16.Bölüm

280 14 8
                                    

İki ay sonra

Bahar'dan

İki ay geçmişti aradan. Temmuz ayının ortalarındaydık. İki aydır her şey çok güzeldi. Tabi evliliğimizin ilk günü gördüğüm kabus dışında.

Şimdiyse içimdeki oradan oraya yürüyüp duruyordum.

"Bahar canım lütfen sakin ol biraz artık. Kaç saattir yiyip bitirdin kendini."

Çatık kaşlarla Nazlı'ya döndüm.

"Nasıl sakin olayım Nazlı yaa? Gözümüzün önünde Fatma ablayla Ahmet Kartal'ı kaçırdılar. Hiçbir şey yapamadık. Engel olamadık. Nasıl sakin olayım? Ya onlara bir şey olursa? Ne yaparım ben o zaman?"

"Haklısın canım. Sakin ol demesi kolay ama Yavuz abiler ne yapar eder bulurlar onları. Sen sakinleşsen artık biraz."

Gidip kanepeye oturdum.

"Bulurlar değil mi?"

"Bulurlar canım. Sen hiç merak etme."deyip bana sarıldı sıkı sıkı.

Fatma ablalardaydık birkaç saat öncesine kadar. Birdenbire silahlı adamlar evi basıp hepimizi kaçırmaya çalışmışlardı. Benle Nazlı ellerinden kurtulmayı başarmıştık ama Fatma abla kucağında Ahmet Kartal'a kurtulamamıştı. Engel olmaya çalışmıştık ama işe yaramamıştı. Daha sonra hemen tabira gelip durumu anlattık Yavuz'lara. Biraz önce de Fatma ablayı ve Ahmet Kartal'ı bulmuş olabileceklerini söyleyerek çıktılar. Biz de endişeyle bekliyorduk.

Yavuz'dan

Bir istihbarat doğrultusunda sınır ötesinde gözlerden uzak olan bir depoya gelmiştik. Eğer aldığımız istihbarat doğruysa Fatma ve Ahmet Kartal bu depoda olmalıydı. Onları kim kaçırmıştı, neden kaçırmıştı bilmiyorduk. Ama yepyeni bir düşmanla karşı karşıya olduğumuz ortadaydı. Çolağı yakaladığımızdan beri birkaç aydır her şey yolundaydı. Ta ki bugüne kadar.

Yavaş yavaş depoya yaklaşıyorduk. Depo ormanlık bir alanda olduğundan kolay kolay fark edilmezdik. İyice yaklaşınca herkesi durdurdum. Kimse gözükmüyordu deponun etrafında.

"Neden kimse yok etrafta Sinan? Yanlış istihbarat mı?"

"Atmaca kod adlı gölge ajandan aldım istihbaratı. Onların maharetlerini anlatmaya gerek yok. Biliyorsun."

Çatık kaşlarla ihtimalleri değerlendirirken bir ses geldi. Bir bebeğin ağlama sesi.

Hafız sesi duyar duymaz deponun kapısına doğru koşmaya başladı. Keşanlı da arkasından.

"Hafız, Keşanlı durun!"dememle Hafız deponun kapısını açtı. Büyük bir patlama oldu ve hepimiz bir yerlere savrulduk.

Bahar'dan

Zaman geçmek bilmiyordu.  Erdem abi burda yapılacak bir şey yok deyince Nazlı'yla eve gelmiştik. Oturuyorduk. Birden bire içimi büyük bir sıkıntı kapladı. Endişeliyim ama bu, bu çok farklı. Kalbim sıkışıyor. Birine bir şey oldu. Bizden birine bir şey oldu.

Hemen kalkıp telefonu aldım masadan. Yavuz'u arayıp telefonunu açmasını bekledim telaşla. Ulaşılamıyordu. Tekrar tekrar aradım ama ulaşılamıyordu. Abimi aradım bu kez ama ulaşılamıyordu. Sinan'ı aradım bu kez. Ama ona da ulaşılamıyordu. Gözlerim doldu. Çenem titriyordu.

Nazlı da ayağa kalkmış telaşla bakıyordu. Onun da gözleri dolmuştu.

"Ne oldu Bahar?"

"İçimi büyük bir sıkıntı kapladı. Kalbim sıkışıyor. Yavuz'u arıyorum, abimi arıyorum, Sinan'ı arıyorum ama hiçbirine ulaşılamıyor. Nazlı bir şey oldu. Çok kötü bir şey oldu. Bizden birine bir şey oldu."

Yarım Kalan Sevda  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin