(Doğum Günü)
"Mete bu bizim oğlumuz mu?"
"Evet güzelim, bu bizim oğlumuz." Gülümsedim. Bir Mete'ye birde kucağımdaki oğluma baktım. Ne kadar benziyorlardı. Oğluma baktım. Aynı babası gibi hokka bir burunu, kalın köfte dudakları, hafif çekik gözleri, buğday teniyle aynı Mete'ydi. Kopyala yapıştır.
Kapının açılmasıyla kafamı kapıya çevirdim. Deniz gelmişti. Hemen yanımıza gelip oturdu.
"Anne çok tatlı!"
"Evet annecim, çok tatlı."
"Anne ismi ne peki kardeşimin?" İsmini daha belirlememiştik. Mete'ye döndüm.
"İsmi ne olacak?" dedim. Mete bir bana bir Deniz'e ve birde kucağımdaki bebeğimize baktı.
"Demir, Demir, nasıl?"
"Çok güzel," dedim.
"Demir ve Deniz," dedi Mete.
"Demir ve Deniz," dedim.
"Demir mi şimdi bunun ismi?"
"Bu değil kızım kardeşin o senin, hem insanlara bu diye hitap etmek çok yanlış. 'Bu' cansız varlıklar için kullanılan bir sözcüktür. 'Bu' demek yerine ismiyle hitap edebilirsin canım kızım. Anladın mı?"
"Anladım babacım,"
"Ben diyorum ki bizim hikâyemizi bir roman olarak yazalım." dedim.
"Çok iyi fikir, bizim hikâyemiz." Kapı çalıp açıldı. Duru ve Mert gelmişti.
"Abi," dedi Mert.
"Tuğçe," dedi heyecanla Duru.
"Efendim bitanem," dedim.
"Biz," dedi Mert.
"Siz?" dedi Mete.
"Biz düğün tarihini aldık!" dedi sevinçle Duru.
"Gerçek ten-" derken kapı çaldı. Sonra içeri tanımadığım bir kız ile Yusuf girdi.
"Yusuf yanındaki kız kim?" dedi merakla Duru.
"Karım," Ne dedi Yusuf? Karım mı dedi?
"Karım mı dedin sen?" dedim.
"Evet, karım." dedi Yusuf kızın elini tutarken.
"Sen ciddi misin?" dedi Mert.
"Hiç olmadığım kadar küçük enişte."
"Nasıl yani?" dedim.
"Her şeyi anlat," dedi Mete.
"Biz Yasemin ile internette tanıştık. Hani anlatmıştım. Biz birkaç ay konuştuk sonra evlenmeye karar verdik. Yasemin Ordu'dan geliyor. Babası bilgisayar mühendisi olduğum için Yasemin'i bana vermedi. Sonra bende kaçırdım. Babası bizi ayıramasın diye de yıldırım nikâhı kıydık." Dedi hızlı hızlı Yusuf.
"Mete biz ne zaman eve gidebiliriz."
"Ben bir sorayım. Yasemin sende gel tanışalım." Mete işi halletmişti. Ona gülümsedim. Yasemin ve Mete odadan çıkar çıkmaz konuşmaya başladım.
"Oğlum sen kendini öldürtecek misin? Laz kızı kaçırmak ne demek ya? Ben şimdiden söyleyeyim babası seni bulduğu anda kurşuna dizer. Geri zekâlı!" dedim kıza kıza.
"Sen ciddi misin Tuğçe?" dedi korkarak Yusuf.
"Hem de hiç olmadığım kadar!"
(Bir Ay Sonra)
O kadar uykum vardı ki anlatmama. Demir uyku düzenimi yerle bir etmişti. Demir'i yatağına yatırdım. Defterimi alıp her zamanki gibi günlük yazmaya başladım.
"Merhaba en yakın arkadaşım. Nasılsın? Kocaman bir roman bitirdin. Seninle berber bir sürü şey yaşadık. Beraber üzüldük, beraber güldük, beraber şaşırdık, beraber öğrendik. Şimdi ayrılama zamanı. Hiç bir zaman unutma sen benim en yakın arkadaşımsın. Belki bundan sonra yaşadıklarımı san anlatmayacağım ama hep kalbimde olacaksın. Benim hikâyem onca zorluktan sonra mutlu sonra bitti. Peki ya senin hikâyen, mutlu sonla bitti mi? Eğer bitmediyse de üzülme, hayat çok kısa. Kendini üzmeye değmez. Sen bir prenses veya bir prens sakın şunu aklından çıkarma; kimse senden daha üstün değildir. Hepinizin hikâyesini tek tek dinlemek çok isterim. Hikâyelerinizin mutlu sonla bitme dileğiyle. Bu satırların belki son satırların olacak bu hikâyede. Bu zamana içimde ne hissediyorsam sana anlattım. Bu zamana kadar beni yargılamadan dinlediğin için sana teşekkür ederim. Beni, Mete'yi, Ayaz'ı, Duru'yu Yusuf'u, Mert'i, Melis'i, Deniz'i ve Demir'i unutma. Hikâyemizi unutma. Hep aklının bir köşesinde olalım. Biz kocaman bir aileyiz artık."
Teşekkürler
Bu romanı buraya kadar okuyan herkese çoook teşekkür ediyorum. Bu benim yazdığım ilk romandı. İnanın bende bu kadar kocaman bir roman yazacağımı düşünmüyordum. Ben bu kitaba yazmaya başlarken karantina da zaman geçiririm, biraz kendimi oyalarım diye düşünüyordum. Sıkılınca da bırakacaktım. Ama şunu bilmiyordum ki hayatımda bana çikolatadan sonra en zevk veren şeyin kitap yazmak olduğunu... İyi ki bu kitabı yazmaya başlamışım. Belki yazarlığa ilk adımımı bu kitapla atmış olurum. Ben kitap okumaktan nefret eden bir çocuktum. Benim evimde bir tane bile kitap yoktu. Sonra kuzenimin bana önerdiği bir kitap sayesinde kitap okumaya başladım. Sonra ise yazmaya. Hayat bu işte! Size yapmam dediğiniz her şeyi yaptırıverir. Buradan bu kitabı yazarken öncelikle annem ve can dostum olan Zeynep'e ve sonran ise beni destekleyen herkese çok teşekkürler. Zeynep hayatımda yaptığım en iyi seçimlerden birini yapmamı sağladın. Sen bu kitabı yazmaya başladığımdan beri en büyük destekçimsin. Ben sana bu kitabı yazmaya başladığımı söylediğim anda hemen wattpad'dan hesap açtın ve yazdığım hikâyeyi okudun. Her bölümün sonunda bana yazdığın güzel cümleler sayesinde buradayım. Eğer sen beni gaza getirmeseydin; ben belki de bu kadar iyi bir roman yazamayacaktım. Veya bu güzel romanı yarıda bırakacaktım. Çok teşekkür ederim iyi ki varsın arkadaşım! Hep hayatımda olman dileğiyle... Ve son olarak sana da teşekkürler. Buraya kadar Tuğçe'yi yargılamadan dinledin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat
Teen FictionYeni hayatımın bana getirdiği zorluklarla baş edebilir miyim? Eski Tuğçe'den eser kalmadı. Yeni hayatımın ilk günü başıma gelmeyen kalmadı.