"Günaydın Dodo, Uwu."
Sabahın köründe olduğu için olsa gerek ikisi de kafalarını sıraya koymuş uyuyorlardı. Ses etmemeye çalışsam da sanırım Doyoung'un uykusu hafifti.
"Günaydın Seolhyun. Geldiğini görmemişim."
Önemli olmadığı söyleyip sırama oturmuştum. "Gece geç yattınız galiba. İkiniz de uyuyorsunuz."
Doyoung gülüp elini ensesine attı. "Sanırım biraz fazla dizi izlemiş olabiliriz. Ama sürükleyiciydi!"
Gözüm uyuyan Jungwoo'ya kaydığında gülümsemiştim. Bebek gibi uyuyordu. "Jungwoo'dan memnun musun? Sana iyi bir arkadaş olmuştur umarım."
Jungwoo yaklaşık 2 haftadır Doyoung'un evinde kalıyordu. Bu süre zarfında ikisi de birbirine oldukça alışmış, iyi bir ikili olmuşlardı. Birlikte ders çalışıyorlar, dizi film izliyorlardı.
"İyi ne demek, mükemmel! Canım sıkılmıyor artık, sürekli yanımda olan biri var artık."
"Selam!" Bağıran Minji ile Jungwoo sıçrayarak uyanmıştı. Sınıfa el ele giren Jeno ve Minji ise beni ufak bir şoka uğratmıştı. İkisinin de yüzünden mutlu olduğu belliydi.
"LAN NE ZAMAN SEVGİLİ OLDUNUZ SİZ!? İNSAN HABER VERİR İNSAFSIZLAR!"
Herkes sözlerime gülerken Doyoung hem gülüp hem sakin olmamı söylüyordu. "Gayet sakinim ben Dodo. Sakin olmamam için hiçbir sebep yok çünkü."
Minji gülerek yanıma gelmiş ve yanağıma öpücük kondurmuştu. Ardından kollarını bana sararak kendini affettirmeye çalışıyordu. "Ama Seol, daha dün çıkmaya başladık zaten. Kızma bebeğim."
"Sen sevgilisini yanına git hıh. Küstüm."
Bunu derken güldüğüm için pek ciddiye almamıştı beni. Sınıfa giren Yuta ve yanındaki dev Soobin'le gözlerim kapıya kaymıştı. Yuta, Soobin'in yanında oldukça ufak kalıyordu.
Yuta gelip yanıma oturduğunda ona bakmıştım. Şuan oldukça tatlı geliyordu gözüme. Soobin'in yanında ufak kaldığı için öyle geliyordu büyük ihtimal ama takmamıştım ve aklımdaki şeyi yapmıştım. Ellerimle yanaklarını sıkmıştım.
"Yuta hazretleri büyümüş mü oy! Sen büyüdün de benimle aynı okula mı geldin!"
Yuta elimden kurtulmaya çalışırken söyleniyordu, diğerleri ise bizim bu halimize gülüyordu. Onu salmayacağımı anlayan Yuta, karnımı gıdıklamaya başlayınca çığlık atarak gülmeye başlamıştım. Benim bu huyumu bilen Yuta ise oldukça mutluydu.
"Beni bebek gibi sevmeye nasıl cüret edersin Prenses Seolhyun? Herkes gibi sen de cezanı çekeceksin."
Biz öyle gülerken zil çalmıştı. Yuta gitmeden önce saçlarımı karıştırmayı ihmal etmemişti. Sırf beni sinir etmek için yaşıyordu resmen.
🌸🌸🌸
Çıkışta hep birlikte sahile gitmeye karar vermiştik. Sahilde bir kafeye oturup yemek için sipariş verdiğimizde gözlerimi etrafta göz gezdirdim. Soobin ve Jungwoo sohbet ediyor, Minji ve Jeno telefondan bir şeylerle uğraşıyordu. Doyoung ile göz göze geldiğimizde ikimiz de gülümsemiştik. Tam karşımda oturuyordu.
"Yuta nerede?"
"Tuvalete gitti, aha bak geliyor."
Gözlerimle işaret ettiğimde Doyoung da baktığım yere bakmıştı.
Yuta yanıma gelip kolunu omzuma attığında ona bakmıştım. "İlacını getirdin mi?"
Yuta ne demek istediğimi anlayamamış olmalı ki bir süre düşünmüştü. "İlaç?"
"Alerji ilacı."
"Haa, getirdim evet."
"Yemek yiyelim de iç ilacını."
Onaylayan mırıltılar çıkardıktan sonra biz de yemekler gelene kadar sohbete dahil olmuştuk.
Hamburgerimden ısırık alırken Yuta benim patateslerime el atmıştı. Eline vurup söylendim. "Hey, kendininkileri ye."
Doyoung kendi patateslerini bana uzatmıştı. "Benimkilerden alabilirsin Seolhyun."
Tam elimi uzatacakken Yuta elime vurmuştu. "Yemiyorum tamam." Kendi önündekileri yerken Doyoung Jungwoo'ya seslenmişti.
"İlacını getirdin değil mi Woo?"
Ağzı dolu olduğu için Jungwoo kafasını onaylar bir şekilde sallamıştı.
"O ne ilacı içiyor?"
"Vitamin ilacı. Abim getirdi."
Soobin ağzı dolu olmasını umursamadan konuşmuştu. "Abin doktor mu?"
"Evet, ama şuan doktorluk yapmıyor. İlaç şirketimiz var orada yönetici."
"Doyoung arada ağrı kesici kaçırıp getirsene bize ya."
Minji'nin söylediklerini hepimiz onaylarken Doyoung ise gülmüştü. Bedava mal ne olursa olsun baldan tatlı oluyordu.
°°°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When Will You Come Back? ▪︎NAKAMOTO YUTA✅
Fanfiction''Ben hastayım." Hıçkırıklarının arasından zorla konuştuğunda saçlarını okşadım. Saçlarını okşamayı seviyordum. "Koca adam oldun hâlâ hasta oluyorsun." Ağlamakla gülmek arasında dediğim şeyle ayrıldı benden. "Değil mi, koca adam oldum ama hâlâ has...