Doktor Yuta'nın muayenesini tamamladıktan sonra odadan çıkarken Ren teyze ve Shou amca da onu takip etmişti. Odada ikimiz kalmıştık.
"Anime izlemek istiyorum Seol."
''Ver telefonunu açayım.''
''Hayır, kendi telefonundan aç. Birlikte izleyelim.''
Telefonumdan rastgele bir anime açarken oturduğum sandalyeyi iyice Yuta'nın yatağına yapıştırmıştım. Böyle idare edecektik mecbur.
Arada gülüp arada heyecanlanırken mutluyduk. Sanki o hasta değildi, ben onun için ağlamıyordum. Tek derdimiz izlediğimiz animenin yeni sezonu olmamasıydı.
Ren teyze ve Shou amca odaya girdiğinde ikisi de oldukça ciddi görünüyordu.
"Ben çıkayım, siz rahatça konuşun.''
Odadanın karşısındaki duvara sırtımı yaslarken yerle bakışıyordum. Bir süre sonra Ren teyze ve Shou amca odadan çıkmıştı. Ren teyze beni görünce yanıma geldi. "Yuta'nın yanında olup onu yalnız bırakmadığın için minnettarım sana Seolhyun. Cidden teşekkür ederim. Yakın zamanda olmasa da bir ara bunu telafi edelim. Hadi eve gidiyoruz."
Odanın aralık kapısından Yuta ile göz göze geldiğimde bana gülerek el sallamıştı.
"Yuta yarın sabah çıkacak. Shou amcan bu gece burada. Biz gidelim."
Arabaya bindiğim zaman Ren teyze de direksiyona geçmişti.
Bizim evin önüne geldiğimizde arabayı durdurduğunda ona döndüm.
"Bıraktığın için teşekkür ederim Ren teyze.''
''Rica ederim canım. Bu arada sana söylemem gereken bir şey var.'' Camdan dışarı kısa bir bakıp atıp nefes aldı.
''Yuta'nın tedavisi için Japonya'ya döneceğiz bir süreliğine.''
Böyle bir şey olacağını bekliyordum açıkçası, o yüzden çok şaşırmamıştım.
''Ne zaman gideceksiniz?''
''Haftaya.''
Tekrar teşekkür edip arabadan inmiştim. Eve girerken ağlamamak için kendimi zorlanmışım. Annem bu halimi görsün istemiyordum.
🌸🌸🌸
"Seolhyun! Yuta'lara gidiyoruz haydi!"
Yuta dün hastaneden çıkmıştı ve en son 2 gün önce görmüştüm onu.
"Geldim, geldim."
Birkaç ev ileride olan eve vardığımızda annemle babam salona geçmişti. Ben de biraz salonda oturduktan sonra Yuta'nın odasına gitmiştim.
"Selam Osaka prensim.''
Çizgi romanları yatağının üstünü kaplamıştı ve sırtını yatak başlığına verip bacaklarını uzatmıştı. Elindeki çizgi romana odaklanmış gözleri beni görünce gülümsemişti. "Prensesim gelmiş."
Dönen sandalyesine oturup kendimi yavaş yavaş döndürürken konuşmayı da ihmal etmiyordum. "Prensim çağırmış, nasıl gelmeyeyim?"
Zaten çok yapılı olmayan bedeni dünden bugüne daha bir küçülmüştü sanki. Saçları da azalmıştı iyice. Ama yine gözleri aynı parlaklıkla parlıyordu. Beni gördüğü zamanlarda olduğu gibi.
''Gel yanıma.''
Yanını patpatlayınca ikiletmeden yanına gittim. "Birlikte okuyalım.''
Omuzlarımız birbirine değiyordu. Kitabı tutup sayfaları tek tek çeviren parmakları çok güzeldi. Kokusu burnuma geliyordu ve çok hoştu. Yuta çok güzeldi.
Bir süre sonra elindeki kitabı kucağına bırakmıştı. ''Yoruldum.''
Ben de yorulmuştum. Esnerken ona baktığım için benden sonra o da esnemişti. Başımı omzuna koyup sağ elini ellerim arasına almıştım. Başını kafamın üstüne koyarken gözlerimi kapatıp gülümsedim.
"Haftaya Japonya'ya gidiyoruz.''
''Biliyorum.''
Eliyle elimi tutarken saçıma hafif öpücükler konduruyordu.
''Ne zaman geri döneceksin Yuta? Ne kadar bekleyeceğim seni?" Gözyaşlarım çoktan tişörtüne damlamıştı.
"Bilmiyorum,'' dedi sesi titrerken. ''Bilmiyorum ama, en kısa zamanda iyileşip geleceğim. Kanseri yeneceğim. Bizim için, geleceğimiz için.''
Minji haklıydı, Yuta beni bırakmamak için iyileşecekti.
Kafamı omzundan kaldırıp gözlerine baktım. Yine dolmuştu gözleri.
"Ben beklerim seni, sen yeter ki iyileş. Yemin ederim ne kadar olursa olsun bekleyeceğim seni Yuta. Sadece senin iyi olmanı istiyorum.''
Sarılmadan önce yapmak istediğim tek bir şey vardı ve o an yapmazsam bir daha asla yapmazdım.
Dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Birkaç saniye öyle kaldıktan sonra dudaklarımı ondan ayırıp kafamı boynuna gömdüm. Beni iyice kendine çekerken gülümsediğini biliyordum. Çünkü ben gülümsüyordum.
°°°°
Çok mu hızlı ilerliyorlar ya bilemedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When Will You Come Back? ▪︎NAKAMOTO YUTA✅
Fanfiction''Ben hastayım." Hıçkırıklarının arasından zorla konuştuğunda saçlarını okşadım. Saçlarını okşamayı seviyordum. "Koca adam oldun hâlâ hasta oluyorsun." Ağlamakla gülmek arasında dediğim şeyle ayrıldı benden. "Değil mi, koca adam oldum ama hâlâ has...