0.1

2.3K 106 81
                                    

*Bir buçuk yıl sonra Yağız'dan*

"İyi ki doğdun yağız" 

Yine bizimkilerin benim için hazırladığı sürprizle karşılaştım aslında her sene bana sürpriz yapacaklarını anlıyordum ama bozuntuya vermiyordum işte. Hepsi mutluydu ve eğleniyorlardı onları böyle görmek beni de mutlu etmişti.

Deniz'in "yağız da geldiğine göre artık pastayı yiyebiliriz bence" demesiyle Tuana ve Çağan sert bakışlarını ona doğrulttular. Gergin ortamı bozmak için "Deniz haklı yiyebiliriz bence" dedim. 

Pastanın önüme gelmesiyle Tuana'nın "neden boşuna mum koydunuz ki Yağız dilek dilemez demesi bir oldu"  Aklıma gelen anı moralimin bozulmasına neden olmuştu.

*İki yıl önce Yağız'ın doğum günü* 

"Yağız hadi ama çok az kaldı hem sen bana güvenmiyor musun?" Leya bir yandan gözü bağlı olan Yağız'ı  iskeleye götürmeye çalışıyor bir yandan da söylenmesiyle uğraşıyordu. "Leya zaten sabah bana hediyeni verdin bunca zahmete ne gerek var" gören de doğum günü sürprizine değil işkenceye götürüyor sanacaktı. "Sus Yağız" Uzun uğraşlar sonucu Leya sonunda Yağız'ı iskeleye getirebilmişti. Yağız gözünü açtığında gördüğü manzara onu büyülemişti , gün batımı buradan çok güzel görünüyordu. Leya arkasından küçük bir pasta çıkardı , yağız için kendisi yapmıştı. 

"İyi ki doğdunn Yağızzz"

Leya şarkı söylüyor Yağız ise gülerek onu izliyordu. Yağız pastanın üstündeki mumu söndürüp çıkaracağı sırada Leya ona engel oldu. "Dur ne yapıyorsun daha dilek dilemedin" Yağız için dilek dilemek saçmaydı nasıl olsa gerçek olmayacak düşüncesi içersindeydi. "Dilekler gerçekleşmez Leya boşuna vakit kaybetmeye gerek yok." Leya şaşırmıştı Yağız bazen ruhsuz gibi davransa da özünde ince ruhlu biriydi. "Sırf sonunu bildiğin için bir kitabı okumaktan vazgeçmekten farksız bu Yağız , kabul ediyorum gerçek olacak diye bir şey yok ama önemli olan inanmak değil mi? İnanmayı bırakma olur mu ancak o zaman gerçek hayal olmaktan çıkar" Yağız Leya'nın sözlerinden etkilenmişti , hayatında ilk kez o gün mumu üflerken dilek diledi.

*Günümüz*

"Hayır çıkarmayın , dilek dileyeceğim" Tuana , Deniz ve Çağan çok şaşırmıştı ne yani dilek dilemek istemem bu kadar mı tuhaftı?

Mumu üflerken içimden dileğimi diledim. *Geri dön Leya seni çok özledim* 

Günün geri kalanı Deniz'in tüm pastayı yiyip fenalaşması dışında gayet normal geçmişti. Çağan ve Tuana şu an fifa oynamakla meşguldü maç o kadar çekişmeli gidiyordu ki kimin kazanacağını kestiremiyordum. "Direk değilsin sen oyuncusun sen oyuncu kımıldasana" diye sinirle bağıran Çağan'a döndüm , maçın son dakikalarıydı ve kaybetmek istemiyordu. "Tuana gole gidiyor" diye spikerlik yapan Denize döndüm oda en az onlar kadar heyecanlıydı. Tuana şut çekmek için hazırlanıyordu vurdu vee top direğe çarptı. Maç berabere bitmişti Tuana çok sinirliydi Çağan ise hala topun direğe çarpmasına gülüyordu. 

