(1 Saat Sonra)
Hayla kapının önünde diz çökmüş ağlıyordum. Telefonumun çalmasıyla birlikte başımı kaldırmam bir oldu. Arayan Ayazdı. Bir kaç saniye nefesimin düzelmesini bekledim. Sonra telefonu açtım.
"Efendim Ayaz,"
"Tuğçe, 4 saattir seni bekliyorum hava alanında. Neredesin?"
"Ayaz benim uçağım rötar yaptı. Burada hava çok kötü."
"Bir dakika bir dakika sen ağlıyor musun?"
"Hayır ağlamıyorum."
"Bana yalan söyleme. Anlat çabuk. Ne oldu?"
"Ayaz yarın sabah geleceğim, oraya gelince anlatsam. Şu an çok kötüyüm."
"Sen neredesin?"
"Bir otelde."
"Otelde ne işin var Tuğçe?"
"Uçağım rötar yapınca bir gecelik bir otel bileti verdiler."
"Tamam, kötü olursan ara tamam mı?"
"Tamam Ayaz,"
"İyi olduğuna eminsin dimi?"
"Evet. Ayaz şimdi kapatmam gerekiyor kapı çalıyor."
"Tamam Tuğçe."
Telefonu kapattıktan sonra aynanın karşısına geçtim. Göz yaşlarımı sildim, saçımı düzelttim, bir hırka giyip kapıyı açtım. Tam kapıyı kapatacakken Mete ayağını kapının boşluğuna koyup kapının kapatmamı engelledi.
"Ne istiyorsun?"
"Biraz konuşmak."
"Git karınla ve bebeğinle konuş!"
"Sadece beş dakika lütfen,"
"Benim sana ayıracak bir saniyem bile kalmadı. Şimdi rahat bırak bizi."
"Bizi derken?"
"Sevgilim ve beni."
"Sevgilim?"
"Evet sevgilim... Biraz daha gitmezsen çağırmak zorunda kalacağım."
"Anladım, mutluluklar dilerim."
"Hı hı,"
Mete'ye ilk defa yalan söylemiştim. Ne kadar üzülmüştü. Bir tarafım 'SALAK TUĞÇE ÇOCUĞU NE KADAR ÜZDÜN' diye bağırıyor. Diğer tarafım iste 'O SENİ ALDATIRKEN TUĞÇE ÜZÜLÜR MÜ DİYE DÜŞÜNDÜ MÜ İYİ YAPTIN' diye bağırıyor. Hangisine inanmalıyım?
Telefonumu elime aldım ve saate baktım. Saat 04:54 olmuştu. Ben üç saatlik uykuyla nasıl dayanacaktım. Hızlıca yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım.
(Yarın Sabah)
Alarmın çalması ile uyandım. Hızlıca kalkıp giyindim. Saate baktım. Eğer biraz daha çıkmazsam uçağa yetişemeyecektim. Hemen çıkış işlemleri için aşağı kata indim.
"Allah kahretsin," dedim sessizce. Mete ve karısı olacak o kadında buradaydı. Onları gördüğümde hızlandım.
"Tuğçe," arkamdan gelen sesle durdum ve arkamı döndüm.
"Aaa Mete sende mi buradaydın?"
"Sevgilim bu kız kim?"
"Arkadaşıyım, sizde karısı olmalısınız."
"Aa evet. Ben Sinem."
"Bende Tuğçe," dedim soğuk bir şekilde.
"Tanıştığıma memnun oldum."
"Bende, sanırım hamilesiniz."
"Evet. Sen nereden biliyorsun ki?"
"Mete söyledi. Tebrik ederim."
"Teşekkür ederim. Dayanamamıştır, hemen anlatmış. Tanırım ben kocamı."
"Aa evet. Dün gece söyledi. Çok sevindim."
"Seni daha yakından tanımak çok isterim Tuğçe."
"Bende seni Sinem. Başka bir zaman daha uzun uzun konuşmak dileğiyle."
"Aaa gidiyor musun?"
"Sizinle kalıp sohbet etmeyi çok isterdim fakat dışarıda sevgilim bekliyor. Uçağımız var da."
"Aaa sevgilin mi var?"
"Evet."
"Mutluluklar dilerim."
"Teşekkür ederiz."
"Sevgilin çok şanslı, senin gibi güzel bir sevgilisi var."
"Teşekkür ederim. Mutluluklar dilerim. Görüşmek dileğiyle."
"Darısı senin başına artık Tuğçe. Görüşmek dileğiyle."
"İnşallah." dedim. Son söylediğim kelime Mete'nin gözlerinin dolmasına neden olmuştu. Mete'nin gözlerinin dolması beni çok etkilemişti.
Hızlıca otelden çıktım. Bir taksiye bindim. Göz yaşlarımı tutmakta çok zorlanıyordum. Mete'nin çok suçu vardı. Ama asla onu dinlemeyecektim. Karısı Sinem pamuk gibiydi. Görseniz hemen ısınırsınız. Ama kim olduğunu unutmamam gerekiyordu. Hava limanında geldiğimde duyduğum anons beni koşmaya sürükledi. Çünkü uçağımın kalkmasına son 5 dakika kalmıştı. Koşarak uçağa bineceğim tarafa doğru koştum. Neyse ki kuyruk yoktu hemen geçebildim. Uçağa bindim. 5-10 dakika sonra bir mail geldi. Mete'den geldiğini görünce umursamadım. Sonra merakıma yenik düşüp mail'i açtım ve okumaya başladım.
Kimden: Mete_özdemir@gmail.com
Kime: tuğçexakyol@gmail.com
Mail: Tuğçe, ben sana ihanet etmedim. Her şeyi yanlış anladın. En başından anlatacağım. Babamın Sinem'in babasına olan borcu yüzünden evlendim. Çocukluğumdan beri aşık bana Sinem. Ben ona karşı hiç bir şey hissetmiyorum. Babamın zoruyla evlendim. Ama senden ayrılamadım. Babam defalarca ayrılmamı söyledi ama nafile. Vurulduğum günden iki gün önce hafızam yerine gelmişti ama babam söylememe izin vermedi. Vurulduğumu fırsat bilip beni ölü gösterdi babam. Senden ayrıla bilmem için. Babam bana sahte bir mezar yaptırdı. Ben her gün oradaydım, seni izliyordum. Ağlamalarına dayanamayıp bazen bende ağlıyordum. Sesimi duyma diye gidiyordum. Bebek konusuna gelince. Babam 3 ay içinde çocuğunuz olmazsa seni öldüreceğini söyledi. Zorundaydım. Zaten bebek doğduktan sonra boşanma davası açacağım. Seni ile birlikte başka bir ülkeye gideriz diye düşünmüştüm. Yeni bir hayata başlarız diye düşünmüştüm. Ama sen o umudumu da kırdın. Sevgilin olduğunu söyledin, onla mutlu olduğunu söyledin. Sadece bir şans ver bana Tuğçe. Ama eğer ben sevgilimle mutluyum sevgilimle dersen anlarım. Sadece yanlış anlaşılmaları ortadan kalkması için yazdım bu mail'i. Seni çok seviyorum, sen beni sevmesen bile bunu unutma.
Mete Özdemir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat
Подростковая литератураYeni hayatımın bana getirdiği zorluklarla baş edebilir miyim? Eski Tuğçe'den eser kalmadı. Yeni hayatımın ilk günü başıma gelmeyen kalmadı.