Dört ay sonra
Bahar'dan
Sabah pencereden sızan güneş ışıklarıyla gözlerimi araladım. Bir süre öylece durdum yatakta. İçimden dua ettim Yavuz'un gözlerini açması için. Hayata geri dönmesi için. Bana geri dönmesi için.
Daha sonra kalkıp duş aldım hızlıca. Üzerimi değiştirip kahvaltı yaptıktan sonra çıktım evden. Yavaş yavaş hastaneye doğru yürümeye başladım.
Hava soğuktu ama yürümek iyi hissettiriyor bana. Aralık ayının ortalarındaydık.
Hastaneye gelince doğrudan Yavuz'un odasına çıktım. Montumu çıkarıp odadaki kanepenin üzerine koydum çantamla birlikte. Ardından yatağın kenarına oturdum.
Yavuz'un dudaklarına bir öpücük kondurduktan sonra boynuna gömüldüm. Kokusunu çektim içime iyice. Bir süre öylece kokusunu çektim içime. Kokusuyla huzur buluyordum çünkü. Bir tek kokusuyla huzur bulabiliyordum beş aydır. Sadece kokusu.
Daha fazla kendimi tutamadım. Gözyaşlarım süzülmeye başladı yanaklarıma. Başımı kaldırıp elini tuttum sıkı sıkı. Yüzüne baktım. O solgun bitkin yüzüne.
"Seni çok özledim Yavuz. Dayanamıyorum sensizliğe. Sensiz geçen her gün sadece bebeğimiz için ayakta durmaya çalışıyorum ama artık dayanamıyorum. Beş ay geçti sensiz. İki mevsim geçti sensiz. Kış geldi artık. Kalbim mi? Kalbim sensiz hep kışı yaşadı. Sen olmazsan benim kalbime baharlar gelmez ki zaten."
Elini hafif şişmiş karnıma yaslayıp devam ettim sözlerime.
"Bebeğimiz mi? Bebeğimiz iyi babası. Beş buçuk aylık oldu artık. Üç buçuk ay sonra dünyaya gelecek bebeğimiz. O da beni bırakıp gitmedi. Hayata tutundu. O da sabırla babasının bize döneceği günü bekliyor. Hem bak biraz sonra doktoruma muayene olacağım. Belki bu sefer cinsiyetini gösterir bize inatçı keçi ha? Ben bir kızımız olsun istiyorum. Öyle de hissediyorum. Bizim bir kızımız olacak inşallah. Ya sen? Sen kızımız mı olsun isterdin yoksa oğlumuz mu olsun istiyorsun? Bence sen de kızımız olsun istiyorsun. Kız babası olmak seni çok mutlu eder. Tahmin edebiliyorum. Artık gidip muayene olmam lazım Yavuz. Doktorun yanından çıkar çıkmaz geleceğim yanına. Merak etme beni."
Tekrar dudaklarına bir öpücük kondurduktan sonra odadan çıktım. Yavaş adımlarla karnımı severek Melek'in odasına doğru yol aldım. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Masanın karşısındaki sandalyelerden birine oturdum.
"Hoşgeldin Bahar. Nasılsın?"
"İyiyim Melek sen?"
"Bende iyiyim. Eşin nasıl? Hala aynı mı durumu?"
"Maalesef hala bir değişiklik yok durumunda. Tek tesellim durumu kötüye gitmiyor."
"Anladım. İnşallah bir an önce uyanır. Muayeneye geçelim mi?"
"Olur geçelim."dedikten sonra beraber içeriye geçtik. Sedyeye uzanıp karnımı açtım. Melek soğuk jeli karnıma sürüp aleti karnımda gezdirmeye başladı. Bir süre sonra tebessüm etti.
"Ne? Ne oldu?"
"Cinsiyetini gösterdi nihayet inatçı keçi."dedi bana dönüp.
Heyecanla doğruldum yerimde.
"Ne? Kız mı, erkek mi?"diye sordum heyecanla. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
"Müjdemi isterim. Minik bir kızın olacak."dedi gülümseyerek. "Hadi toparlan. İçeride bekliyorum seni."deyip çıktı odadan. Peçeteyle karnımı silip üstümü düzelttikten sonra oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Sevda
RomanceAradan iki yıl geçmişti. Koskoca iki yıl.... Yarım kalan bir aşk vardı Bahar ve Yavuz'un arasında. Yarım kalan bir sevda vardı aralarında. Bahar'ın nişanı atıp Yavuz'u terketmesiyle yarım kalan bir aşk vardı. Bahar Karabayır'a döndüğünde bambaşk...