Saate baktığımda on ikiye geldiğini gördüm yarın okul vardı bu yüzden artık yatmamız gerekiyordu. Sanki anneleriymişçesine hepsini odasına gönderdikten sonra ben de odama geçtim ve yarın yapacaklarımızı düşünerek uyudum.

Sabah başımda horoz taklidi yapıp beni uyandırmaya çalışan Deniz'e ölümcül bakışlarımı gönderdim , dövmediğime şükretsin. "Uyan artık ya , okula geç kalacağız" her ne kadar istemesemde kalkmak zorundaydım hem bugün okçuluk antrenmanı vardı. Zar zor yataktan kalktıktan sonra giyinip salona geçtim diğerleri de benim gibi uykuluydu anlaşılan Deniz onları da harika (!) yöntemleriyle uyandırmıştı. Hızlıca kahvaltımızı ettikten sonra yola çıktık.

Tuana , Çağan , Deniz ve ben okula gelmiştik ki karşımıza kasırga çıktı acaba hala uyuyor muydum? Eğer uyuyorsam Allah insanın başına böyle kabus vermesin. 

"Vay vay vay tavuklar da burdaymış" aklı sıra laf soktuğunu sanıyordu işte. "Aynaya baktınız herhalde" dedi Çağan. Uzun süredir böyle tartışmaların içine girmiyordu böyle davranması bana okulun başını hatırlatmıştı ve tabi Leya'yı da gerçi zaten aklımdan hiç çıkmıyordu ki. Tartışmanın daha fazla büyümemesi için oradan uzaklaştık zaten ders biyoloji olduğu için moralim yeterince bozuktu.

Sınıfa hocanın girmesiyle konuşanlar susmuştu. Daha ilk dersteydik ama daha şimdiden beynimi hissetmiyordum umarım çok fazla etkinlik yapmazdık.

"Evet çocuklar sınıfımıza yeni bir öğrenci geldi , gelebilirsin kızım" 

Bakışlarımı kapıya doğru çevirdim birkaç saniye sonra kapı açıldı 

Leya 

*Leya'nın gittiği günden devam / Leya'dan* 

"Leya"

İlla ki öğreneceğini biliyordum , onunla yüzleşmek zorunda kalacağımı ama tam karşımdayken , bitap düşmüş bir şekilde bana bakarken bu oldukça zordu.

"Neredesin , neden telefonlarına bakmıyorsun seni çok merak ettim" 

Susmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum , ben sustukça daha da çok üzülüyordu farkındaydım.

"Leya cevap versene ne oluyor?" 

Endişesi gitgide artıyordu , bir şey yapmam gerekiyordu bir şey demem 

"Leya" 

Babamın bağırışını duymamla olduğum yerde sıçradım , buraya doğru geliyordu. 

"Sen ne yaptığını sanıyorsun , senin yüzünden nasıl bir duruma düştüm farkında mısın? Konferans salonunu yakmak da ne demek. Okuldan atıldığın yetmezmiş gibi bir de beni borca soktun bin arabaya gidiyoruz buradan." 

Babamın sözleri beni incitmemişti artık alışmıştım ama karşımda yıkılmış bir Yağız vardı.

"Leya doğru mu bunlar?"

"Yalan di mi? Sen böyle bir şey yapmazsın" 

Yapanın ben olmadığımı söylersem onun başı yanacaktı arkadaşamı satamazdım bu oyuna devam etmem gerekirdi.

"Özür dilerim Yağız" 

Babamın daha fazla sabredebileceğini sanmıyordum artık vedalaşmam gerekiyordu.

"Yağız beni affet olur mu? Elimden hiçbir şey gelmiyor , gitmek zorundayım. Senden beni sevmeye devam etmeni bekleyemem , anlayışlı olmanı da bekleyemem. Daha fazla konuşabilecek ne gücüm var ne zamanım. Hoş çakal diyemem giden birisi varsa hoş kalınmaz çünkü , görüşürüz de diyemem göremeyeceğimden belki de bir daha seni. Elveda yağız seni seviyorum." 


Bir Dilek Tut | LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin