"Güzel'e küçük bir hediye aldım. Sence beğenir mi?" Hediye paketini açarak bir sürü toka çıkardı. Hepsi gerçekten çok tatlıydı. Arı, uğur böceği desenleri de vardı aralarında. "Çok beğendim. Güzel'de beğenecektir eminim."
Tokaları paketine geri koydu. "Ona her şeyi anlattım bu arada." Dedim. Gizli bir şey kalması iyi olmazdı. "İyi ki varsın." Dedi omzuma dokunarak. Gözleri gülümsemekten kaybolurken arkamızdan gelen adım sesleri ile bir an da gerilmiştim. Bu feromon çok tanıdıktı.
"Sen o eli oradan çeksen mi acaba?" Jimin duyduğu ses ile irkilmiş, arkasını döndüğünde ise seslice yutkunmuştu. "E-evet ben de çekecektim zaten." Yoongi'nin evi burada değildi ki. Nasıl arkamızdan gelebiliyordu o zaman? Hiçbir şey anlamıyordum.
"Bu arkadaşım Jimin. Küçüklükten beri tanırız birbirimizi." Birden onu tanıtmaya ihtiyaç duymuştum. Yoongi yapmacık bir gülümseme ile elimden tutarak yürütmeye başladı. Bir şekilde Jimin'i övmeliydim. "Jimin'i çok severim. Kendisi hep benim yanımda olurdu. Üzgün olduğum zamanlar beni güldürmeye çalışırdı." Arkadaşım ne saçmalıyorsun der gibi bakıyordu şu an.
"Hoseok'la aynı yaşta mısın?" Dedi Yoongi. "Evet. Aynı sınıftayız." Umarım bir şeyler anlamazdı. Okyanus feromonun da bir ağırlık seziyordum. Üstümüze baskı yapıyordu sanki. Ya da sadece Jimin'e yapıyordu.
"Nerede oturuyorsun?" Ne öğrenmek istiyordu? "Hoseok'a biraz yakın yer de oturuyorum." Verdiği cevap ile ne kadar tedirgin olduğunu anlayabiliyordum. Sonrasında sadece sessizlik olmuştu. Ellerimi sıkıca tutan eller beni sınıfa bırakana kadar bırakmamıştı.
"Sonunda bizi bıraktı ve sınıfına gitti." Dedi alnını silen Jimin. Başta Yoongi'nin beni kıskandığını sanmıştım ama onun sanki başka bir amacı vardı. Yakında çıkardı kokusu.
"Sen ona nasıl dayanıyorsun. Ben çok korktum." Elleriyle yüzünü kapatmıştı. Çocuk gibiydi. "Bana öyle davranmıyor." Parmağında düşmek üzere olan yüzüğü düzelterek "Çünkü sen onun sevgilisisin. Sevdiği birisisin. Sana bakarken gözleri parlıyor sevgiden. Bana çok korkunç baktı. Görmedin mi sen? Pardon sen ona dalmış bir vaziyetteydin."
Göz devirerek "Saçmalama Jimin. " Dedim. Bazenleri bazı şeyleri çok abartıyordu. "Hiçte saçmalamıyorum bir kere." Bu çocukla daha fazla uğraşmak yerine bir an önce çıkma teklifi etmesini sağlamalıydım. "Sen gidip Güzel'e hediyesini versene. Öğretmenin gelmesine daha var."
"Tamam vereyim bari." Yüzü asık bir şekilde sınıftan ayrılmıştı. Bu dertten de şimdilik kurtulabildiğime göre hayatıma kaldığım yerden devam edebilirdim. Her şeyim hazırdı. Bir tek öğretmeni bekliyordum.
Taehyung'un çantası buradaydı ve kendisi yoktu. Namjoon ise telefonla konuşuyordu. Bir ben yalnız kalmıştım anlaşılan. Kafamı sıraya gömme fikri aklımda yer edinirken telefonumdan gelen bildirim sesi ile bundan vazgeçmiştim.
***
Yoongi hyung Güzel'den hoşlanan kişi Jimin değil mi?
Değil mi değil kesin Jimin
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
