Yağmur

27 6 0
                                    

 Montumun cebinden telefonumu çıkartıp saate baktım.

"Aşkım, şimdi gitmek zorundayım. Seni çok sevdim, sonsuza kadarda seveceğim bunu unutma. İyi ki seni tanımışım... İyi ki Mete."

Zorla da olsa Mete'nin mezarının yanından kalkıp bir taksiye bindim. Hava alanına geldiğimde çok şiddetli yağmur yağıyordu. Ümidim tamamen bitmişti.

"Pardon, benim uçağım rötar yapmıştı."

"Uçağınız hava durumundan dolayı rötar yaptı."

"Tekrardan mı?"

"Evet."

"Peki ne zaman uçağım kalkar?"

"Yarın sabaha kadar tüm uçuşlar iptal. Size bir günlük bir otel bileti vereceğim bir dakika."

"Peki." dedim. Kız bir bileti bana uzattı.

"Buyurun,"

"Teşekkürler... Şey ne zaman uçağım kalkar."

"Eğer hava güzel giderse yarın saat sekiz buçuk gibi kalkar."

"Tamam çok teşekkürler."

"Rica ederim." dedim. Kızın elinden otel biletini aldım. Bir taksiye binip otele geldim. Yatağa oturdum. Telefonumu elime alıp babamı aradım.

"Baba uçağım hava durumu yüzünden sabaha ertelendi."

"Bekle orada, seni almaya geliyorum."

"Baba ben hava alanında değilim."

"Neredesin Tuğçe?"

"Bize bir gecelik bir otel bileti verdiler. Şu an oteldeyim. Yarın sabah erken çıkacağım için sizi rahatsız etmek istemedim."

"Ne rahatsızlığı kızım."

"Sadece haber vermek istedim."

"Tamam kızım."

"Görüşürüz,"

"GÖRÜŞÜRÜZ,"

"Annem ve Baran'ın sesimi o,"

"Evet, görüşürüz."

Telefonumun alarmını kurup kendimi yatağa bıraktım. Dışarıdaki yağmur sesi beni kitap okumaya çekiyordu. Ama sabah uçağım olduğu için kendime hakim olmak zorundaydım. Gözlerimi kapattım ama uyuyamıyordum bir türlü uyuyamıyordum. En iyisi bir bardak kahve içmekti. Şimdi neden kahve diye soruyorsunuz değil mi? Herkesin uykusunu açan kahve benim uykumu getiriyor. Ne kadar garip. Yatağımdan kalktım.

- Tuğçe burası bizim yatağımız değil ki,

- Sen bir susan diyorum iç ses,

Evet tanıştırayım bu benim iç sesim. Her zaman gelmez. Bazen gelir, beni sinir eder gider. Böylede gıcıktır kendisi. Bu zamana kadar sizi tanıştırmadım. Onunla bazen konuşuyorum zaten. Bunuda size yansıtmak istemedim.

- Tuğçe ben gıcık olunca sende gıcık oluyorsun. Ben senin iç sesinim unutma.

- Sana cevap bile vermeyeceğim.

- Ne oldu korktun mu?

- Senden mi korkacağım, hahahah güleyim de boşa gitmesin.

- Gül Tuğçe son gülen iyi güler,

- Bi sus sen,

İç sesimle tartışmama bittiğine göre artık kahve almaya gidebiliriz. Odamdan çıktığımda telefonumu içeride bıraktığımı anladım. Önemsemedim ve kafelerin olduğu yere doğru yürümeye başladım.

"Pardon, ben bir kahve alabilir miyim?"

"Nasıl istersin güzelim?"

"Pardonda ben senin nereden güzelin oluyorum?"

"Şekerli istiyordun her halde?"

"Sade olsun,"

"Peki hemen,"

Allah'ım bana sabır ver. Bir de gelmiş güzelim diyor. Bazen içimdeki ses diyor ki bir tane yumruk at yere sülük gibi yapışsın. Ama olmuyor.

- Tuğçe?

- Efendim,

- Kick boks'ta ödüllerimiz var, istersen yapa bilirsin.

Hemen açıklayayım ben Kick boks'çuydum ama bıraktım. Bırakalı iki seneye yakın oldu. Bir saniye iç sesime cevap verip geri döneceğim.

- Senin ödüllerin nereden oluyor onlar.

- Ben senin içindeyim.

- Ben onları yıllarca çalışarak kazandım. Sen ne yaptın beni sinir etmekten başka?

- Bir şey sorayım mı?

- Sor,

- Neden onları dövmüyoruz.

- Bir onları ben dövüyorum sen değil. İki Maalesef yapamam.

- Nedenini anlamıyorum.

- Çünkü bir kick boks şampiyonu sokak kavgalarına karışmaz. Yoksa ben istemez miyim böyle sülük gibi yere yapışmasını?

- Doğru söylüyorsun aslında. Biz ondan güçlüyüz. O bizden daha güçsüz.

- Tabi doğru söylüyorum.Ne zaman yanıldığımı gördün?

- Hiç bir zaman.

"Kahveniz hazır."

Sesle beraber irkildim.

"Hı,"

"Kahveniz hazır da,"

"Da, ne?"

"Özel olmazsa size bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii,"

"Nereye daldınız?"

"Sana ne,"

"Bir şey daha sorabilir miyim?"

"Ne istiyorsun benden?"

"Bu güzelliğini nereden aldın,"

"Pardonda siz kimsiniz de bana böyle sorular soruyorsunuz?"

"Ama ne yapabilirim çok güzelsiniz."

"Bana bak, sana buradan bir çarparım bir de yer çarpar."

"Ooo büyük iddia,"

"Benimle uğraşma."

"Uğraşılmaya değecek kadar güzelsin."

"Çattık ya,"

Allah'ım bana sabır ver. Hiç işim yok bir de böyleleriyle uğraşıyorum. Sinir hastası olacağım. Biliyor musunuz hep bana denk gelir böyleleri. Kahveyi aldım ve tek dikişte bitirdim. Hızlıca odama doğru yürümeye başladım. Tam odama girecektim ki bir şimşek çaktı. Yerimden sıçradı. Sonra bir ses geldi.

"İyi misiniz?"

Arkamı döndüğümde şok oldum.

"Hanım efendi iyi misiniz? Nereye bakıyorsunuz?"

"İyiyim."

"Emin misiniz?"

"Evet eminim."

Yeni HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin