Okuldan gelip direkt çantamı yere bırakıp bilgisayarımı açmıştım. Bilgisayar açılırken ben de üstümü değiştirip geri dönmüştüm bilgisayar başına.
Uygulamaya girip Yuta'yı görüntülü aramış ve açmasını beklemiştim. Birkaç saniye sonra kamera açıldığında tüm dikkatimi oraya vermiştim.
''Prensesim aramış, hemen geldim-''
''Oha saçına ne yaptın?! Mor mu o?''
Yuta, lafı yarıda kesilince birkaç saniye afallasa da toparlamış ve ellerin saçlarına giderken gülümsemişti.
''Ha, evet. Renkli saç yakışır mı diye düşünüyordum. Elime denemek için fırsat geçti. Ben de yapayım bari dedim. Olmuş mu?''
En son görüştüğümüzde kafasında şapka vardı ve saçlarını görmemiştim. Döküldüğünü söylediği için de zorlamamıştım onu. Şimdi ise peruk takmıştı.
Ekrana bakarken gülümsedim. ''Yakışmış, hem de çok.''
''Ee, bir dahakine hangi renk olsun saçım?''
Düşünür gibi yaptım. ''Hım, seçeneklerde ne var?''
Parmaklarını kaldırdı ve saymaya başladı. ''Kırmızı, sarı, turuncu, mavi. Yeşil de vardı sanırım. Her neyse, seç birini.''
''Sarı olsun o zaman. Önceden efektle denemiştik de hiç yakışmamıştı. Çirkin ol da aşık olmasınlar. Bir de onunla uğraşmayalım.''
''Burada yaşıtım fazla yok zaten. Sicheng diye biriyle tanıştım. Çinliymiş. O da benim gibi hasta. Bir de minik bir arkadaşımız var. İsmi Elly ve 7 yaşında. Tam bir cadı, aynı sen.''
Yalnız hissetmemesi beni mutlu etmişti. Bir şekilde mutlu olup iyileşmesi gerekiyordu çünkü.
''Bir gün onlarla da tanışmak isterim. Bir dahakine konuşurken onları da çağır.''
''Onlar seni tanıyor zaten. Tek sorun senin onları tanımaman.''
''Ne yani, onlara beni mi anlattın?!''
Her ne kadar şaşırsam da hoşuma gitmediğini söyleyemezdim.
''Tabi ki anlattım. Hayatımı bilmek istediler çünkü.''
Sözleri ve gülüşü beni gülümsetirken ikimiz de salak salak gülüyorduk.
''Yuta, ilaç saatin geldi.''
Arkadan bir kadın Japonca bir şekilde Yuta'yı çağırınca üzülmüştüm. Biraz daha görmek istiyordum onu. Gideli yaklaşık 2 Ay olmuştu ve ben onu çok özlemiştim.
Kadına bakıp bir şeyler söyledikten sonra bana döndü. ''Şimdilik gitmem gerek. En kısa sürede yanına gelmeye çalışacağım.''
''Tamam, en kısa zamanda tekrar görüşelim Nakamoto Yuta. Bir dahakine sarışın göreceğim seni, unutma bak sakın.''
''Unutmam merak etme. Seni seviyorum Park Seolhyun.''
Bana el sallarken ben de ona el sallamıştım gülerek. ''Ben de seni seviyorum Nakamoto Yuta.''
°°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When Will You Come Back? ▪︎NAKAMOTO YUTA✅
Fanfiction''Ben hastayım." Hıçkırıklarının arasından zorla konuştuğunda saçlarını okşadım. Saçlarını okşamayı seviyordum. "Koca adam oldun hâlâ hasta oluyorsun." Ağlamakla gülmek arasında dediğim şeyle ayrıldı benden. "Değil mi, koca adam oldum ama hâlâ has...