10

3.1K 283 45
                                    

Kuaföre gelmiştik. Jungkook hyung saçlarını ucundan kestiriyordu. Seokjin hyung ise yüzüne bir şeyler sürdürüyordu. Güzel neredeydi bilmiyordum. Ben sadece oturmuş onları izliyordum.

"Hoseok hadi gel. Sıra sen de." Dedi Seokjin hyung. Şu an canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. "Yok hyung ben istemiyorum." Beni dinlememiş ve kolumdan tuttuğu gibi koltuğa oturtmuştu. "Tüm ücreti ben ödeyeceğim. Şimdi sadece şurada otur." Kendisi ışıl ışıl karşımda durduğu için konuşamamıştım bile. "Ha-hayır! Kabul e-edemem!" Desem de beni dinlememişti.

"Büyüğünün sözünü dinle." Eline dergi alıp okumaya başlamış, bu sırada saçlarımla kuaför kız ilgilenmeye başlamıştı. Saçlarımın uçlarına mor ışıltılar eklemişti. Bunu Seokjin hyung öyle istemişti. Bana yakışacağını düşünüyordu. Bence de doğru düşünüyordu.

Saçlarım rengini alana kadar başkalarıyla ilgilenmiş ben de o sırada telefonuma indirdiğim oyunu oynamıştım. Yoongi hyungla oynamak zevkli gelmişti. Bu yüzden kendime de indirmiştim. Yalnız kaldığımda iyice oynayacak ve Yoongi hyungu geçecektim ama şu an önemli olan şey şu kuaför işleriydi. Sabretmeliydim.

Beklenen süre dolmuş ve kuaför kız saçlarımı birkaç işlemden geçirmişti. Seokjin hyung kendimde olan değişikliği en son görmemi istediği içinde gözlerimi açmayıp kendimi kuaför kıza bırakmıştım. Yüzüme adını bilmediğim şeyler sürülmüştü. Kullanmadığım için adlarını öğrenmek gibi saçma bir işe kalkışmamıştım. Sadece birkaçını arkadaşlarımdan duymuştum o kadar. Gereksiz şeylerdi bunlar.

Mesela babam bana özel maske yapıyordu. Yüzümde 5 dakika bekletiyordum sonra da yumuşacık oluyordu. Makyaja gerek kalmıyordu. "Bitti mi?" Diye sordu Seokjin hyung. Kızdan olumlu cevabı alınca da yanıma koştu. Bunu adım seslerinden anlayabiliyordum. "Benden daha güzel olmuşsun." Onun yardımıyla ayağa kalktım ve aynaya baktım.

Saçlarım yakışmıştı ve göz kapaklarım gri simli farla parlıyordu. Dudaklarımsa kıpkırmızıydı. Sade ve hoş olmuştum. Utanarak Güzel'in yanına gittim. En son ortalar da gözükmüyordu. Şimdi ise hazırdı. Hatta hepimiz hazırdık. Sanki özel bir davete gidiyorduk. "Annen seni tanıyamayacak Hoseok." Dedi Güzel.

Jimin'e çıkacağımıza dair kısa bir mesaj atıp Güzel'e dönmüştüm. Umarım Jimin ile anlaşabilirlerdi. Umarım Yoongi hyung karşı çıkmazdı. "Seokjin hyung ve Jungkook hyung gelene kadar dışarı çıkalım mı?" Dediğimde beni onayladı. Kapıyı açar açmaz Jimin'i görmüş ve ona el sallamıştım. Yoongi hyung daha gelmemişti sanırım.

"Aaa! Hoseok!" Arkadaşım gülümseyerek bize yaklaşmış ve Güzel'den gözlerini alamasa da uyarımla bana bakmıştı. "Nasılsın?" Dedi yapmacık bir şekilde. Sohbeti uzatmamak için "İyiyim. Teşekkürler. Sizi tanıştırayım ben!" Dedim.

"Güzel bu Jimin. Kendisi çocukluk arkadaşımdır." Güzel kendisine uzatılan eli tereddütle sıktı. "Jimin bu da Güzel." Jimin sohbet başlatmak adına çabalarken ben de etrafı kontrol ediyordum. Yoongi hyung her an gelebilirdi.

Jimin'in dediklerini dinlemiş ve her bir şey söylediğinde onu onaylamıştım. Güzel'in hoşlandığı şeylerden bahsediyordu. Kendisinin de çok sevdiğini anlatıyordu. Bunlar sayesinde Güzel'in aklına girmeyi planlıyordu. "Seninle tanıştığıma memnun oldum. Mümkünse irtibatta olalım." Dedi Güzel. Jimin ve ben şaşırsakta belli etmemeye çalışmıştık.

Birbirlerinin telefon numaralarını almışlardı. Jimin çok durmayıp gitmişti. Neyse ki Yoongi hyung gelmeden gitmişti. Yoksa burada soğuk terler dökebilirdim. "Arkadaşını sevdim. Eğlenceli birine benziyor." Evet çok eğlenceli birisidir. "İyi anlaşacağınıza eminim." Dedim. Sonra da Seokjin hyung ve Jungkook hyung çıkmıştı ama Yoongi hyung hala yoktu. Nerede kalmıştı?

"Abim neden hala gelmedi?" Telefonunu alıp onu aradı. Birkaç çalışta açılmıştı. "Abi neredesin? Seni bekliyoruz." Sinirlenmişe benziyordu. Abisinden aldığı yanıt ile telefonu kapattı. "Neredeymiş?" Diye sordu Seokjin hyung. "Trafiğe takılmış. Siz gidin dedi. Bana da adresi söyleyin oraya geleyim dedi." Umarım trafik açılmazdı.

"Tamam sorun yok. Yürüyerekte gidebiliriz. Hem evim çok uzakta değil." Jimin ve Güzel işini hallettiğimize göre sırada Jungkook ve Taehyung vardı. Umarım Jungkook hyung ondan etkilenirdi. Tüm herkesi birleştirdikten sonra da kafa dinlerdim biraz. Normalde asla yardımcı olmazdım ama Taehyung bu işlerde biraz çekingen oluyordu. O yüzden ilk adımın benim atıp devamını izlemem gerekiyordu.

Taehyung'un bir fotoğrafını açarak bakıyormuş gibi yaparken Jungkook hyungun yanına geçmiştim. "Hmm bu fotoğrafı güzelmiş." Dedim yüksek sesle. Jungkook hyung elimde tuttuğum fotoğrafa baktı. "Bu kim? Model falan mı?"

"Hayır benim arkadaşım. Çok yakışıklı değil mi?" Başını aşağı yukarı salladı. "Hesabı bu. Bakmak istersin diye gösteriyorum." Yine bir şey demedi. Sadece uzun uzun bakıp yola döndü. Umarım içinde bir şeyleri uyandırabilmişimdir. "Aslında modellik teklifi aldı ama kabul etmedi. Taehyung'a çok kızmıştım. Ayağına harika bir teklif gelmişti ama o bunu tepmişti."

"Bu onun kendi kararı Hoseok. Karışman doğru olmaz ama model olsa iyi olurdu." Dedi. Hala açık tuttuğum fotoğrafa göz ucuyla bakıyordu. "Evet ya. Zaten çekici bir alfa. Modellik ile tüm herkesi kendine bağlardı." Üzülmüş gibi yaparak tepkisini izliyordum.

"Taehyung ile ne zamandan beri arkadaşsın?" Onu ne kadar süredir tanıdığımı merak ediyordu. Ona göre mi soru soracaktı acaba? "Çocukluktan beri. 3 alfa arkadaşım var. Üçüyle de çocukluktan beridir arkadaşız." Biraz fazla bilgi olmuştu ama önemli değildi. "Yani onu çok iyi tanıyorsun?" Dedi sorarcasına.

"Evet çok iyi tanıyorum." Eve gidene kadar ikimiz sadece Taehyung hakkında konuşmuştuk.

























" Eve gidene kadar ikimiz sadece Taehyung hakkında konuşmuştuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Taehyung😍

Şu fotoğraf mükemmel

Biraz boş bir bölüm oldu👉👈🍬














Matchmaker Omega |Sope✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin