28. Bölüm •

24K 1.7K 454
                                    

Merhaba.
TARUMAR 50K OLDU!
Ailemize yeni katılan, beni seven ve destekleyen tüm okuyucularımı çokça öpüyorum. İyi ki varsınız. ❤️
Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. 🙏🏻
Kontrol etmeden atıyorum, hatalarım varsa affola..
Sizi seviyorum, iyi okumalar. 🌸

Bir de önce kendimi annemin; sonra ise aranızda anne olan okuyucularım varsa onların ve geleceğin anne adayı olan okuyucularım ile hepinizin annelerinin, anneler gününü kutluyorum. ❤️

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. 🙏🏻

Sessizliğin çığlıkları, feryattan daha çok yankı uyandırır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sessizliğin çığlıkları, feryattan daha çok yankı uyandırır.

İnsan, sustukça çürür; konuştukça ise hüznü siler. Ben hep susardım. Canım yanardı, susardım. Üzülür, ağlar, sevinir, mutlu olur yine de susardım. Belki acılarımı gizlemiştim fakat ruhumu yakmaktan kaçamamıştım. Yuttuğum her kelime, ciğerlerime düşen bir ateş; dudaklarıma saplanan keskin bir cam kırığı olmuştu.

Belki fark etmeden yıllarımı eritmiş, geleceğimi yahut kendimi mahvetmiştim. Yürüyen bir ceset, morarmış göz altlarıyla etrafı süzen bitkin bir kadına dönüşmüştüm.

"Veda, hiçbir yere gitmeyeceksin." dedi, öfkenin kollarına sığınan Alaz. Siyah hârelerine ekilmiş hüzün tohumları, çehresinde filizlenirken ondan bir farkım yoktu. Valizimin kulpunu usulca bırakırken "Sana sormadım." dedim, buz gibi bir sesle. Merdivenlerin önüne çökmeden hemen önce, ayakkabılarımı giydim. Ne yapacaktım, nereye gidecektim? Bilmiyordum. Ama kırgınlıkla böylesine boğuşurken; onun evimde kalacak kadar sağlam değildi, ruhum. "Saçmalama." dedi, Alaz yeniden. Sesi sertti ancak beni etkilemedi. Gözlerimi cüretkar bir tavırla onun gözlerine dikerken "Babama para verirken de bu kadar düşünceli miydin?" diye, sordum. Duraksadı. Sarf edecek tek bir kelimesi yoktu. Gözleri, utançla yere inerken kaşlarımı çattım ve "Çekil şurdan." dedim, hırsla.

"Veda!" dedi, Alaz yeniden. Gözlerine çökmüş kırmızı lekeler büyüdü. "Hiçbir yere gidemezsin, gitmeyeceksin!"

"Sen kimsin?" dedim, hiç düşünmeden. Avuçlarımı göğüsüne yaslayıp onu geriye doğru iterken öfkeden delirmiş gibi soludum. "Kimsin sen, nesin? Kim oluyorsun ki, bana emir vermeye kalkıyorsun?" Karşımdaki adam, öfkeyle kasılan bedenini hiç kuşkusuz sergilerken boynundaki bir damar, hırsla atıldı ve varlığını ortaya döktü. "Eğer," dedi, Alaz yeniden. Boğazına düğümlenmiş sesi havaya karışırken kaşlarını çattı. "Eğer gidersen babanın ölümüne yol açacaksın, Veda." Yutkundum. Parmaklarım, yolunu arar gibi titremeye başlarken dudaklarımı iki yana doğru kıvırdım ve alayla kahkaha attım. "Öldür lan!" dedim, hiç düşünmeden. "Öldür, umrumda değil duydun mu? Öldür... beni yanlışlara atan bir adam için yanında kalacağımı mı sandın?"

TARUMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin