o zaman"  demiştim ama bu benim saf arkadaşlarım "kimse yok yanında kalalım" demesin mi? 

Bazen neden benim gibi bir zekanın böyle insanlarla arkadaş olduğunu sorgulamıyor değildim. Hani yine bu yengem saf kız ama bu yağız ve çağan'ın içinde bir ara kötülük vardı hiç mi anlamıyorsunuz kötüden

Odaya girecekleri sırada yengem sen gelsene bir benimle diyerek leya'yı bir arka koridora çekmiştim. O sırada arkamızdan yağız "bıraksana lan sevgilimi" diye bağırıyordu çünkü sen dedin diye bırakıcam kızı , ben burada kıza kötü anlama yeteneği yükleyeceğim gelmiş bana bırak diyor.

Hastanenin diğer koridorundaki sandalyelerden birine oturmuş birine de leya'yı oturtmuştum. Bana tam olarak noluyor aq bakışlarını yolluyordu ama birazdan aydınlanma yaşayacaktı tek yapması gereken beni dinlemekti.

"Şimdi benim bir arkadaşım var" diyerek lafa girmiştim dizilerde falan hep kendilerinden bahsederlerken arkadaşım var diyorlardı sonuçta. Leya birkaç saniye yüzüme garip garip bakmış sonrasında ise "senin bizden başka arkadaşın yok ki deniz" demişti. 

Limon olsam bu kadar sıkılmazdım , yok yok yanlış söz oldu şöyle diyem  imparatorluk olsam bu kadar yıkılmazdım. Ben burada ona yardım etmeye çalışıyordum o beni gömüyordu , anaa bir dakika ben de aynısını bizimkilere yapıyorum demek ki leya ben olma yolunda bir adım atmış.

Elimden tutarak "anlat sen dinliyorum" dediğinde çok üşendiğimi fark etmiştim hazır çağan'dan para araklamışken kantine gider çikolatalı süt de alırdım. "Bir ara anlatırım" dediğimde aklıma yine espri gelmişti ama bu sefer yapmayacaktım. Oturduğum yerden kalkıp leya'ya el salladığımda sabır diliyordu.


Yağız'dan 

"Ulan çocuğa bak sevgilimi kaçırdı daha ben yalnız kalamıyorum onunla" diye söylendiğimde çağan bir elini omzuma koymuş hüzünlü bir yüz ifadesiyle "en azından senin paranı kaçırmadı" demişti. 

Çağan'a da üzülüyordum sonuçta para hep ondan gidiyordu ama onun da akıllanması gerekirdi , mesela ben çağan olsam yanımda çelik kasa taşırdım. *yoo taşımazdın*  doğru taşımazdım amann ben çağan da değilim zaten yani dert etmeme gerek yok. 

Tuana biraz etrafına bakmış sonrasında ise "bunların geleceği yok herhalde biz bir önden girip çıksak mı" demişti. Vallah onlar girebilirdi ama ben sevgilimi üzen biriyle aynı ortamda bulunacak değildim. Gerizekalı değildim bersu'nun bunu vicdan azabı çekmeleri için yaptığı belliydi beni üzen şey leya'nın üzgün olmasıydı.

"Siz önden girin isterseniz ben girmeyeceğim"  dediğimde tuana bekleyelim o zaman diyerek koltuğa oturmuştu , hayır yani ısıracak falan diye mi korkuyordu neydi bu kadar çekinmesinin sebebi

Leya yavaş adımlarla yanımıza geldiğinde ona sıkıca sarılmıştım gideli yaklaşık olarak yedi dakika falan olmuştu ama hemen özlemiştim. Acaba ben de mi onu kaçırsaydım , bence güzel olabilirdi. *siz çok yavaş çiftsiniz ya bak mesela bana elif'imle balayına bile çıktım*  yok mu şimdi iç sesime inat yurt dışına gitmemiz , yok tabi

Tuana leya'ya dönerek "girecek misin" diye sormuştu bana kalırsa girmemesi onun için daha iyi olurdu ama en azından iyi olduğunu bilirse rahatlayabilirdi. Gireceğim anlamında kafasını salladığında her ne kadar girmek istemesemde onu yalnız bırakmak istemediğimden ben de peşinden girmiştim.

Bersu bizi görmesiyle sevinmiş gibi yapmıştı ama beni bu saf kız rollerine inandıramazdı. "İyi ki geldiniz , kendimi çok yalnız hissediyordum"  *daha yeni uyanmadın mı oğlum ne yalnızlığı*  Leya'm hemen inanıp üzülmüştü ama ben bu kızın yılanlığı karşısında yumruğumu sıkıyordum. 

"Özür dilerim" diyen leya'ya üzgün gözlerle bakmıştım , sırf bu kızın numaraları yüzünden kendini suçlu ilan etmişti. Bersu sesini hafif kısarak "senin bir suçun yok leya" dediğinde oyunculuğuyla bir oscar almayı hak etmişti. 

Deniz şu an odada olsaydı hiç çekinmeden ağzının payını verirdi ama bence beyefendi şu an kantini sömürme peşindeydi. 

Leya bersu'ya gülümseyerek "seni yanlış tanımışım" dediğinde olanları ağzım açık izlemiştim acaba ben mi çok kuruntu yapıyordum belki de kız gerçekten iyi olmaya niyetlenmişti. 

Kısa bir süre daha konuşmuşlardı sonrasında ise sonunda odadan çıkmıştık. Leya'ya ne oldu az önce der gibi baktığımda "oscar'ını da verdiğimize göre bence artık onu hayatımızdan çıkarabiliriz" demişti. 


Merhaba 

Nasılsınız?

Bersu'ya şarkı da gelecek (fikir için teşekkürler bu arada :) ) 

Artık söylemem gereken bir şey var ki yaklaşık olarak iki hafta falan sonra bu kitabı final yapacağım ama endişelenmeyin ölü duygulara ağırlık vereceğim ve aklımdaki yeni bir kurguya başlayacağım

Daha deniz'in planları var :) 

Seviliyorsunuz 💙

Bir Dilek Tut | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin