+

1.1K 124 76
                                    


Draco banyoya girdiği gibi hemen lavabonun çeşmesini açarak yüzünü yıkamıştı. Nedenini bilmediği şekilde boğuluyormuş gibi hissediyordu. Oksijenin içinde boğuluyordu, yıllardır yaşamasını sağlayan şey şimdi onu öldürüyordu. Fiziksel değil, psikolojik olarak.

Bundan beş yıl önce stajda her gün farklı insanın kişisel bakıcılığını yapardı. Neredeyse hiçbirini de tanımazdı. Hali Harry'den beter onlarca insanla tanışmıştı. Şimdi neydi Draco'yu bu kadar zora sokan şey?

Savaşta Draco 18 yaşındaydı. 5 Yıldır Harry ile ilgileniyordu. 23 yaşlarının sonunda sayılırdı şimdi. Onlar ise 11 yaşında tanışmıştı.

12 Yıl.

Harry Draco'nun hayatında 12 yıldır vardı. Düşman, arkadaş, dost, hasta veya tanıdık bir sima bile olsa dile kolay 12 yıl.

Hayatınızda 12 yıldır olan bir şeye bağlanırsınız değil mi?

Hogwarts'tan önce Harry demek, hayran duymanız gereken seçilmiş çocuk demekti. Sağ kalan Potter Bebek'ti o. Onunla arkadaş değilseniz bir hiçsiniz demekti.

Hogwarts'ta ise Harry demek, Draco için düşman demekti. Kıyıda köşede kıstırıp laf atabileceği ve onu ezmeye çalışabileceği biri demekti.

Savaş sırasında Harry kurtarıcı olmuştu. Ona seçim şansı veren kişiydi. Annesini ve kendisini kurtaran kişiydi. Hayatını borçlu olduğu kişiydi.

Savaştan sonra kişisel bakıcısı olmuştu. Dile kolay beş yılda, tatil günü demeden Harry ile ilgilenmişti. Yaşamını borçlu olduğu kişiye iyi bir yaşam vermek istemişti. Beş yılın üç yılı yeni yıla beraber girmiş, Paskalya'da odaya yumurta saklamış, cadılar bayramında beraber korku filmi izlemişlerdi.

Bu yüzden ağlıyordu belki de şuan Draco. 12 yılını paylaştığı çocuğun sarsılışını düşünüyordu. Savaş ona zarar vermişti. Harry'nin tek isteği insanları kurtarmaktı. İnsanları hayatta tutmaktı. Şimdi ise sağ kalan çocuk ölümü arzuluyordu. Kendine zarar vermek istiyordu ve ruh hali dengesizleşmişti.

Yine de ayağa kalktı Draco. Dizleri titrese, gözleri ve burnu ağlamaktan kızarsa bile ayağa kalkmıştı. Harry bunca şey yaşamasına rağmen hala ayaktaydı. Belki kafayı sıyırmış olabilirdi ama bu hala direndiğini değiştirmezdi.

Kendi kendine mırıldandı. "Ölüm yadigarlarına sahip olup ölümün efendisi olan çocuk ölmek mi isteyecek? Saçmalık!"

Kızarmış gözlerini sildi ve eskisinden daha güçlü bir şekilde odaya girdi. Çocuğa gülümsedi ve ağrı kesici hapı içmesine yardım etti. Sonra daha önce yaptığı gibi yatağının yanına oturdu. Saçlarını okşadı. Eskiden nasıl çocukça kavgalar ettiklerini hatırlattı. Ona Hermione ve Ron'u, Neville ve Luna'yı hatırlattı. Kendi arkadaşlarına yaptığı şakalardan bahsetti.

Bu anılar Harry'i sakinleştirmişti. Bu süre içinde hiç ölüm isteğinden bahsetmemiş, tuhaf bir davranış sergilememiş, ve en önemlisi kahkaha atmamıştı. Bu Draco'nun içine bir umut tohumu düşürdü.

Belki Harry iyileşebilirdi. Onu iyileştirebilirdi. Onu bu hastalıklardan kurtarabilir, mutlu olmasını sağlayabilirdi. Ona hakettiği iyi bir yaşamı verebilirdi. Sonra...

Sonra belki Ginny ile düğününe giderdi.

Bu ihtimali kafasından kovdu çünkü Ginny'nin nişanlandığını duymuştu. O kızın aşkına hiç bir zaman inanmamıştı zaten. Eğer gerçekten sevseydi onu buraya terketmezdi diye düşünüyordu Draco.

Sevgi...

İşte o gece, Harry Draco'nun göğsünde uyuklarken Draco hayatında, Harry'nin sadece 12 yıldır olan sıradan biri olmadığını kabullenmişti.

İşler bundan sonra başlıyor hehehehehe

Kahkaha Hastanesi // DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin