Yazarın Anlatımından:
0 Numara'nın vücudu dayanılmaz bir acıyla kaplandı. Gözlerini açamıyordu ama göz kapakları kapalı olsa bile bir şeyler görüyordu. Babasının onun koluna yaptığı amblem her yerdeydi. Her amblem bir düğmeydi. Bu düğmelerden birine basması gerektiğini sezdi çünkü yüzlerce küçük gümüş şemsiye amblemli düğmeler dışında içinde olduğu odanın rengi siyahtı. Önünde birkaç ekran vardı. Ekranlar sadece bozuk bir televizyon gibi görüntü veriyordu ama bu renkler sadece maviydi.
Küçük yaşına rağmen hızlı düşünüp karar verebiliyordu ve bu özelliği nihayet işe yaramıştı. Amblemlerin birine, ortadaki en büyüğüne bastı. Ve birden 7 ekrandan 7 ses ve 7 kişi göründü...
Zero'nun Evinde:
Reginald Hargreeves olur da planı işe yaramaz diye getirmişti yemekleri. Son kez doğru şeyleri mi getirdi diye kontrol ederken 2 odalı evde çıkan sesler sadece Reginald Hargreeves'in nefes alış-veriş ve kese kağıdından çıkan seslerdi. Ardından son kez Zero'ya baktı. Nasıl oldu da o kadar büyük bir aşıyı hiç korkmadan vurulmuştu? 8 yaşında bir kız çocuğu bunu yapmazdı.
Hayır, Reginald kendini bildi bileli çocukları sevmezdi ama Zero'nun cesaretine hayrandı.
Bu kısa düşüncelerinin ardından kravatını düzeltti ve dışarı çıktı. Kapıyı kapadı,kilidi çıkardı ve onu anahtar deliğine soktu.
Amerika'da 3 kez kilitlenme sesi duyuldu bu sefer...
Zero'nun Gözünden:
Buraya nasıl geldiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama merak duygusu içimi yiyip bitiriyordu. Ortadaki diğer gümüş amblemlerin aksine büyük ve altın şemsiye logosunu gördüm ve üstüne bastım. 7 tane ekran vardı. Yedisinde de farklı sesler... Yedisinde de benim yaşımda olduğunu düşündüğüm farklı çocuklar...
Yazarın Anlatımından:
Zero ilk ekrana baktı. En baştaki 1 numaralı ekran... Ekrana eliyle dokunduğu anda ekran aniden büyüdü ve kız çocuğu refleks olarak irkildi. Şimdi diğer ekranlar arka planda kalmış ve sadece bir ses çıkıyordu: Çocuğun sesi.
Sarı saçlı bir erkek çocuğu aynanın karşısına geçmiş konuşuyordu. Çocuğun dediği şeyler ise şunlardı:
Luther: Allison, lütfen bu akşam benimle bahçeye gelir misiniz? Oh yok bu olmadı. Sevgili Allison- Of bu da sanki günlük okuyorum gibi ne yapacağım ben ya!
Evet, çocuğun durumu cidden şizofreniye doğru gidiyordu. Zero bile 8 yıl boyunca hiç aynanın karşısına geçip biriyle konuşurmuş gibi yapıp kendisiyle konuşmamıştı. Ardından ekrana bir kez daha dokunduğunda küçüldü ve çocuğun sesi diğer ekranlardaki çocukların seslerine karıştı.
İşi çözen Zero ardından 2 numaralı ekrana tıkladı. Burada ise siyah saçlı bir erkek çocuğu vardı ve annesi olduğunu düşündüğü kişiyle konuşma provası yapıyorlardı:
Diego: B-b-ben a-a-alışt-tırma y-yapıyorum.
Grace: Evet, başardın tatlım! Harikasın seninle gurur duyuyorum!
Ardından çocuğun dudakları annesinin gülümsemesiyle gülme şeklini aldı.
Ardından 3 numaraya tıkladı küçük kız. Burada ise kıvırcık saçlı teni diğerlerine kıyasla biraz daha kara güzel bir kız vardı. Çok mutluydu. Yerinde zıplıyordu. Elinde ise bir dergi vardı. Kız bir şey demiyordu sadece yüzünde koca bir gülümseme vardı. Zero biraz daha dikkatli bakınca açtığı sayfada Allison'un resminin olduğunu farketti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Number Zero
Fanfic"Mankafa mı? İlla mankafalı biri görmek istiyorsan aynaya bakman yeterli!" "Oh, bu acıttı?!"