(Bir Kaç Saat Sonra)
Bir kaç saat uyku biraz olsun iyi gelmişti. Verilen ağrı kesici ağrımı tamamen aldı diyemem ama biraz olsun rahatladım. Telefonuma zar zor uzandım. 135 cevapsız arama ve 150 mesaj vardı. 20 kere annem aramış. 30 kere Baran aramış. 1 kere Onur aramıştı. 15 kere babam aramış. 30 kere Duru aramış. 29 kere Yusuf aramış. 10 kere Ayaz aramış. Ne? Beni mi bu kadar merak ettiler? "ALLAH'IM BENİ BU KADAR MEREK ETMİŞLER. BENİ MEREK ETMİŞLER." Diye bağırmak istiyorum. İlk değe bu kadar cevapsız arama vardı telefonumda. Hem de 4-5 saat içinde bu kadar fazla. Kapının açılışıyla irkildim. Gelen annemdi. Sıkıca sarıldı bana. Çok korkmuş gibiydi. Üstünde pembe pijamaları, karışmış saçları, Banyo terlikleri beni gülme krizine soktu.
"Çok ayıp Tuğçe."
"Hahahahah,"
"Ben senin için endişelendim. Evden nasıl çıktığımı bilmiyorum."
"Hellooo," kapıdan gelen sesle kapıya doğru kafamı çevirdim. Yengemin kucağındaki Nil bize sesleniyordu.
"Benim ablam hasta olmuş ona bakmaya geldik." dedi Nil. Annesinin kucağından inip bana doğru koştu ve bana sarıldı.
"Tuçe sana ne oldu?"
"Kızım sen her şeye karışma bakıyım." dedi Yengem.
"Merek ettim ayol." dedi Nil.
"Merek etti ayol." dedim. Gülmekten karnım ağırmıştı. Sonra odaya Baran girdi. Uykulu gözleri, dağılmış saçları beni dahada güldürdü.
"Abla sende bıçaklanmayı bula bula sabahın bu saatinde mi buldun?" dedi Baran.
"Karga bokunu yemeden." diye eklendi. Ölecektim gülmekten.
"Allah cezanı vermesin Baran,"
"Of abla gülme ya,"
"Ne yapayım çok komiksin."
"No yopoyom çok komokson."
"Taklidimi yapma,"
"Tabi hanım efendi,"
"Ay, Baran sus öleceği şimdi!"
"ŞOK ŞOK ŞOK GÜLMEKTEN ÖLEN İLK İNSAN TUĞÇE AKYOL"
"Baran sus yoksa o söylediğin şey gerçek olacak."
"Of tamam be sustum."
"Tuçe?"
"Efendim prensesim."
"O neden bu kadar gıcık?" dedi Baranı göstererek
"Ben miyim gıcık küçük cimcime?"
"Her şeye burun sokulmaz ayol."
"Her şeye burnunu sokma ayol."
"Abla sende mi?"
"Evet ayol."
"Ben dışarıdayım."
"Duru, Ayaz ve Yusuf'u çağırmayı unutma."
"Tamam abla." dedi ve odadan çıktı. Hayatımda en çok güldüğüm gündü. Kapı açıldı Ayaz, Duru ve Yusuf girdi içeriye. Ayaz'ın elinde kocaman bir çiçek buketi vardı.
"Bu çiçek ne?"
"Bilmiyorum sana gelmiş." dedi ve bana verdi çiçeği Ayaz. Üstünde bir not vardı. Açıp okudu okuduğumda gözümden bir damla yaş geldi.
Geçmiş olsun sevgilim. Biran önce iyileşmen dileğimle. Sen benimsin bunu o küçük aklına sok. Eğer bir daha bana Mete dersen emin ol bu yaşadıkların yanında hiç bir şey kalır. Şimdi çiçeğini odanın en güzel yerine koy. Senin için küçük bir hediye. Daha fazlası gelecek. Ha bu arada benden şikayetçi olursan çok kötü şeyler olur.
Sevgilin Selim :)
"Allah belanı versin!"
"Ne oldu Tuğçe?" dedi Ayaz.
"Ayaz, Selim beni tehdit ediyor!"
"Sana bunu Selim mi yaptı?"
"Evet!"
"Notu ver." notu Ayaz'a uzattım okurken elini yumruk yaptı.
"Bu adam bizden ne istiyor?"
"Beni istiyor, bırakın gideyim daha fazla kişiye zarar vermeden.!"
"Saçmalama Tuğçe. Göz göre göre seni o pisliğin eline mi vereceğiz?"
"Ama,"
"Aması maması yok."
"Peki,"
"Sizden bir şey istiyorum."
"Ne istiyorsun?"
"Beni Mete'nin yanına götürün."
"Ama,"
"Lütfen,"
"Peki,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat
Teen FictionYeni hayatımın bana getirdiği zorluklarla baş edebilir miyim? Eski Tuğçe'den eser kalmadı. Yeni hayatımın ilk günü başıma gelmeyen kalmadı.