Sixth

1.4K 106 38
                                    

Sixth

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sixth

"Anne bu malzemeleri biliyorum. Bu kurtboğan iksiri için gereken malzemeler. Bunu kimin için yapıyorsun?"

Mila ne zaman bu kadar sorgular olmuştu bilmiyordu ama babası hakkındaki gerçeği öğrenme ve annesine ve babasına öğrendiği gerçeği belli etmemek için çok çabalıyordu.

Babasından artık çok daha uzaktı, annesinden de öyle. Eskisi gibi samimi olmadıklarını annesi de hissetmişti. Ama bir şey yapamıyordu. İkisi de çırpınıp duruyordu.

"Mila, lütfen sadece şu malzemeleri iksir sınıfından getirmeni rica ediyorum."

"Ya Profesör Snape beni görürse, ne diyeceğim. Anne senin alman daha kolay olur. Kimse bir öğretmeni sorgulamaz."

"Mila bir şey olmayacak. Profesör Snape seni görürse hiçbir şey söyleme. Sadece dediğimi yap, tamam mı meleğim?'

Annesini daha fazla kızdırmamak adına listeyi eline aldı. Yasak saatleri yaklaşıyordı ve bu durumda yakalanırsa ceza alacağını annesi gibi kendisi de farkındaydı. Koşarak koridorları geçerken Filch ve kedisi Mrs. Norris'e yakalanmadan ilerlemeliydi. Birde bina başkanları vardı tabii ki. İksir sınıfına girdiğinde etrafı yavaşça kontrol etti. Kimsenin olmadığını anladığında, lumos diyerek küçük bir aydınlatma büyüsü yapıp, elindeki listeye baktı. Malzemeler çok fazlaydı. Hepsini tek başına nasıl götüreceğini hesaplarken, bulduğu malzemeleri masanın üzerine bıraktı. Daha sonra götürme işini düşünecekti. Raflar arasında sessizce gezerken, arkasında duyduğu sesle hızla döndü. Babasını gördüğünde elindeki tutmakta olduğu malzemeyi korkuyla bıraktığında, babası çevik bir hareketle daha yere düşmeden yakaladı.

 Babasını gördüğünde elindeki tutmakta olduğu malzemeyi korkuyla bıraktığında, babası çevik bir hareketle daha yere düşmeden yakaladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Burada ne yapıyorsun Mila?"

"Sadece..." Annesinin sözleri kulağında yankılandığında ellerini ağzına götürdü. "Söyleyemem."

Boğuk bir şekilde çıkan sesiyle babası elindeki parşömene baktı. Mila bunu fark ettiği vakit hemen arkasına sakladı. O bir iksir profesörüydü. Malzemelerden Mila ne olduğunu anlamışsa, babası hayde hayde anlardı.

"Bana elindekini ver Mila!"

"Bunu yapamam lütfen, beni görmezden gelseniz."

Snape donuk bir ifadeyle kıza bakarken elini uzattı. Mila yaşadığı baskı ile küçük bir çığlık attı. Sonra da elindeki kağıdı uzattı.

"Lütfen anneme söyleme!"

Snape kağıda baktığında, hemen ardından kıza döndü.

"Malzemeler eksik, annenin yapacağı türden bir hata. Bu iksiri senin yapamayacağını biliyorum, annen ise hatırlama konusunda çokta yetenekli değil. Hadi malzemeleri toparlayıp gidelim."

Mila babasıyla göz göze geldiğinde yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Bir tür şefkat gibiydi. Onda görmediği türden bir ifadeydi.

"Bana kızmadın mı?"

"Kızdım, ama dikkatsiz davranmandan dolayı. Benden başka birisi de olabilirdi. Okuldan bile atılabilirdin."

"Annem izin vermezdi."

"Annenin bile erişemeyeceği yerler vardır Mila. O bir ilah değil."

Babası kucağına verdiği malzemeleri ve hemen ardından Mila'nın masanın üzerine bıraktığı malzemeleri toplayıp çıkmışlardı.

Bu kısımda babasını o yönlendiriyordu. Koridorları sessizce geçiyorlardı. İkisi de konuşacak bir şeylerin olduğunu biliyorlardı ama susuyorlardı. Mila'nın babasına soracak o kadar çok sorusu vardı ki.

Annesinin odasına geldiklerinde ilk giren Mila'ydı. Annesi Mila'yı gördüğüne sevinmişti ama peşinden babasının girmesine o kadar da sevinmemişti.

"Snape, seni hiç beklemiyordum."

Annesinin iğneleyici sözleri ardından Mila elindeki malzemeleri tek tek masanın üzerine düzmekle uğraşıyordu.

"Mila'nın yakalanması işi bu noktaya getirdi. Düşüncesizce onu gönderdin. Ya ben olmasaydım ne olacaktı?"

"Dumbledore bunu halledebilirdi, bir sorun çıkmazdı."

"Ama kızım- kızının üzerinde bir leke olarak hırsızlık damgası kalırdı."

"Acaba bu konuyu uzatmasanız da şu kurtboğan iksirini hazırlasanız. Önemli biri için olduğu belli."

Mila ikisi arasına girip şimdilik ateşkes sağlasa da bunun uzun sürmeyeceğini biliyordu.

Koltuklardan birisine oturan Mila, fokurdayan kazandaki iksirin dumanını izlerken uyuduğunu anlamamıştı ama uyanması artan bağırışmalardan kaynaklanıyordu.

"Dumbledore'un bu görevi sana verdiğine inanamıyorum."

"Belki de sana güvenmiyordur Snape."

"Sende güvenilmez birisin Lestrange. Sakladıklarından sonra."

Mila artan tartışmanın giderek büyüdüğüne tanık olurken, onların nasıl kendi ailesi olduğunu anlamış değildi. Kendisini asla aşktan olan bir çocuk olarak betimlememişti. Ama böyle nefretin tohumu olacağını da düşünmemişti. İkisine olan öfkesi yıllarca kendisinden saklanılan gerçeklerin ışığında daha da alevlendi.

"Yeterin artık ikinizde çocuk gibisiniz. Sizlerin benim annem ve babam olduğuna inanamıyorum. İkinizden de nefret ediyorum. Size problem olduğum için üzgünüm"

Öfkesi içindeki volkanı kabartmıştı. Leticia'nın ve Severus'un yüzlerindeki şaşkın ifadeye bakılırsa bunu beklemiyorlardı.

Mila ikisini de odada bırakarak koşarak dışarıya çıkmıştı.

"Dışarısı tehlikeli Snape, Remus kurtboğan iksirini içmemişti."

Problem #Daughter of SnapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin