Mete'nin banyodan çıkmasıyla, çantamı elime aldım. Mete Deniz'i kucağına aldı ve beraber otoparktaki arabaya doğru ilerledik. Mete'nin Deniz'i arka koltuğa yatırmasına yardım ettim. Ön koltuğa oturduğumda Mete de yanıma oturdu.
"Arabanın anahtarını alayım,"
"Buyurunuz hanımefendi,"
"Teşekkürler beyefendi," Gülmeye başladığımızda ilk önce kendi ağzımı sonra ise Mete'nin ağzını kapattım.
"Tamam,"
"Deniz uyanacak," dedim uyarıcı ses tonumla.
"Tamam," dedi sessizce. Arabanın anahtarını aldım. Yusuf ve Mert bizim oturduğumuz sitenin tam olarak iki site sonrasında olan 'Bulut' sitesinde oturuyorlar, bu yüzden çabucak varmıştık. Mete Deniz'i kucağına aldı. Asansöre binip 4. Kata çıktık. Yusuf'un evinin kapısını çaldığımız gibi kapa açıldı. Uykulu uykulu gözlerle bize bakan Yusuf kapının önünden çekildi. Mete Deniz'i koltuğa yatırdı. Yusuf'un eline sırt çantasını tutuşturup şöyle söyledim.
"Çantanın içinde kıyafetler var. Uyanınca üzerini değiştirirsin, ha bir de sabah yumurtasını çok kaynatma. Tabağını süsle, yoksa yemez. Salatalıkları küçük küçük doğra. Öğlen yemeğinde havuç püresi yer. Çantanın ön gözünde bir kâğıt var onda tarifi yazılı. Bir de en sevdiği çizgi filim aç, öyle yedir. Üzerine dökülürse çantada yedek kıyafet var canım." dedim hızlı hızlı.
"Ama ben bu kad-"
"Teşekkürler canım,"
"Kolay gelsin," dedi Mete. Hızlıca Yusuf'un yanından ayrıldık. Telefonumu çıkartıp Mert'i aradım.
"Mert neredesin?"
"Şimdi aşağıya iniyorum,"
"Sitenin çıkışına gel,"
"Tamam yenge,"
"Yenge deme artık bana,"
"Geliyorum yenge,"
Yüzüne kapattım. Yengede yenge! Yeter be! Bıktım şu çocuktan. Bıktım, usandım.
"Mete!"
"Efendim aşkım,"
"Şu kardeşine söyle bir daha bana yenge demesin!"
"Tamam, yenge," Arkamı sinirle döndüm.
"Bana bak Mert,"
"Baktım,"
"Seni elimden hiç kimse alamaz, Duru bile alamaz! Haberin olsun!"
"Tamam yenge,"
"Yaa! Mert!"
"Sakin mi olsan Tuğçe?"
"Sen benden bıktın, öyle mi? Hı,"
"Hayır, öyle şey olur mu hiç?"
"Ben sevmiyorsun artık,"
"Tuğçe sana ne oldu?"
"Hormonlardan, hormonlardan abi."
"Sen karışma!" dedim serçe. Hızlıca arabaya doğru yürüdüm. Arabaya bindiğim gibi arabanın kapılarını kilitledim.
"Tuğçe hadi aç şu kapıyı güzelim."
"Açmayacağım,"
"Hadi bitanem,"
"Kalın burada,"
"Yenge açar mısın? Hava buz gibi, donduk. Sabah ayazı adamı hasta eder bak." Merhametime yenik düşüp kapıları açtım. İkisi de hızlıca arabaya bindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat
Teen FictionYeni hayatımın bana getirdiği zorluklarla baş edebilir miyim? Eski Tuğçe'den eser kalmadı. Yeni hayatımın ilk günü başıma gelmeyen kalmadı.