25.bölüm

42.3K 1.7K 2.2K
                                    



⭐️ PARLAT VE OKU





Ne güzel demiş şair: Geleydin bir çay içimi; "Sen "ÇAY" dökerdin,Ben de "İÇİMİ!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Ne güzel demiş şair:
Geleydin bir çay içimi;
"Sen "ÇAY" dökerdin,
Ben de "İÇİMİ!"


Seslice yutkundu Dila. Kocasının ciddiyeti bir yana kendisinin merakına yenik düşüp kavislenen kaşlarıyla yüzüne bakması bir yanaydı.

"Ne-Ne soracaksın ki?" Dedi çatallı bir sesle. Mirhan karısının yüzünün aldığı şekilleri karış karış incelerken yıllardır içini kemiren kurdu bugün salacaktı. Tabii karısı dürüst olup cevap verirse!

"O gün...?" Dedi kaşlarını çatarak. "Yani şirkete gelip bir anda tüm duvarları ördüğün gün ne oldu? Ne oldu da o tanımadığının arabasıyla köye gidip geldin?" O şahsın adını bile ağzına almak istemiyordu. "Ya da şöyle söyleyeyim, benimle ilgili kim neler söyledi de bana karşı bu kadar kinlendin sen Dila?" Sesi yumuşadı son cümlesinde, "çünkü o günden sonra bakışların bile sönük geliyor bana. Sen böyle değildin." Sakin kalmak için nefesini dinginlikle veriyordu Arslanoğlu. Aslında gelecek olan her cevaba yıllar öncesinden hazırlamıştı kendini. Neticede kendisi sormuş kendisi açmıştı konuyu. Şimdi Botan'a gönlüm düştü dese ne diyebilirdi ki? -Hiç
bir şey.. Ama yüreği hazmeder miydi, işte orası muammaydı..

O gün.. Hayatının en kara günüydü! Mirhan'ın o kızla öpüştüğünü gördüğü yetmezmiş gibi Allah'ın bir şerefsizinin ettiği kötülük tüm yaşamına mâl olmuştu. İşte şu an bile bunu tartışıyor olmaları o günün eseriydi.

Kocasının suretine boş boş bakarken zihni benliğini esir alıp o saatlere gitmişti, kulağında çınlayan çığlıkları sağır edici desibeldeydi. Gözleri doldu. Nefes alışverişi düzensizleşti. Avucunda topladığı elbisenin kumaşını öyle sıkıyordu ki, tırnaklarının baskısı ona rağmen avuç içinde iz yapmıştı.. Mirhan karısının bu halini yanlış anlarken Dila ise cevapsız durarak başını iki yana salladı. Bakışları önüne dönerken gözlerinden bir damla düştü elbisesinin üzerine. Diyemezdi ki ben seni bu vaziyette gördüm diye. O zaman Mirhan dönüp demez miydi 'istediğimi öper istediğimle olurum diye,' nihayetinde ona neydi. Aralarında herhangi bir bağ herhangi bir duygu kırıntısı dahi yoktu.

O gün ısrarla köyün yolunu tutuşunun tek sebebi Esma hanıma söylemek içindi. Bu sevda yükü yaşımdan büyük hafiflet bir şeyler yap diyecekti. Yardım et bana diyecekti. Mirhan babaannesini dinler sözünden çıkmazdı,pekâla biliyordu bunu. Esma hanım aklına kendisini sokarsa belki o da farklı gözle bakardı ona diye düşünmüştü. Ama başına öyle bir fenalık gelmişti ki o yolda...boyundan büyük sevdasının yükünü daha hafifletemeden üzerine katbekat bir ağırlık  çökmüştü, kaldırılacak bir şey değildi bile bu! O gece hem sevdasının hem de bedenine değen lekenin dibinde kalmış ezilmişti.

MECRUH (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin