Bir ay sonra
Bahar'dan
Sabah pencereden sızan güneş ışıklarıyla gözlerimi araladım. Yerimde doğrulunca Yavuz'un yanımda olmadığını fark ettim. Yatağın üzerindeki tepsiyi fark edince gülümsedim. Yine döktürmüş Sarı Komutan. Tepsinin kenarındaki çiçekli notu görünce gülümseyerek elime aldım. Notu okuduğumda gülümsemem iyice büyüdü.
"Seni o gülünce kısılan gözlerinden, o kalemle çizilmiş dudaklarından öperek uyandırmayı çok isterdim sevgilim ama kıyamadım seni ve kızımızı bu saatte uyandırmaya. Bugün işe başlıyorum. Çok ama çok lezzetli bir kahvaltı hazırladım senin için. Afiyet bal şeker olsun benim karıma, kızıma. Akşama kadar kendine dikkat et lütfen. Akşam görüşürüz sevgilim."
Yavuz'dan
Erdem yarbayın odasından çıkıp dinlenme odasına doğru yürüdüm. Nihayet bugün işimin başına dönebilmiştim. Dinlenme odasına girdiğimde herkes ayaklandı.
Tek tek kardeşlerimin yüzlerine baktığımda gözlerim doldu. En son göreve çıktığımızda üç kişi daha fazlaydık.
Hafız, Keşanlı, Çaylak... Yüzleri tek tek gözümün önüne geliyor. Çaylak... Çaylağı son bir kez göremedim bile. Su doğum yaptığı zaman ailecek eve dönerken arabayı patlatmış şerefsizler. Daha yeni doğmuş bebeklerden, daha yeni anne baba olmuş insanlardan ne istediler anlayamıyorum.
Gözlerim dolu dolu time bakarken hepsi anlamış olacak ki hepsinin gözleri dolmuştu. Hepsi bir anda gelip bana sarıldı.
🌸
Birkaç saat geçtikten sonra Erdem yarbay içeri girdi yanında iki askerle. Hemen atağa kalkıp selam verdik hepimiz.
"Yavuz bu aslan parçası iki asker artık senin timinde. Tanışın. Kaynaşın. Akşam eve yemeğe bekliyoruz Güler ablanızla."
"Emredersiniz komutanım."dedikten sonra Erdem yarbay odadan çıktı. Ben de hemen arkasından çıktım.
"Komutanım."
"Söyle Yavuz."
"Komutanım Bahar'ın durumunu biliyorsunuz. Yorulmasını da istemiyorum pek."
"Aslanım ben sizi zorlamıyorum. Bahar için daha sağlıklı olan neyse onu yap sen. Bizim için sorun değil gelmemeniz."dedi Erdem yarbay gülümseyerek.
Ben de gülümseyip "Sağolun komutanım."dedim.
Daha sonra dinlenme odasına dönüp oturdum.
"Beyler ben Yavuz Karasu. Tim komutanınızım. Sizler?"
"Komutanım ben Tahir Kaleli. Ağır silah uzmanıyım. Deli Tahir derler bana."
"Komutanım ben Miran Şadoğlu. Bomba imha uzmanıyım. Henüz bi lakabım yok."
"Buluruz bir lakap. Ee bekar mısınız?"
"Ben evliyim komutanım."dedi Tahir.
"Ben daha yeni nişanlandım komutanım."dedi Miran.
"Güzel sevindim ikinizin adına da. Sevdiğin insanla hayatını paylaşmak kadar güzel bir şey yok."dedim gülümseyerek. Bahar'ın yüzü geldi gözümün önüne. Sadece birkaç saat oldu yanından ayrılalı. Ama şimdiden çok özledim ben. Ne yapacağım ben böyle?
🌸
Akşam olmuş, eve gelmiştim. Sessizce kapıyı açıp içeri girdim. Yavaş adımlarla yatak odamıza girdim. Bahar mışıl mışıl uyuyordu. Yavaşça yatağa oturup saçlarını okşadım bir süre. Aklıma gelenlerle gözlerim doldu. Seni kaybedersem ne yaparım ben Bahar? Nasıl dayanırım bu acıya? Kızımız... Ya kızımızı kaybedersek? Bahar ikinci kez bu acıya dayanamaz. Kaldıramaz tekrar bu acıyı. Ya ben? Şimdiden ona bir şey olacak diye ödüm kopuyor. Kızımı kaybetmeye dayanamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Sevda
RomantikAradan iki yıl geçmişti. Koskoca iki yıl.... Yarım kalan bir aşk vardı Bahar ve Yavuz'un arasında. Yarım kalan bir sevda vardı aralarında. Bahar'ın nişanı atıp Yavuz'u terketmesiyle yarım kalan bir aşk vardı. Bahar Karabayır'a döndüğünde bambaşk...