17.Bölüm

212 10 7
                                    

Bahar'dan

Sabah aniden berbat bir mide bulantısı ile kendimi lavaboya attım. İçimi boşalttıktan sonra yere oturup hüngür hüngür ağlamaya başladım. 

Kaç gündür Yavuz komada? Kaç gündür bu haldeyim ben? Kaç gündür uyumuyorum, uyuyamıyorum? Kaç gündür boğazımdan tek lokma bile geçmiyor?

"Bahar?"

Duyduğum sesle başımı kaldırdım. Nazlı yanıma diz çökmüştü.

"Nazlı kaç gün, kaç gün geçip gitti?"

"Bir ay. Tam bir ay oldu Bahar.  Bir aydır Yavuz abi komada.  Bir aydır sen ne yiyip içiyorsun ne de uyuyorsun. Lütfen kendine eziyet etme artık. Hem Yavuz abi olur da bir gün uyanırsa seni bu halde görürse çok üzülür. Hiçbirimiz için değilse bile Yavuz abi için toparlan artık lütfen. Seni böyle görmek hepimizi mahvediyor. Lütfen kendini de bizi de daha fazla perişan etme artık."

Boş gözlerle bir süre baktım Nazlı'ya.  Ardından yavaşça kalkıp çıktı odadan.

Bir süre daha boş gözlerle Nazlı'nın arkasından baktıktan sonra ayağa kalkıp içeri geçtim.

Yatağa uzanıp Yavuz'un göğsüne yasladım başımı. Sıkı sıkı sarıldım sevgilime, kocama, hayatıma. Hiç bırakmamak istercesine sıkı sıkı sarıldım. Kokusunu içime çektim. Yaşamaya devam etmemi sağlayan kokusunu içime çektim derin derin.

Bir anda kasıklarıma müthiş bir acı saplandı. Yavaşça ayağa kalktım acıyla. Yürümeye çalıştım ama anında iki büklüm oldum. Ve kendimi karanlığa bıraktım.

                                   
                                  ➰

Çok güzel bir yerdeyim. Etrafımı ağaçlar sarmış. Bazısı renk renk çiçek açmış bazısı yemyeşil yapraklarıyla umut saçıyor etrafa. Birdenbire çocuk sesleri yayılıyor etrafa. Biraz ileride çocuklar beliriyor. Yaşları birbirine yakın iki oğlan iki kız. Oradan oraya koşup oynuyorlar. Neşe saçıyorlar etrafa gülücükleriyle. Yüzüme bir tebessüm yayılıyor onları izledikçe.

Birden biri sarılıyor arkamdan. Kokusunu içime çekince rahatlıyorum.

"Çok güzel değiller mi Bahar?"diye soruyor kalbimin sahibi.

"Öyleler. Bir gün bizim de böyle cıvıl cıvıl, böyle neşe dolu çocuklarımız olur mu Yavuz?"

"Olacak bir tanem. Bizim de böyle cıvıl cıvıl, böyle neşe dolu çocuklarımız olacak bir gün."

"Ne zaman peki?"diye soruyorum sevdiğim adama dönüp.

"Daha zamanı var sevgilim."diyor.

Daha sonra Yavuz'a sarılmaya çalışıyorum ama bir şey beni engelliyor. Yavuz başını eğip gülüyor. Ne olduğunu anlamıyorum tabii.

Ben de başımı eğdiğimde gördüğüm şeyle şaşıp kalıyorum. Karnım kocaman olmuş. Şaşkın bir şekilde Yavuz'a bakıyorum.

"Yavuz ben hamile miyim?"

Başını kaldırıp hayatımda görüp görebileceğim en güzel tebessümünü yüzüne yerleştirip bana bakıyor.

"Evet bir tanem. Altı aylık hamilesin. Yakında güzeller güzeli bir prensesimiz olacak. Yakında mucizemiz dünyaya gelecek."dedikten sonra elimi tutup beni etrafımızdaki ağaçlardan birinin altına götürüyor.

Beraber ağacın altına oturduğumuzda başını karnıma yaslayıp uzanıyor Yavuz.

"Bebeğim. Mucizemiz. Yakında aramıza katılacaksın. Çok ama çok güzel bir hayatın olacak. Çok mutlu bir kız çocuğu olacaksın sen. Umarım annene benzersin. Annen gibi gülünce kısılan gözlerin olur umarım. Annen gibi bir gülüşünle dünyamı alt üst edersin umarım. Annen gibi altın kalpli bir kız olursun umarım. Senin annen dünyanın en mükemmel insanı çünkü. Onun gibi bir anneye sahip olduğun için çok şanslısın. Senin annen dünyanın en iyi annesi olacak çünkü.

"Asıl senin gibi bir babası olduğu için çok şanslı benim kızım. Dünyanın en iyi babası olacaksın çünkü. Umarım senin gibi masmavi gözleri olur kızımızın. Umarım senin gibi sapsarı saçları olur kızımızın. Umarım senin gibi merhametli bir kızımız olur. Kızımız her şeyiyle sana benzesin istiyorum. Her şeyiyle aşık olduğum adama benzeyen bir kızım olsun istiyorum."dedikten sonra başımı eğip dudaklarına tutkulu bir öpücük konduruyorum. Daha sonra Yavuz doğruluyor yerinde.

"Seni çok ama çok seviyorum Bahar. Bunu hiçbir zaman ama hiçbir zaman unutma. Şimdi gitmem lazım ama geri geleceğim. Geri geleceğim ve çok güzel bir ailemiz olacak. Çok mutlu günlerimiz olacak. Bekle beni."diyor ve ayağa kalkıp hızla uzaklaşıyor.

"Yavuz! Yavuz!"diye bağırıyorum ama geri gelmiyor.

Başımı eğiyorum. Bir bakıyorum karnım yok! Bebeğim yok! Dehşetle kalakalıyorum.

Birden bire çok şiddetli bir yağmur bastırıyor. Anında sırılsıklam oluyorum. Ayağa kalkıp yağmurdan korunmak için  bir yer bulmak umuduyla oradan oraya koşturuyorum ama hiçbir yer bulamıyorum. En sonunda kuvvetli bir rüzgar esiyor ve yere düşüyorum. Gözlerimi sonsuza dek kapatıyorum.

                                 ➰

Nefes nefese uyandım. Nasıl bir rüyaydı öyle. Kan ter içinde kalmıştım. Etrafıma baktığımda hastane odasında olduğumu gördüm. Serum takılmıştı. Ne olmuştu bana? Neden buradayım? Yavuz? Yavuz nasıl?

Tam serumu çıkaracakken bir el beni durdurdu. Başımı kaldırdığımda Nazlı'yla göz göze geldim.

"Nazlı ben neden buradayım? Yavuz nasıl? İyi mi? Yanına gitmek istiyorum."

"Bahar lütfen sakinleş. Yavuz abi iyi. Durumunda bir değişiklik yok en azından. Ama senin artık kendine çok daha fazla dikkat etmen lazım. Çünkü artık düşünmen gereken biri daha var hayatında."

Çatık kaşlarla yüzüne baktım. Hiçbir şey anlamamıştım.

"Ne oldu ki bana?"

Benim tekrardan yatağa uzanmamı sağlayıp yatağın kenarındaki sandalyeye oturdu.

"Dün Yavuz abinin odasına girdiğimde seni yerde baygın yatarken buldum. Kanaman vardı. Hemen seni odaya aldırıp  bazı tetkikler yapılmasını istedim."

"Sonuç?"

"Hamileymişsin. Kanaman şiddetlenince hemen Melek'e haber verdim. Zor da olsa kanamayı durdurduk. Ve bebeğin şu an hayatta. Ama tekrar kanaman olursa bu kez atlatamaz. Çok ciddi bir şekilde düşük tehliken var. Artık çok dikkatli olmalısın." 

Ne hissedeceğimi ne düşüneceğimi şaşırmış bir şekilde kalakaldım.

Ben hamileyim. Yavuz'dan bir parça taşıyorum içimde. Yeniden anne olacağım. Yüzüme bir tebessüm yayıldı yavaşça. Gözyaşlarım usul usul süzülmeye başladı. Ellerim karnıma gitti yavaşça. Karnımı okşadım yavaşça.

Rabbim bana teselli olarak, umut olarak, yaşama tutunma gücü olarak yollamıştı bebeğimi. Daha minicikken toprağa verdiğim oğlumun acısı yüreğimi kavururken onun bir tesellisi olarak gelmişti bebeğim. Babası bitkisel hayattayken umudumu kaybetmemek için, yaşama tutunmam için gelmişti bebeğim. 

Hoşgeldin bebeğim. Hoşgeldin umudum. Hoşgeldin. Senin varlığın beni tekrar ayağa kaldıracak. Senin varlığınla çok daha fazla güçlendim. Sana söz veriyorum seni babanla birlikte karşılayacağız. Sana söz veriyorum bu dünyadaki tüm kötülüklere, tüm olumsuzluklara rağmen senin çok mutlu, çok huzurlu bir hayatın olacak. Ve ben bunun için elimden gelen her şeyi yapacağım.

                        ~Bölüm Sonu ~



Yarım Kalan Sevda  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin