-

1.2K 129 121
                                        


Sabah olduğunda Harry hala uyurken, Draco yataktan kalkarak kafeteryaya inmiş ve ikisi için kahvaltı almıştı. Minik bir büyü ile kahvaltı tepsisi yanında uçarken bir yandan da dün akşamki kamera kayıtlarını silmişti. Kamera kontrolü sadece onda olsa bile istediği zaman hastane yönetimi kayıtlara erişebilirdi. Bu riske girmek istemezdi.

Odanın önüne geldiğinde sakince kapıyı araladı ve içeri girdi. Harry uyanmış bir şekilde oturmuş ve esniyordu.

"Günaydın," Dedi Draco kapıyı kapatıp içeri girerken. "Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Tuhaf. Duygu yoğunluğu hissediyor gibiyim ama aynı zamanda da hiçbir şey hissetmiyor gibiyim."

"Atlatacaksın. Yanındayım."

Harry gülümsediğinde Draco da gülümsedi. İkisi yatağa yerleştiğinde havada uçan tepsi aralarına yerleşmişti.

"Büyü yapmayı özledim." Dedi Harry, mırıldanarak tepsinin kenarını tırnaklarken . "Asamın bir hareketi ile istediğim şey oluyordu. Bunu nasıl özlemem?"

"Biliyorsun-"

"Aynen aynen," diye geçiştirdi Harry Draco'yu. "Bizim ve diğer hastaların güvenliği için. Hep aynı zırvalık."

"Peki büyü yapabilsen ilk ne yapardın?"

"Kendimi öldürürdüm. Başka ne yapacağım?"

"İşte bu yüzden." Dedi Draco çatalı ile ağzına bir domates atarken. "Bu davranışlar yüzünden büyü yapman yasak."

"Saçma." Diye homurdandı Harry ama yine de yemeğini yemeye devam etti.

"Sosis de ye." Dedi Draco Harry'nin ağzına bir parça sosis sıkıştırırken. Bunu yaparken konuyu değiştirmeyi hedeflemişti.

Harry sosisi yedi ve beğendiğini belli eden mırıltılar çıkardı. "Büyü ile pişmemiş. Tadı daha mükemmel."

"Bazen büyünün yokluğu iyi şeylere sebep olabiliyor."

Harry kafasını sallayarak onayladı ve yemeğini iştahla yemeye devam etti.

Yemek bitince Draco elinin bir kıvrılması ile tepsiyi mutfağa yolladı. İkili bir kaç dakika soluklanarak, tıka basa doymanın getirdiği uyuşukluğu üstünden attı.

"Dosyam..." Dedi Harry lafa girerek. "Okuyacak mısın?"

Draco yutkundu ve kendi ofisinden dosyayı çağırdı. Açıp kendisi okumak yerine Harry'e uzattı. "Buyur, oku."

Harry dosyayı aldı ve sanki gazete  okurmuş gibi büyük bir sakinlikle okudu.

"Bipolar bozukluk... Mazoşistlik... İntihara meyil... Bu kadar mı?" Dedi dosyayı kapatıp Draco'ya uzatırken.

"Bu kadar mı derken?" Dedi Draco şaşkınlıkla.

"Sadistlik ve şizofreni gibi saçma şeyler de eklersiniz diye düşünmüştüm. Bu kadarını eklemeniz bile bir mucize aslında." Sırıtarak arkasına yaslandı ve kollarını birbirine doladı. "Tam istediğim gibi."

"Ne?" Dedi Draco az öncekinden daha büyük bir şaşkınlıkla.

"Bir düşün bakalım, Malfoy. Sence ben bir ölüp dirilme ile delirecek birisi miyim? Sence ben zihinsel olarak bu kadar zayıf mıyım? Delirecek olsam Voldemort ile ilk karşılaştığımda delirirdim. Sırlar odasında Basiliks ile ilk karşılaştığımda delirirdim. Ailemi öldürdüğünü sandığım kişinin vaftiz babam olduğunu öğrendiğimde delirirdim. Voldemort'un dönüşünü gördüğümde delirirdim. Son ailem olan Sirius'un öldüğünü gördüğümde delirirdim. Okula Ölüm Yiyenler girdiğinde veya Dumbledore gözlerimin önünde Snape tarafından öldürüldüğünde delirirdim. İçimde Voldemort'un bir parçasını taşıdığımı öğrendiğimde, Hogwarts savaşında değer verdiğim tüm insanlar benim yüzümden can verdiğinde delirirdim! Eğer beni bunlar delirtmediyse, alt tarafı bir ölüm mü delirtir?"

Draco bir şey diyecekmiş  gibi dudaklarını açıp kapadı ama sustu ve Harry'nin devam etmesini bekledi.

"Bir düşün bakalım, Malfoy. Ben daha önce hiç öyle davrandım mı? Hiç gerçek bir deli gibi davrandım mı? Kendine zarar vermek isteyen değişken bir ruh halinde gibi davrandım mı? Hiç intihar etmeye çalıştım mı? İstesem ölürdüm. Hastanede olmadığın bir gün bu işi hallederdim ve sadece cesedimi gömerdiniz. Ama istemedim. Çünkü ben ne Bipolar Hastası, ne intihara meyilli ne de mazoşist birisiyim."

İçindeki herşeyi söylemin getirdiği rahatlıkla derin nefesler alıp verdi ve sırıttı. Beklenti ile Draco'dan bir tepki beklese bile Draco sustu. Sadece yerleri inceliyordu.

"Hepsi bir oyundu. En azından son üç yıl. Baştaki kahkahalarım bir şoktan ibaretti. Gerçekten de iyileştim ve bunda senin payın çok büyüktü. Ama iyileştim işte. Bir daha niye çıkmak isteyeyim? İnsanların hafızasında iki koskoca yıl boyunca deli kahraman olarak kalmıştım. Ama iyileşsem bile ölümü arzulamaya devam ettim. Hala daha arzuluyorum. Çünkü yaşamam için bir sebep yok. Ben savaşı kazanmak için seçilmiş kişiyim. Bundan başka bir vasfım yok."

Derin bir nefes aldı. "O intihar bir kumardı. Ya bu hastanede kalışımı garantileyecek, ya da ölecektim. Benim iyileştiğimi düşünüyorlardı ve beni hastaneden taburcu edeceklerdi. Niye dışarı çıkmak isteyeyim? Şu odanın içinde ben bir deliyim! Kimse benden bir şey beklemiyor. Ne kahraman olmamı, ne seçilmiş kişi olmamı, ne de normal olmamı! Ben bu sınırlar içinde özgürüm. Ben bu sınırlar içinde, sadece Harry'im."

"Hepsi yalandı, ben deli değilim. Bak bana," Draco'nun çenesini tuttu ve kendisine bakmaya zorladı. "Bunlar bir delinin gözleri mi?"

Draco'nun gözünden bir damla yaş aktığında Harry ne yapacağını bilemeyerek elini çekti. Draco'nun ne yapacağını beklerken yanağında hissettiği yanma ve kulağındaki hafif çınlama ile kendini birden yerde bulmuştu.

Draco ona yumruk atmıştı.

Chaos.....

Kahkaha Hastanesi // DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin