3.9

739 49 83
                                    

Yağız'dan 

Güvenliğin sesini duymamızla kaçmaya başlamıştık , hayır yani biz niye kaçıyorduk anlamıyordum sonuçta tabakları kıran da kavga çıkartan da deniz değil miydi?

Zaten başımıza bela açtığı yetmezmiş gibi bir de arkasına dönerek "çeyizin değil bir şeyin değil alt tarafı tabak hayatta ödemem o parayı" gibi söylemleriyle güvenlik görevlisini gaza getiriyordu. 

Koşmaktan nefes nefese kalmıştım ama deniz ödemezse o tabakların parası bana kitlenebilirdi ve ben daha o kadar tabağın parasını ödeyecek kadar kafayı sıyırmamıştım. Tuana "ben daha oyuna o kadar para yatırmıyorum siz ödeyin diyerek pası bize atmıştı." 

Ülkü ise bize ben bunları tanımıyorum ki bakışları atıyordu bu sırada leya ise hala pastasının derdindeydi arada böyle tatlı krizlerine girdiği oluyordu. 

Bize iyice yaklaştıklarında çağan deniz'e ithafen konuşmuştu "oğlum eğer senin yüzünden bir daha hapse girersek oradan çıkınca mezara girersin benden söylemesi" bizi böyle çıldırttığı çok oluyordu ama kıyamıyorduk da. 

*kıysanız ne olacak ki sanki çocuk ölümsüzlüğün sırrını bulmuş tam çatışmalı aksiyon filmlerine başrol olacak karakter*  bence seni de deniz ile beraber o filmlere yollayabiliriz ha , ne dersin iç ses

Ülkü arkasına dönerek "ben masumun , ben olmak masum anladın mı dayı"  demişti. O sırada biz de bu işten paçamızı kurtarmanın peşindeydik. Deniz arkasını dönerek "dur dayı vallah bu kadar stres fazla bana ben hamileyim demişti"  ben deniz ile neden ve nasıl arkadaş olmuştum ki?

Aaa bu neydi be alt tarafı birkaç tane tabaktı neden hırsızlık yapmış ya da cinayet işlemiş gibi kovalanıyorduk. Hem bu bir okul gezisiydi acaba bakkal hesabı parasını okula yazın diyebilir miydik?

*sizin okul ve para vermek aynı cümlede bile geçmemeli bence.*  haklısın ya sırf para gelmesin diye kışın bizi montla oturtan okul bu zaten gezi parasını da biz verdik hayatta ödemez. 

Diğerlerine baktığımda tuana'nın olmadığını görmüştüm. Nasıl ve ne zaman yapmıştı bilmiyordum ama işin içinden sıyrılmayı başarmıştı. Ayaklarım artık bırakın koşmayı yürümeye bile itiraz ediyorlardı , farkındaydım deniz bu parayı ödemeyecekti ama biz bu durumdan kurtulunca ona bunun bedelini ödetecektik.

Deniz tekrar arkasını dönerek "dayı gelmişin yetmişli yaşlarına emekli mi olsan sen , hem de tam şu an"  deniz biraz daha şu adamı kışkırtmaya devam ederse güvenlik ile birlikte deniz'e dalacaktım. 

*yalnız çok uyumlu oldu acaba ailesi önceden hissetti de ilerde buna dalmak isteyen çok olur diye mi adını deniz koydu*  tabi canım başka ne olacaktı zaten (!) 

Bizim bir şekilde bu durumdan kurtulmamız lazımdı bence eğer ayrılırsak kimin peşinden gideceğini bilemezdi ya da sonunda mantıklı bir karar alıp asıl suçlu olan deniz'in peşinden giderdi.

Deniz bir kez daha arkasını dönerek "dayıı sen boş ver tabakları hadi biz senle göbek atalım"  dediğinde adamın içinden bize sövdüğüne emindim. Belki de bu sayede bizden bezip peşimizi bırakmaya karar verirdi.

Adamın iyice hırslanıp adeta bir youtube videosuymuş gibi hızını 2x yapmasına oldukça şaşırmıştım tazı çıkmıştı adamın içinden herhalde göbek atmak istememişti. 

Bizi bu belaya bulaştıran kendisiydi artık koşmaktan acayip derecede yorulmuştum yapacak bir şey yoktu. Leya'nın elini tutarak son gücümle koşmaya başladığımda deniz ile yollarımız ayrılmıştı haliyle güvenlik de artık peşimizi bırakır diye düşünüyordum.

Yine de ya gelirse diye düşündüğümüzden durmadan yürümeye devam ediyorduk. Akşama deniz çılgınca fikirleri ile gelmese iyi olurdu çünkü gerçekten onun yüzünden tüm gücümü tüketmiştim ve akşam hiçbir şey olmamış gibi saçma fikirlerine alet olamazdım.

Leya "yağız ben çok yoruldum" diyerek bana yaslandığında yorgunluğum geçmiş sayılırdı. Leya için sağlam durmalıydım , ne diyordum ya ben bir an kendimi gerçekten önemli bir olay yüzünden kaçtığımıza inandırmıştım oysaki küçüklüğümde top oynarken birsürü kez kırdığım tabaklar yüzünden bu durundaydık.

Hafif yağmur çiselediğinde leya'nın neşesi hemen yerine gelmişti , oldum olası yağmuru çok severdi. Daha fazla ıslanmak için kollarını açmış yağmurun ortasında durmuştu böyle hem çok komik hem de çok tatlı görünüyordu. 

Bu zamana kadar bu kaçma işini hep şakaya vurmuştuk ama şöyle bir sorunumuz vardı ki hava kararmaya başlamıştı , yağmurda giderek hızlanmıştı yani anlayacağınız artık ne olursa olsun geri dönmemiz gerekiyordu.

Bizimkiler ne durumda acaba diye gruba baktığımda hiç mesaj olmadığını görmüştüm bari ben yazıyım diyerek mesaj yazdığımda yazdığım mesaj onlara gitmemişti. Ne oluyordu böyle burası ormanın derinlikleri falan değildi ki sadece gezi alanının orman benzeri bir kısmıydı. 

Leya bir sorun mu var anlamında kafasını kaldırıp bana bakmıştı zaten sorun dediğiniz şey bizim başımızdan hiç eksik olmuyordu ki. Birileri şanslarını bize zekat olarak verebilir miydi? Yoksa bizim yüzümüzün güleceği yoktu.

*oyy çen acıların çocuğu mooduna mı geçtin*  şansın yanında akıllı bir iç ses de gönderirseniz sevinirim. 

Hava giderek bozmaya başlıyordu zaten yağmur deseniz bugüne kadar yağan en şiddetli yağmur olabilirdi. Leya ne zamandır yanında taşıdığını bilmediğim çantasından bir tane hırka çıkartıp üstümüze tutmuştu. İçimden bir ses hasta olacağımızı söylüyordu..

*yoo ben öyle bir şey demedim yoksa sen beni aldatıyor musun , senin başka iç seslerin de mi var*  yorumsuz.. 

Leya artık geri mi dönsek dediğinde ona hak vermiştim geldiğimiz yoldan geri dönüyorduk ki karşımıza bir yol ayrımı çıkmıştı.

İyi de biz hangisinden gelmiştik ki? 


Merhaba 

Nasılsınız?

Gezi alanında orman benzeri yer olacak ve ben birilerini kaybetmeyeceğim mümkün değil

Ship kitaplarında orman varsa illa ki kaybolacaklar karşim

Deniz daha çok çıldırtacak bizimkileri 

Seviliyorsunuz 💙



Bir Dilek Tut | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin