Yeni bölümle geldim. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar😊Bahar'dan Bir haftadır Güler ablalarda kalıyordum. Artık iyileşmiştim. Bora da kalmamız için bir eşyalı ev tutmuştu. Güler ablalarla vedalaşıp aşağı indim elimdeki valizle birlikte. Bora gelmişti. Arabaya bindiğimde yeni evimize doğru yola koyulduk.
Bahçeli şirin bir evin önünde durdu Bora. Eve girdiğimde bir şey fark ettim. Bu ev bizim Yavuz'la evlenince oturacağımız, her köşesini beraber dizayn ettiğimiz evdi. Evi gezince hiçbir şeyin değişmediğini fark ettim.
''Evi beğendin mi canım? Bence çok güzel. Ev sahibi evi çok güzel dizayn etmiş. Tam senin tarzın bence.''dediğinde içten bir tebessüm ettim. Ah be Bora! Bula bula bizim Yavuz'la her santimini aşkla döşediğimiz evi mi buldun? Artık kalacağız mecburen.
''Evet canım. Çok güzel.''
''Ev sahibi hiç oturmamış bu evde. Yepyeni yani. Hiçbir sıkıntısı yok evin.''dediğinde kederli bir hal aldı yüreğim.
Hiç oturmadık biz bu evde. Halbuki bu evi dizayn ederken ne kadar da heyecanlıydım. O kadar heyecanlıydım ki herkes görebiliyordu benim bu heyecanımı. Yavuz'u affetseydim iki yıldır bu evde onunla bir sürü anı biriktirmiş olacaktım. Çok mutlu olacaktık belkide. Belki de onu affetmem vereceğim en doğru karar olacaktı. Ama bu saatten sonra birlikte olmamız imkansız. Ben evliyim ve anne olacağım. Dönüşü olmayan bir yola soktum kendimi. Bu saatten sonra pişman olmamın bana hiçbir faydası yok.
Salona geçip oturdum. Bora da valizimi yatak odasına bıraktıktan sonra tabura gideceğini söyleyip çıktı evden. Boş boş etrafı izledim bir süre. Sonra gözüm karşıdaki kanepeye kaydı. Son kez Yavuz'la o kanepede konuşmuştuk. O kanepede otururken Yavuz bana beni aldattığını söylemişti. Orada hayatımın en büyük darbesini yemiştim. Orada canımı hiç kimsenin, hiçbir şeyin yakamayacağı kadar çok yakmıştı. Ben ne affetmesinden bahsediyorum ki?
Kalkıp mutfağa gittim. Bora yiyecek alışverişi yapmıştı. Kendime tost hazırlayıp yedim. Daha sonra dolabımı düzenledim. Dolabımı düzenledikten sonra beyaz bir gömlek, siyah bir pantolon ve siyah bir ceket çıkardım dolaptan. Duşa girdikten sonra üzerimi değiştirip evden çıktım. Yavaş yavaş yürüyerek hastaneye geldim. Nazlı ve Su hastanenin girişinde oturmuş konuşuyorlardı. ''Selam kızlar.''deyip oturdum yanlarına. İkisi de gülümseyerek bana baktı.
''Selam Bahar. Nasılsın?''diye sordu Su.
''Çok iyiyim ben. Siz nasılsınız?''
''İyiyiz biz de. Boş vakit bulunca dışarı çıkıp hava alalım dedik. Sen neden geldin?''
''E iyileştiğime göre artık çalışmaya başlamam lazım. Boş boş oturmak sıkıyor insanı bir yerden sonra Nazlı. Üç haftadır çalışmıyorum ve çok sıkıldım.''
''E o zaman yeni başhekim Adil hocayla konuşalım. Başla hemen. Eş durumundan tayinini istemiştin buraya değil mi?''
''Evet istedim. Başhekimle görüşüp işe başlamak kaldı zaten.''
''E hadi hazır Adil hoca da buradayken gidelim yanına da bir an önce başla işe.''dediğinde ''Hadi.''dedim ve hastaneye girip başhekimin odasına doğru yol aldık. Başhekimin odasına gelince kapıyı tıklatıp içeri girdik.
''Merhaba Nazlı hanım. Ziyaretçimiz kim?''
''Merhaba Adil hocam. Size bahsettiğim arkadaşım Bahar.''
''Merhaba. Ben genel cerrah Bahar Alsancak.''
''Merhaba Bahar hanım. Ben de bu hastanenin başhekimi Adil Erinç. Tanıştığıma memnun oldum. Nazlı hanım dediği gibi bahsetmişti sizden. Çok geçmiş olsun.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Sevda
RomanceAradan iki yıl geçmişti. Koskoca iki yıl.... Yarım kalan bir aşk vardı Bahar ve Yavuz'un arasında. Yarım kalan bir sevda vardı aralarında. Bahar'ın nişanı atıp Yavuz'u terketmesiyle yarım kalan bir aşk vardı. Bahar Karabayır'a döndüğünde bambaşk...