0.0

5.5K 117 143
                                    

Leya'dan 

Gözümden akan yaşlara aldırış etmeyerek koridorda yürümeye devam ettim. Gün boyunca sürekli iyi olup olmadığımı sormuşlardı , ben de onları geçiştirmiştim.  Normalde yalan söylemeyi hiç sevmezdim ama buna mecburdum , bensiz de iyi olacaktı.

Normalde o elimi tutarken çok hızlı biten koridor ben ağlarken bitmek bilmiyordu. Kim bilir belki de gitmek istemediğimden yavaş adımlar atıyordum. Telefonum tekrar çalmaya başladığında suçluluk hissi bir kez daha büründü bedenime. Onun adını ekranda gördüğüm her saniye vazgeçme isteğim artıyordu ama vazgeçmemeliydim. 

Tuana telefonumu mesaj yağmuruna tutmuştu , Deniz ise moralimin bozuk olduğunu anlamış olacak ki gruba komik olduğunu düşündüğü esprileri atıyordu. Çağan'ın sakin olup durumu mantıklı bir şekilde yönettiğine emindim. Son olarak Yağız , o deliye dönmüştü ...

Sürekli beni arayıp duruyordu , benim için endişelenmiş olmalıydı. Şu an onları üzdüğüm için bir kez daha nefret ediyordum kendimden.

Müdürün odasına gelmeme çok az kalmıştı , kalbim beni engellemek istiyordu ama beynime göre en mantıklı karar buydu. Normalde olsa kalbimi dinlerdim ama bir kez olsun beynimi dinlemenin zamanı gelmişti. 

Onu asla unutmayacaktım , onunla geçirdiğim hiçbir anı ...

"Yağız ben , bu okulda kaldığın sürece daha adımı çok duyarsın benden söylemesi"

"Kötü bir gün mü?"

"Seni düşündüğümü falan sanma sakın kim olsa yardım ederdim?"

"Kabullenmek istemedim belki ama bana iyi geliyorsun Leya"

"Gözlerin , çok güzel bakıyorlar keşke bir tek bana mahsus olsa"

"Aklıma girme Leya orası kalabalık kaybolursun ; kalbime de girme orası kırık , yanmasın canın , sevgim ol benim senden başka kimseye beslemediğim duygum ol kimseyle paylaşmayayım seni , sensiz kalmayayım."

"Ağlıyorsun ya , gözyaşların kalbime düşüyor ama benim kalbim böyle bir mirasa sahip çıkamaz , senden giden bir şey de yaşayamaz zaten."

"O kadar güzel gülüyorsun ki , sen güldükten sonra herkesin gülüşü sahte geliyor."

Aklıma gelen her anıyla nefesimin daha da daraldığını hissettim. Az sonra yapacağım şeyden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacktı.

Zar zor kapıya gitti elim , keşke son bir kez onu görebilseydim ama eğer onu görürsem dayanamazdım. Kapıyı çalmamla içerden müdürümüzün "gel" sesi duyuldu.  Başım hafif eğik bir şekilde yavaş adımlarla odaya girdim.

"Bir sorun mu var Leya? Yoksa kimin yaptığını buldun mu?" 

Konuşmak hiç bu kadar zor olmamıştı , kelimeler ağzımdan çıkmıyordu ama bu son şansımdı ya şu an yapardım ya da bir daha hiç yapamazdım.

"Ben yaptım hocam"

"Konferans salonunu ben yaktım."

Müdürün yüzündeki şaşkınlığı görebiliyordum , benden böyle bir şey beklemiyor olacak ki dediklerimi idrak etmesi uzun sürdü.

"Leya sen ne dediğinin farkında mısın? Bak bu işin şakası olmaz okuldan atılırsın." 

"Farkındayım hocam , şaka yapmıyorum gerçekten ben yaptım."

Yüzünde hayal kırıklığı vardı , benim içimdeki yangınlar konferans salonundakinden büyüktü oysaki.

"Leya seni severim ama bu yaptığın şeyi değiştirmez ^okuldan atıldın^ babanı arıyorum seni almaya gelir." 

İnsanlar böyleydi işte duyduklarını sorgulamazlardı ne duyarlarsa ona inanırlardı. Şu an belkide bana senin yapmadığını biliyorum dese gitmekten vazgeçecektim ama olmadı.

Babam sert bir adamdı ve eğer okulda herhangi bir sorun çıkarırsam , uzaklaştırma alırsam veya şu an olduğu gibi okuldan atılırsam yurt dışında onun istediği okulda eğitimime devam edeceğimi söylemişti. Kimileri için bu bir ödül gibi olsa da buradan taşınmak istemiyordum ama suçu üstüme almak zorundaydım yoksa gerçekten konferansı yakan kişinin başı yanacaktı.

Müdürle babamın konuşmasını az da olsa duyabiliyordum babamın sinirlendiğini ses tonundan anlayabiliyordum. Okuldan çıktığımız ilk an da bana fırça atacağına emindim. Peki ya mavi ay onlar öğrenince nasıl tepki vereceklerdi? Yağız çok üzülür müydü , yoksa bir süre sonra alışır mıydı? 

"Artık odamdan çıkabilirsin çantanı al , dolabını boşalt baban da yarım saat içinde geliyor. Ha bu arada konferans salonunun masrafını ödemeyi unutmasın."

Bana olan tavırları biran da ne kadar çok değişmişti böyle acaba onlarda mı böyle tepki verecekti.

*Artık onları dert etmene gerek yok gidiyorsun buralardan* 

Diyen iç sesime hak vermek zorundaydım ama olmuyordu işte onları düşünmeden duramıyordum. 

Telefonum sonunda susmuştu belki de yalnız kalmamın daha doğru olduğunu düşünmüşlerdi. Dolabımı boşaltıp , çantamı da sırtıma taktıktan sonra çıkışa yöneldim. Babam çabuk gelmişti , şimdiden kendimi diyeceklerine hazırlamam gerekiyordu. Okuldan çıkacağım sırada arkamdan gelen ses durmama sebep oldu.

Yağız'ın sesi...

"Leya"

Bir Dilek Tut | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin