11.Bölüm

453 25 228
                                    

Yeni bölümle geldim. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar😊

Yavuz'dan

Kısa bir süre sonra Bahar'a ve Bora bebeğe ulaşıldı. Nazlı hemen ambulans görevlileriyle beraber yanlarına gitti. İkisininde nabzını kontrol ettikten sonra bize döndü. Gözleri dolmuştu. Başını iki yana sallayıp ağlamaya başladı.

O an yüreğimi çok büyük bir acı kapladı. Gitmişti Bahar. Gitmişti sevdiğim. Bu bakışlar başka hiçbir şeyin anlamı olamazdı.

"N-Nazlı ne olur iyi bir şey söyle?"diye haberim olmadan kelimeler döküldü dudaklarımdan.

"B-Bora'yı kaybettik."dedi kekeleyerek ağlamaya devam ederken. Hepimiz ağlamaya başladık.

"B-Bahar?"diye sordum güçlükle kekeleyerek.

"Nabzı çok yavaş. Dayanamayabilir."dediğinde en azından Bahar hayatta olduğu için çok buruk bir mutluluk olsa da mutlu olmuştum. Bu kadın benim her şeyim olmuş meğersem. Hele bir kendine gelsin hele bir evladının acısını dilediğince yaşasın ona kendimi affettireceğim.

Birkaç saat sonra

Hep beraber hastaneye gelmiştik. Bora'yı morga almışlardı. Bahar'ı da odaya almışlardı. Biz de Bahar'ın uyanmasını bekliyorduk.

Bahar'dan

Güçlükle gözlerimi açtım. Işık gözlerimi kamaştırıyordu. Işığa alıştığımda etrafa baktım. Hastane odasındaydım. Neden burada olduğumu anlamadım en başta. Sonra olanları hatırladım. İçimi büyük bir korku kapladı. Oğlum iyi miydi? En son bilincim açıkken bedeni buz tutmuştu.

Nazlı içeri girdi. Benim uyandığımı fark edince yatağa yaklaştı.

"Bahar iyi misin? Hepimiz çok endişelendik. Herkes dışarıda seni görmek için bekliyor."

"Sadece Yavuz'u görmek istiyorum."dedim güçlükle.

Başını sallayıp odadan çıktı. Çok geçmeden Yavuz içeri girdi. Hızla yatağın yanına yaklaşıp yatağın kenarına oturdu. Elime uzun bir öpücük kondurdu. Şu an bunun için Yavuz'a kızacak bir durumda değildim. Şu an umrumda olan tek şey bebeğimin hayatta olup olmadığıydı.

"Şükürler olsun. Şükürler olsun ki hayattasın. Şükürler olsun ki bizi bırakmadın. İyi misin?"diye sordu gözlerinden bile belli olan endişeyle.

"Yavuz sana tek bir şey soracağım ama lütfen doğruyu söyle. Bana karşı hala en ufak bir şey hissediyorsan lütfen doğruyu söyle. Oğlum yaşıyor mu?"diye sordum içimdeki korkuyla.

Gözleri doldu. Başını öne eğince emin oldum. Oğlum ölmüştü! Kalbimi tarif edilmesi imkansız bir acı kapladı. Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Sarsıla sarsıla ağlıyordum. Kalbim çok acıyordu. Bu acı şimdiye kadar yaşadığım hiçbir acıya ama hiçbir acıya benzemiyordu. Sanki kalbimi yerinden söküp aldılar. Sanki her şey son bulmuş gibi... Sanki bu acı hiç bitmeyecekmiş gibi... Sanki hiçbir zaman oğlumun ölümünü kabullenemeyecekmişim gibi... Sanki gözyaşlarım hiç dinmeyecek gibi...

1 Ay sonra

Yavuz'dan

Sabah yine boynum tutulmuş bir şekilde uyandım. Yine sandalyede uyuyakalmışım.

Karşımda uyuyan güzele baktım bir süre. Sonra bakışlarımı cama çevirdim. Dışarıya bakıp düşünmeye başladım.

Bir aydır Bora bebeğin ölümünü kabullenemiyor ve oğluyla enkaz altında kaldığı için psikolojik bir travma yaşıyordu. Bu yüzden hastanedeydik bir aydır. Çok ağır ilaçlar kullanıyor psikolojik tedavi için. Sürekli sinir krizleri geçiriyor. Sadece beni istiyor yanında. Benden başka hiç kimseyi görmek istemiyor. Hiç kimseyi. Eskiden bakışları anlam yüklüydü. Ama şimdi bakışları bomboş. O gülünce kısılan gözleri bomboş bakıyor bana.

Yarım Kalan Sevda  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin