2.3

934 57 92
                                    

Leya'dan

Sanki ben saklamaya çalıştıkça bir şeyler beni söylemeye itiyordu. Yağız'ı korumaya çalışıyordum ama gerçekleri gizlersem korumak yerine tehlikeye atmaz mıydım onu? Şunun farkındaydım aslında , bunu söylemek bana düşmezdi ona gerçekleri ailesinin anlatması gerekirdi.

*mantıken sen de onun gelecekteki ailesi olduğundan herhangi bir sorun yok bence*  iç sesimin Yağız'a olan bu düşkünlüğü ne olacaktı?

Öncesinde acaba bunu Çağan'a mı söyleseydim? Neticede Yağız'ı kardeşi gibi görüyordu ve mantıklı kararlar alıyordu belki bana bir yardımı dokunurdu. 

*Ben ona hiç güvenmiyorum vallah Denizciğime mi söylesen*  Aman iç ses kalsın ona en son söylediğim şeyi tüm dünya duymuştu.

"Durun"  hepsi şaşkınlık içinde bana bakıyordu tabi ben durun diye bağırdığımı yeni idrak etmiştim. Bizi bu durumdan kurtarak tek seçenek bu gibi gelmişti başka ne yapabilirdim ki? Tuana amacımı anlamıştı ama diğerleri *mal mı bu kız* der gibi bakıyordu ben de olsam ben de böyle bakardım. "Şey söylemem gereken önemli bir şey var" 

*söyleyecek yalan bul çabuk*  ilk bölümde yalan söylemeyi sevmiyorum diyen ben miydim? Ben bildiğiniz yalancı olmuştum.

"Ne söyleyeceksin" diyerek bana bakan Yağız'a çevirdim bakışlarımı , çok güzel bakıyordu ama ben ona her baktığımda kendimi suçlu hissetmeye başlamıştım.

*bakma öyle zalımın oğlu*  kızı değil miydi ya o? 

"Size değil Çağan'a" size az önce Tuana amacımı anlamıştı demiştim ya siz unutun onu çünkü şu an oda diğerleri gibi error vermişti. Çağan ona diyeceğim şeyi merakla söylememi bekliyordu "burada olmaz benimle birkaç saniyeliğine içeri gelir misin" 

*Leya ben şu an senin ne yaptığını gram anlamadım gidip başkalarının iç sesi olacağım"  sen de mi be iç ses 

"Ben çözdümmm olayııı Yağız'a sürpriz yapacak" diyerek araya giren Deniz aslında beni kurtarmış denebilirdi , bir gariplik olduğu anlaşılmasın diye söyledikleri üzerine sırıtmıştım. 

Kimsenin aklında şüphe bırakmadıktan sonra Çağan'ı da alıp arka bahçeye çıkmıştım , çok meraklanmıştı bir an önce anlatmamı bekliyordu.  "Çağan ben bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum , mantıklı düşünmeyi bırak düşünemiyorum bile belki bana bir akıl verirsin"  Merakı giderek artmıştı artık dayanamadığını hissediyordum.

"Yağız ve Rüzgar kardeşmiş" 

Yüzüme öylece bakıyordu ne bir cevap vardı ne bir tepki bu beni daha da korkutuyordu. Beklediğimin aksine bir tepki olarak gözünden bir damla yaş düştüğünde ben de ağlamaya başladığımı fark etmiştim. "Kardeşim onunla mı kardeşmiş şimdi"  zar zor konuşabilmişti. Ben Yağız'ın sevgilisi olabilirdim ama Çağan ve Yağız arasında farklı bir bağ vardı , arkadaştan öte kardeş olmuşlardı.

"Ne yapacağım ben Çağan" gözümden akan yaşlarla birlikte konuştuğumda bakışlarını bana çevirdi oda kafasında en doğru yolu bulmaya çalışıyordu. "Üstesinden gelicez , hep birlikte"  Gelecektik Yağız'ı bu yolda yalnız bırakmayacaktık. 

Çağan içeri geçmişti ben de ondan birkaç dakika sonra girecektim o sırada Yağız yanıma gelmişti. "Seni bu kadar üzen şey ne" suskunluğumu koruduğumda sanki acımın aynısını onda da görmüştüm. Bir keresinde acımız bir demişti bana galiba haklıydı bizim her acımız birdi. 

Tam iyiyim sorun yok diyecektim ki elini çeneme koydu "sakın , iyiyim demeye çalışma iyi olmadığını biliyorum Leya" keşke bilmeseydin sevgilim , farkında olmasaydın da mutlu olmaya devam etseydin.

Gel benimle diyerek elimi tuttuğunda kendimi tamamen ona bırakmıştım , onunla her yere gitmeye razıydım. Birkaç dakika sonunda ormanlık bir alana gelmiştik , koskocaman bir ormanın içinde küçücük ahşaptan bir kulübe vardı. Kulübe'nin girişindeki basamaklara oturduğunda ben de yanına geçmiştim. 

"Altı yaşındaydım bir gün çok sevdiğim bir oyuncağımı kaybetmiştim ama beni bir görsen bir mutsuzum bir mutsuzum. Annemlerin de o aralar işleri yoğundu boş yere onları da üzmek ya da uğraştırmak istememiştim. Gizlice odamda ağlıyordum , geri gelmeyeceği , onu bir daha bulamayacağım düşüncesi sarmıştı bedenimi. Sonra bir gün odamda yine ağlarken kapım çaldı tabi ben yine o çocuk aklımla üzülmesinler diye göz yaşlarımı gizliyorum. Annem geldi yanıma oturdu ve birkaç saniye bana baktı. Sorun ne dedi bana sonra , aslında anlamasını hiç beklemiyordum. Sorun yokmuş gibi davrandım ben de şu an bakıyorum da gerçekten ortada hiçbir sorun yokmuş. Gel seninle bir yere gidelim dedi buraya getirdi beni , ilk görüşte bayılmıştım buraya. Saatlerce durduk burada o benim anlatmamı bekledi ben ise mutsuzluğumun geçmesini. Sonra bana döndü ve cebinden oyuncağımı çıkardı , meğerse en başından beri odamdaymış ama ben kaybolduğuna o kadar inandırmışım ki kendimi... Oyuncağımı bana verirken "sen anlatmadın belki ama bakışların her şeyi anlattı bana" demişti. Biliyorum sen de bana anlatmayacaksın ama belki anlayabilirim ha ne dersin?"

"Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk.. Büyüyünce kalbin paramparça olacak. (Cemal Süreya) " 

Belki de az sonra yapacağım şeyin sonuçlarını en iyi açıklayacak cümle buydu onu kıracaktım , üzecektim ama yapacaktım.

Tam ona gerçekleri söyleyeceğim sırada o konuşmaya başladı.

"Rüzgar'ın kardeşim olduğunu biliyorum..." 


Ben geldimm 

Nasılsınız

Yağız nasıl öğrendi?

Seviliyorsunuz 💙


Bir Dilek Tut | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin