Final

21.6K 1.2K 1.4K
                                    

İyi okumalar. ❤️

Ruhumu bir matem sarmıştı.

Hayatın acımasızlığı her salise yüzüme tokat gibi çarparken burnuma ölüm kokusu doluyor; zihnim çürüyordu. Ruhum ölüyordu. Yaşamı hissettiğim her an, nefes alan bir cesete dönüşüyordum.

Yirmi yıl boyunca, defaatle acıyı hissetmiştim. Dudaklarım tebessüme tövbe etmişken kedere sığınan bedenim artık mutsuzluğu kabul ediyordu. Sanki, ben bu dünyaya hüznün tadını almak için gelmiştim. Hayatımda, başka hiçbir duyguya yer yoktu. Acı çekiyordum. Durmadan, sürekli ve her zaman yüreğim korkunç bir acıyla sarılıydı. Bu, kimsesizliğin ve sevgisizliğin doğurduğu en büyük nedendi. İnsanı tüketen iki kavram, benim hayatımı da zehirli bir sarmaşık gibi sarmıştı. Kendimi iyi hissettiğim an, hiç kabuk bağlamayan irin dolu yaralar yeniden kanamaya başlıyor; içimdeki sefalet bir kez daha ortaya çıkarıyordu.

Kimseye kızamıyordum, yaşadıklarımı başkasının omuzlarına yükleyecek kadar bile öfkeli değildim artık. Benim için Alaz, bir dönüm noktası olmuştu. Beni yaşatmış, her şeye rağmen varlığıyla acımı bastırmıştı. Babamın hatta hayatımdaki herhangi bir insanın benim için yapamayacağı en ufak bir iyiliği defalarca kez hiç düşünmeden yapmıştı. İlk önce yüreğini açmıştı bana, gözlerimin önünde ağlamış; acılarını paylaşmıştı. Sonra, her şeyden umuduğumu kestiğim bir vakitte evini açmıştı. Onunla yaşadığım bu eve kısacık bir zamanda onlarca şey sığdırmıştım.

Alaz hayatıma girdiğinden bu yana, her sancı geride kalmıştı sanki. Yaşadığım her acı, ben fark etmesem dahi yüreğimde yavaş yavaş yanmış ve kül olmuştu. Belki aklımı yitirmiş, içinde bulunduğum her şeyi sorgulamıştım lâkin göğüs kafesimde saklanan küçük kız çocuğunun gülümseyerek bana baktığını görür gibiydim. Alaz beni iyileştirmişti. Bir insanın acı çekerek iyileşebileceğini ondan öğrenmiştim.

Zihnim berbat bir manzaraya tanıklık ederken kalp atışlarımı işitebiliyordum. Korku her yanımı sarmıştı. Bir süre nefes alamadığımı hissettim, tüm uzuvlarım uyuşmuş gibiydi. Bedenim tedirginlikle beni ayıltmaya çabalarken nefes alışverişim hızlandı ve çok geçmeden çabucak gözlerimi araladım. Aynı anda, büyük bir endişeyle yattığım yerden doğrulmuştum.

Bulanık görüşümü ilk karşılayan şey; bomboş ve aşina olduğum bir odaydı. Kalbim hâlâ deli gibi çarparken titreyen ellerimle gözlerimi ovuşturdum ve kurumuş boğazıma aldırmadan yutkundum. Cayır cayır yandığımı hissediyordum. Koca bir alevin içinde tutuşmadan duruyor gibiydim. Neler olduğunu hatta nerede olduğumu bile kavrayamadım. Büyük bir korkunun beni zincirlemesine izin vererek etrafa bakmaya devam ederken aynı çığlık zihnimde yankılanıyor; kaygı ve şüphe ruhumu perçinlemeye devam ediyordu.

Gözlerimi bir kaç kez açıp kapattım. Odada yalnızca soluk sesim geziniyordu. Etrafa yeniden kısa bir bakış attığımda biraz olsun rahatladığımı hissettim. Güvenli bir yerdeydim. Her gece Alaz'ın kollarında uyuduğum, beraber uyandığımız, acılarımı, sevinçlerimi hatta göz yaşlarımı sakladığım odadaydım...

Kirli görüntüler, gözlerimin önüne düşmeden hemen önce; üzerimdeki pikeyi hızla kaldırmış ve açıkta kalan vücudumu incelemeye başlamıştım. Bacaklarımdaki eşofmanı çabuk hareketlerle sıyırdım. Herhangi bir yara yoktu. Kollarıma, bedenime, ardından yüzüme dokunurken; kulağımda uğuldayan korkunç sesi duymuyordum bile. Vücudum sapasağlamdı. Yeni bir yara hatta morluk bile yoktu.

TARUMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin