27

2.6K 224 50
                                    

Başımı yerden kaldıramıyordum bir türlü. Elimi sıkıca tutan deltaya bakamıyordum. Yanak içlerimi dişlerimi geçirip duruyordum. O da bunu yaydığım feromondan gayet iyi anlıyor, kendi kendine gülümsüyordu.

Beni sınıfıma bırakmış alnımı öptükten sonra gitmişti. Sırama doğru döndüğümde ise Jimin'in imalı bakışları eşliğinde yerime geçmiştim. "Yanakların kıpkırmızı görünüyor. Yoksa işi pişirdiniz mi?" Kahkaha atarak söyledikleri karşısında yumruğumu koluna geçirdim. "Elin neden bu kadar ağır?" Dedi ağlamaklı bir şekilde.

"Kes sesini artık!" Alev fışkıran gözlerimi ona gösterdiğimde yutkunarak önüne döndü. Tam sonunda ondan kurtuldum derken Güzel sırtında çantayla girdi sınıfa. "Bugün abim beni beklemedi ya! Bir de tek başına git. Büyüdün falan dedi!" İsyan ederken ben de gülmemek için avuç içime tırnaklarımı batırdım.

"Abin birileri için seni beklememiş anlaşılan." Diyerek beni işaret eden Jimin'e baktım. "Canına susamış olabilir misin?" İkimizin arasında ki bakışma Güzel sayesinde bozulmuştu. Hiçbir şey demeyerek yanaklarımı sıkmıştı! "Ay sonunda oldunuz mu siz?!" Aramızda bir şey olmamış gibi davranıyordu. Tamam ben de öyle davranırdım.

"Sanırım siz daha olamadınız? Biraz da kendiniz için mi çabalasanız acaba?" Bu söylediklerimle ortamda sessizlik hakim olmuştu. Ben de öğretmen gelmeden her şeyimi sırama dizmiştim. Umarım şu ikisi sevgili olurdu da beni salarlardı. Güzel utanarak başını eğmişti. Jimin ise dudaklarını ısırmıştı. İkisi de birbirinden tuhaftı.

"Okul çıkışı bize gelsene Hoseok." Güzel'in mırıltıları kulaklarıma ulaştığında gözlerimi çıkardım ona. "Yok işim var benim." Yoktu. Sadece canım onunla vakit geçirmek istemiyordu. "Bir yere gideceğim ve kombin hazırlamam gerekiyor. Bana yardım et lütfen."

"Nereye gideceksin ki?" Dedi Jimin. "Sana sonra söylerim." Diyerek omzuma dokundu. "Hadi barışalım." Çocukluk yapmamış ve onu kırmayarak barışmıştım. Birkaç saniye sarılmış ve gülümsemeye çalışarak yerime oturmuştum.

"Abim de olmayacak zaten. Lütfen gel." Sözleri pek güven verici gelmemişti. Aynı şeyleri tekrar ederken gözlerimi kapatmıştım sabırla. "Bana neden bu kadar meraklısın bilmiyorum ama bu teklifin sonu kötüye gidecekmiş gibi hissediyorum."

"Gelecek misin yani?" Dedi. "Tamam geleceğim." Yanaklarımı tekrar sıkmış ve sınıftan çıkmıştı.

........

Dersler çabuk bitmişti. Ne ara gideceğimiz vakit gelmişti? Teneffüslerin bazılarında sınıfta oturmuş, diğerlerinde ise Yoongi'nin yanına gitmiştim. Biraz çekiniyordum. Bu sabah ki minik öpücüğüyle daha da çekinir hale gelmiştim. Bunu yenmek için de sürekli kendime nasihat verip durmuştum.

Şimdi de anneme biraz geç kalacağımı söylemiştim. Umarım bu kız beni fazla oyalamazdı. "Yoongi hyung ne zaman gelecek?" Dudaklarına kondurduğu tebessüm ile "Hemen gelmezse çok mu özlersin onu?" Dedi. Derin bir nefes vermiş ve çantamı odasının bir kenarına koymuştum.

O ise dolabından kıyafetler çıkarıyordu. "Bu etekler ile rahat edebilecek misin?" Mini etekleri güzel görünüyordu. Hepsi hoşuma gitmişti. "Deneyip göreceğiz." Diyerek elinde tuttuğunu bana verdi. "Şimdi şu eteği dene. Bakalım yakışacak mı?"

Bordo eteğe bakarak "Giyen kişinin sen olması gerekmiyor mu?" Dedim. Başını iki yana salladı. "Sen giyeceksin ben de karar vereceğim." Bu bana olur muydu ki? Bu kızın aklında ne vardı? "İstemiyorsan giymeyebilirsin. Sadece sen de nasıl duracağını merak etmiştim."

"Daha önce hiç giymedim. Bana yakışır mı bilemem." Gözlerini kapatıp arkasını döndü. "Hadi bekliyorum Hoseok." Yutkunarak pantolonumu indirmiş ve eteği üzerime geçirmiştim. Belimi sıkıca sarmıştı ve alt tarafımın çıplak olması dudaklarımı ısırmama neden olmuştu. Temiz bir omega olduğum için bacaklarım tertemiz ve pürüzsüzdü ama şu an etekle durmam tuhaf hissettiriyordu.

Matchmaker Omega |Sope✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin