1.bölüm

110K 3.2K 1.2K
                                    


♾️Önce parlat ⭐️ sonra oku! ♾️

Hayatım boyunca kalbim; adını koyamadığım bir şeyin özlemini çekti.. (Andre Breton)

Odasına sızan yakıcı güneş ışığıyla gözlerini araladı.Havaların ısınmasıyla güneş Diyarbakır'da kavurucu etkisini göstermeye başlamıştı artık.

Allah biliyor ya Diyarbakır'ın sıcağı da hiç çekilmiyordu.

Yatağında doğrulduğu an sağ taraftaki komidinin üzerinde duran  telefonunu aldı. Her sabah olduğu gibi "günaydın"mesajı çoktan gelmişti. O da aynı mesajı yeni uyandığını bildirircesine gönderdi. Alışmıştı Dila bu rutine, her sabah güne onunla başlar onunla bitirirdi.

Yatağını düzelterek banyoya ilerledi rutin işlerini halledip,üzerini değiştirdikten sonra odasından çıkarak merdivenlere adımladı. Kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa doğru indi.Saat daha erken olduğundan ailesi uyanmamıştı henüz.

  Küçüklüğünden bu yana ananesiyle mutfağa girmenin cefasını çekiyordu şu an. Yaptığı şeylerin yanı sıra elinin de lezzeti takdire şayandı.

Hemen poğaça hamurunu yoğurup dinlenmeye bırakarak bir yandan da iç harcını hazırlıyordu. Özenle küçük küçük bezeleri açıp içine harcından bıraktıktan sonra kapattı. Aynı işlemlere hamur bitinceye kadar devam edip üzerine de yumurtaları sürerek gönderdi fırına.

Hızlı bir kahvaltı hazırlığına girişmişti, bir yandan çayın altını açıp kaynamasını beklerken diğer yandan dolaptaki kahvaltılıkları bir  bir bırakıyordu masaya.

Küçüktü evleri ama huzur doluydular.

"Oo, birilerinin hamaratlığı yine tutmuş bakıyorum."Diye mutfağın kapısından ona hayran hayran bakan kızkardeşini görmesiyle dudaklarını bastırdı birbirine. Kapı eşiğinden çekilen kız ablasına doğru adımlayıp fırından yayılan mis gibi kokuyu içine çekerek sulu sulu yanaklarına öpücüklerini bıraktı. Dila'da aynı içtenlikle sarıldı Deren'e.

"Günaydın denir önce,ablasının medeniyet görmemiş uykucu kardeşi."Gözlerini devirdi Deren. Her şeye okeydi de şu görgü kurallarına ıı-ıı. Direk konuya dalma huyu vardı.

Fırına kısa bir göz atarken poğaçaların son durumuna baktı pişmiş mi pişmemiş mi diye. Sonra etrafa masaya göz gezdirdi.

"Yapılacak birşey var mı? Yapayım bende." Dedi Deren kollarını sıvayarak..Yumuşak bir ifadeyle hayır dercesine aşlarını havalandırdı Dila.

"Yok kuşum, her şey hazır hadi sen git annemleri kaldır.  Onlar ininceye kadar çıkarırım poğaçaları da." Deyip kızkardeşini mutfaktan gönderdi. Evin küçüğü evin köpeğiydi ve kıyılmıyordu hiç. 

Aile fertleri mutfağa gelirken evin her yerine sinmişti o poğaça kokusu. Yine her sabah olduğu gibi öpücükleriyle babasını sofraya oturttu. Babasının yeri çok ayrıydı onda. Gözlerinin içine içine bakıyordu Dila ve tam bir baba aşığı kızlardandı. Bazen onunla dükkana gider yardım ederdi erkek çocukları olmadığı için babasının hemen hemen eli ayağı olmuştu.

"Benim güzel kızım yine Kahvaltıcı Kadri'nin kahvaltısından daha çeşitli bir sofra kurmuş babasına." Dedi Azat bey en ünlü mekanlar bu sofranın yanında halt etmiş dercesine pohpohlarken..

Annesi Sultan hanım ise çayları doldururken şevkle baktı ailesine.

Durumları ne çok iyiydi ne de kötüydü. Esnaftı kocas. Kira dertleri yoktu.. Kendilerine ait bir dükkanları bir de başlarını sokacak bir evleri vardı çok şükür ki rızıkları da iyi kötü geliyordu.

MECRUH (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin