13

3K 268 32
                                    

"Sen kalmama izin veriyor musun?" Dedim anneme. Çantamı takmıştım ve kapıya doğru yürüyordum. "Bilmiyorum ama kalmak istiyorsan bir gün kalabilirsin. Kız bana samimi biri gibi geldi." Annemin de aklını çalabildiğine göre artık sürekli yaşardık bu kalma işlerini.

"Teşekkür ederim." Diyerek sarıldım ona. İzin vereceğini düşündüğüm için çantama pijamalarımı çoktan koymuştum bile. "Yarın kahvaltı yapar yapmaz eve gelirim." Dedim. Aslında Güzel bırakırsa gelebilirdim büyük ihtimalle. "Hadi okuluna git. Kendine dikkat et." Sarıldıktan sonra el sallayarak evden çıkmıştım. Şimdi bu iyi haberi Güzel ile paylaşmalıydım. Benden çok o sevinecekti buna.

Onların saat kaç gibi evden ne zaman çıkıp okula geldiklerini bilmiyordum ama şansımı deneyerek onların evinin önünden geçebilirdim. Belki birbirimizi görürdük. Adımlarımı hızlandırmış hatta neredeyse koşmuştum.

Güzel'in evine geldiğimde bir süre etrafa bakınmış ve çıkmalarını beklemiştim fakat istediğim gibi olmamıştı. Beklememe değmemişti. Oradan uzaklaşırken "Hoseok!" Dedi arkamda ki ses. Güzel bana yetişmek için koşmuş ve yetişip koluma girmişti. "S-sonunda yetişebildim!" Nefes nefese kalmıştı. Zaten onu bekliyordum neden koşmuştu ki?

"Keşke koşmasaydın." Nefesini düzene sokması için biraz beklemiş ve sonra yürümeye başlamıştık. "Boşver sen beni. Annen izin verdi mi?" Dediğinde başımı aşağı yukarı salladım. "Çok sevindim!" Ellerini havaya kaldırdı ve zıplayarak dans etti. Demiştim benden çok onun sevineceğini. Okula doğru yaklaştığımızda "Jungkook hyung ve Seokjin hyung da gelecek mi?" Dedim. Onlar aklıma yeni gelmişti.

Dudaklarını ısırdı bir süre ve gözlerini kaçırdı. "Hayır gelmeyecekler." Dedi. Sadece ikimizin olmasını istiyordu yani. Tamam olabilirdi. "Bunu onlara söyleme." Uyarısını yaptıktan sonra herkes kendi sınıfına dağılmıştı.

"Bugün Güzel'in evinde kalacağım." Dedim hava atmaya çalışarak. Jimin gözlerini sonuna kadar açmış ve koluma yapışıp "Beni de götür Hoseok! Lütfen ben de geleyim!" Demişti. Şu an yalvarıyor olması hoşuma gitse de ifademi bozmadım. "Yoongi hyung kesin izin verir zaten." Yüzü ağlamaklı hale gelmişti. Neden bu kadar garipti anlayamıyordum. Jimin her geçen gün biraz daha farklı tepkiler veriyordu.

"Ben camdan da girerim. Yeter ki geleyim." Kolumu ondan kurtararak defterlerimi karıştırdım. "Saçmalama Jimin! Gelemezsin hiçbir yere." Ayağa kalkarak "O zaman gidip izin alayım abisinden." Dedi. Cidden bu çocuk delirmişti. İyi değildi. Acilen doktora görünmesi gerekiyordu.

"Suratına çarpmamak için kendimi zor tutuyorum. Otur yerine ve dersini dinle!" Dudaklarını büzerek kitaplarına baktı. Bu sırada ben onun nasıl alfa olduğunu sorguluyordum tabii ki de. "Azıcık sahiplenici dur. Bebek gibisin şu an. Kendine çeki düzen ver. Çekici biri ol. Bu kılıkla sana kimse bakmaz." Saçlarını sarıya boyattığı için çocuk gibi görünüyordu. Bir de renkli küpeleri bunu desteklediği için kimse onu ciddiye almıyordu.

"Tamam değiştireceğim kendimi. Öyle çekici olacağım ki Güzel gözlerini benden ayıramayacak." Buna pek inanmasam da onu cesaretlendirmek adına bir şeyler söylemiştim. Umarım beynini kullanırdı. "Saçlarımı siyah yapacağım." Dedi. Çantamda ki aynayı alarak kendine baktı.

"Sen de çok şaşıracaksın." Taehyung göz ucuyla Jimin'e bakarken Namjoon sınıfı susturmayı deniyordu. "Taehyung Jungkook hyunga istek attın mı?" Esmer arkadaşım "Neden istek atacağım ki?" Diye sordu. Gerçekten her şeyi benim mi anlatmam gerekiyordu? "Bu sizin bir tık yakınlaşmanızı sağlayacak."

"Ha tamam o zaman." Telefonunu çıkarıp birkaç şeye basarken ben de önüme dönmüştüm. Umarım Jungkook hyung Taehyung'u olduğu gibi kabul ederdi. Bu ilişki de kavga görücekmişim gibi geliyordu. "Kabul etti!" O fotoğrafları incelerken öğretmen sınıfa girmişti.

İşte en sevdiğim derse başlıyorduk.

.......

"Oh be sonunda bitti!" Dedi Jimin. Alnını ovarak suyunu içti. "Keşke hiç bitmeseydi." Ona bakmış ve gülümsemiştim. "Dersin neyini seviyorsun Hoseok? Iy berbat resmen." Yüzünü buruştururken Taehyung "O da bana istek atmış! Biz bunu nasıl kabul ediyorduk?! Unuttum ben!" Dediğinde kahkahalara boğulmuştum. Jungkook hyunga fena kapılmıştı.

"Dur ben kabul edeyim. Sen şimdi yanlışlıkla reddedersin." Telefonu elime aldığımda "Tuhaf fotoğrafların yok değil mi?" Dedim. "Hoseok sen bir baksana var mı yok mu diye." Telaşı beni mutlu etmişti. Değişiyordu. "Tamam bakıyorum." Taehyung eskiden sürekli boş olduğumuzu söyleyip dururdu. Şimdi birinden etkilenmesi onu değiştirmeye çoktan başlamıştı bile.

"Bir iki tanesi kötüymüş. O yüzden sildim. Sonra da hemen isteği kabul ettim." Dedim. Canım arkadaşım Jimin ile sürüklenerek dışarı çıkmıştım. Güzel'i görmek istiyordu ve bu yüzden de beni kullanıyordu. Yine de arkadaşım diye bir şey diyemiyordum. "Nerede bu kız?" Etrafa iyice bakınırken Güzel'in biriyle sohbet ettiğini görmüştüm.

"Bence şimdi yanına gitmeyelim." Dedim. Yanında kızlar vardı ve ben Jimin ile gidersem rahatsız olabilirlerdi. "O zaman başka bir gün konuştur bizi." Ne kadar da çok istekleri vardı bunun?

"Evine gittiğiniz zaman benden ona çokça bahset." Bunu yapacaktım zaten. Mesela birisi yapacağım bir işi söyleyince inat olsun diye yapmıyordum. Şu an da bu inadım tutmuştu. "Anladım Jimin. Elli kere tekrar etmene gerek yok." Onu da anlıyordum. Kızdan çok hoşlanıyordu ama abisi yüzünden yanına yaklaşamıyordu. Hem abisi demişken o neredeydi?

Bu sabah bizimle gelmemişti. Şimdi de gözükmüyordu. Belki de hasta olduğu için gelmemiş olabilirdi.

"Hadi Jimin sınıfa geçelim." Arkadaşım üzgünce Güzel'e baksa da beni onaylamıştım. En kısa sürede Jimin'in dertlerinden kurtulmak istiyordum. "Kalmaya gittiğimde sürekli mesaj falan yazıp arama. Sonra kız yanlış anlayacak." Dedim.

"Merak etme. Sizi rahatsız etmem." Düşen yüzü benim de moralimi bozmuştu. "O kızı sana ayarlayacağım. Şimdi biraz gülümse ve yarın mükemmel ol."



























____________
Sope çifti için 5-6 bölüm falan beklememiz gerekiyor🥺🤧







Matchmaker Omega |Sope✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin