Tenth

1.1K 101 5
                                    

Tenth

Draco ona ilgiyle bir şeyler anlatırken Mila annesinin gidişini hala atlatabilmiş değildi. Ondan uzakta hiç kalmamıştı. Hep beraberlerdi. Okulda, evde hayatının her döneminde o vardı ve şimdi o gitmişti.

Annesinin anlattıklarına göre Sirius'un bir süre saklanması gerekecekti. Bu durumda en iyi yer annesinin koruma büyüleriyle gizli olan evinden başkası değildi. Mila artık çocuk değildi ve onların arasında bir şeyler olduğunu anlamıştı.

İşin tuhaf yanı ise babası annesinin gidişinden sonra fazlasıyla durağanlaşmıştı.

Slytherin kravatını hafifçe gevşetirken gömleğinin altında hissettiği kolyesine dokundu. Annesi onu çıkarmamasını söylediğinden beri hiçbir şekilde çıkarmamıştı onu.

"Annenin gitmesi çok kötü, yeni kehanet öğretmeni tam bir zır deli."

Pansy'nin yaptığı yoruma Blase de hak verdiğinde masada hafif bir şenlik oluştu. Fakat Mila yemeği ile oynamaya devam ediyordu.

"Sen iyi misin Mila?"

Draco en sonunda kızın durumunun farkına varmıştı. Son bir haftadır ne kadar üzgün olursa olsun kimseye belli etmemeye özen gösteriyordu ama annesinin yokluğuna alışmak sandığından da zordu.

"İyiyim sadece annemin bu kadar acele ayrılması şaşırttı."

"Hadi ama Mila üzerinden bir hafta geçti. Eminim annen sana durumu izah etmiştir."

"Evet, bu konu hakkında konuştuk. Ailevi bir mesele..."

Ve bu konu açılmamak üzere kapanmıştı. Önüne düşen siyah saçlarını kulak arkasına atıp, Draco'nun yarın ki yapılacak saçma ders hakkındaki yorumunu dinledi.

"Çok saçma yani sihirli yaratıkların bakımı mı? Üstelik bu dersi veren ise Hagrid, o tuhaf..."

"Draco!"

Mila nazikçe onu uyardığında Draco artık anlamıştı. Mila insanların arkasından konuşmayı hiç sevmiyordu. Bu yüzden Pansy ve Blase bu duruma dikkat ediyorlardı. Ama Draco bazen unutabiliyordu.

"Bu kadar nazik olma Mila... Bazen senin bir prenses olduğunu düşünüyorum."

"Bazen zehri olan bir prenses!"

Mila Draco'ya göz kırpıp neşesi yerine gelmiş bir şekilde önündeki yemeğini yerken, karşısında kendisini izleyen Harry'i fark etmemişti.

Hermione, Harry'nin Mila'ya karşı bir şeyler hissettiğini anlamıştı. Harry'nin hep gözleri onu arıyordu. Ortak derslerde, büyük salonda ve dahası tüm Hogwarts koridorlarında... Quidditch maçlarında Mila Slytherin tarafını desteklediği halde Harry'e bol şans dilemesi, artık onu Harry'nin gözünde nirvana boyutuna çıkarmıştı.

"Dostum Mila'yı izlemeye devam edersen bunu yanlış anlayabilir."

"Ne, ne saçmalıyorsun Ron? Mila'yı izlediğim falan yok."

"Tabii bende bir Weasley değilim."

Ron dalga geçercesine konuştuğunda Hermione Ron'un sözlerine destek çıkınca Harry pes etti.

"Ona baksanıza ulaşılmaz gibi. Üstelik bir Slytherin ve arkadaşları da Malfoy, Pansy ve Blase."

"Harry ön yargılarını yıkmalısın. Mila kötü birisi değil, annesine baksana, vaftiz babanı korumak için okuldan ayrıldı."

Harry olumlu bir şekilde başını sallayıp önündeki içecekten bir yudum aldı.

"Yine de o... Ulaşılmaz gibi. Babasını düşününce..."

Harry'nin gözleri bir an Profesör Snape'e kaydı. Durgun yüzüyle kızına bakıyor hemen ardından dikkatlice bakışlarını etrafta gezdiriyordu. Onun için ne kadar zor olduğunu anlayabiliyordu. Değer verdiğin şey yanındaydı ama kimse onun değerli olduğunu anlamaması için ona yaklaşmıyordun.

"Bu kadar umutsuz olma Harry. O gece gerçekten birbirinizle arkadaş oldunuz. Üstelik Mila son derece ılımlı birisi. Seni asla incitmez."

Harry son kez arkadaşlarıyla gülen kıza bakınca, Mila onunla göz göze geldi. Harry büyük bir şaşkınlıkla ona bakarken Mila'nın yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.

Harry eli ayağı birbirine karışmış gibi bakışlarını çekti.

"Yüce Merlin... Bana gülümsedi."

Mila Harry'nin tavırlarını anlamaya çalışır gibi bakarken, Harry aptal aşık gibi Hermione ve Ron'a bir şeyler söyleyip duruyordu.

"Mila beni dinliyor musun?"

"Evet Draco, tüm dikkatim sende..."

Oysaki Mila, Harry'nin neden garip davrandığını daha çok merak ediyordu.

Problem #Daughter of SnapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin