+

978 105 85
                                    


Draco izine ayrılalı iki hafta olmuş sayılırdı. Bu iki haftada hiçbir şeyi düşünmemeye yemin etmiş gibi sanki sorun yokmuşçasına davranmıştı. Annesi ile başbaşa muhabbet ederek yemek yemiş, beraber o aylık maaşın yarısını harcamış, beraber alışverişe gitmiş ve film izlemişlerdi.

Draco gerçekten de huzurluydu. Bu iki haftada annesini ne kadar özlediğini bir kez daha anlamıştı. Daha önceleri pazar günleri bir kaç saatliğinde yanında olabiliyordu. Bazen de cumartesi gecesi Harry uyuduktan ve mesaisi bittikten sonra eve gidiyor, annesi ile sabahlara kadar beraber vakit geçiriyor ve sabah erkenden hastaneye dönüyordu. Bu iki haftada ise annesi ile doya doya vakit geçirmişti.

Yine de yaptıkları her şeyde Draco durgundu. Alıştığı sahte gülümsemelerin arkasına saklanıyor ve annesini mutlu etmeye çalışıyordu. Savaştan sonra babası Azkaban'a atıldığı için annesi yalnız kalmıştı. Draco da ikisini geçindirmek için işe başladığı için tekniken Draco da onu yalnız bırakmıştı ve bunu telafi etmeye çalışıyordu.

Tabiki de Narcissa Malfoy kendi oğlunu tanımayacak bir kadın değildi. Bu yüzden akşam yemeği yedikleri bir zaman ona sormuştu. "Bana daha önce hastanede olanları anlatmadın. Bende sana sormadım. Ama bu sefer hastaneyle ilgili bir şey oldu, değil mi?"

Draco ise yudumunu çiğnedikten sonra cevaplamıştı. "Yemekten sonra anlatırım."

Yemekler sonsuza kadar sürmezdi. Bu yüzden yemek bittiğinde Draco olanları anlatmak zorunda kaldı. Salona geçtiler. Annesi koltuğa otururken Draco da annesinin ayak ucuna oturarak kafasını dizine yasladı. Narcissa oğlunun sarı saçlarının okşarken Draco anlatmaya başladı.

En başından başladı. Hogwars'tan. Cübbe dükkanında tanışmaları, Harry'nin onu reddetmesiyle aralarında başlayan düşmanlığı, babasının kötü tarafa geçmesi ama onların iyi tarafta kalması hakkındaki Harry'nin ve kendi düşüncelerini, savaştan sonra Psikolojik Sorunları Çözme ve Ruhsal Rahatsızlıkları Tedavi Şubesi'nde staja başlamasını, Harry ile kafeteryada karşılaşmaları, -Bazen sosyalleşmeleri için hastalar toplu odalarda yemek yerdi ama bu hastanın seçimine bağlıydı- Ani gelen bir teklifle Harry'nin kişisel bakıcısı olması ve geçen yıllar, beraber yaptıkları şeyler ve paylaştıkları anılar, Harry'nin ilk iki yıldaki ağır tedavi dönemi ve iyileşme semptomları göstermesi, Draco bunu dile getirdiğinde ise semptomların daha da azalması ve iyileşme ihtimalinin yok olması, aradan geçen diğer koca sahte delilikle dolu üç yıl, Harry'nin intihar denemesi, Draco'nun tam zamanında onu kurtarması, sonrasında yaşananlar ve Draco'nun hislerini kabul etmesi -Draco'nun sesi ilk kez çatlamıştı-, Ertesi gün Harry'nin itirafı, Draco'nun tepkisi ve odadan ayrılması, tutuklanması, Harry tarafından ortaya atılan sahte iddia ile aklanması, sonra da izine ayrılması...

Hepsini hiçbir detayı saklamadan ve gizlemeden anlattı. Upuzun olan o hikaye bittikten sonra ise Draco ağladığını yeni farketmişti. Annesi onu yanına oturttu, gözyaşlarını sildi, ona sarıldı. Sakinleşene kadar bekledi.

"Onu sevdiğine emin misin? Bunun sadece koruma içgüdüsü olmadığına emin misin?"

"Bilmiyorum," dedi Draco dürüstçe. "Bunca zaman neden farkedemedim veya görmezden geldim bilmiyorum, neden Harry'i kaybetme korkumun ortaya çıktığı an anladım onu da bilmiyorum. Tek bildiğim... Harry'nin benimle veya bensiz mutlu olmasını istediğim."

Narcissa gülümsedi ve oğlunun alnını öptü. "Bu aşktır işte,"

"Aşk?" Dedi Draco mırıldanarak. "Ona zarar gelmesini istememek, güvende ve mutlu olmasını istemek, senden bir şey sakladığında kırılmak ve ondan ayrıyken hep onu düşünmek aşk mı?"

"Hemde aşkın en güzelidir."

"Aşk bu kadar acıtır mı peki anne?"

"Aşk acıdır zaten. Aşık olduğun kişi acındır. Bir gülümsemesi kalbini acıtır, elini tutması elini acıtır, sarılması göğsünü acıtır. Önemli olan o acıyı sevebilmek. Çünkü eğer aşk acıysa, acıyı dindirecek olan da aşktır. Aşkının karşılığı varsa tüm acın diner. Sadece ağrı kesici etkisi gibi minik bir uyuşma kalır geriye. O uyuşma ise en güzelidir. Kendini asla unutturmaz. Aşkını kaybetmeni engeller."

"Çok güzel konuştun anne," dedi Draco gülümseyerek.

"Aşk senin için acıysa onun içinde acıdır. Sadece şunu söyle, sen onun acısını dindirebilecek misin?"

"Ben doktor sayılırım," dedi Draco kendinden emin bir şekilde. "Aşk dahil tüm ağrı kesicileri bilirim."

Narcissa da gülümsedi. "Dozunu fazla kaçırma yeter. Zaman gibi, ilacın da fazlası zarardır. Küçükken benden gizli asprin içtiğin zamanı hatırlıyor musun?"

Draco kafasını iki yana salladı kahkaha atarken. "Hatırlatma şunu!"

"Onları naneli şekerlerle değiştirdiğimi anlamamış ve yanıma gelerek çok fazla asprin içtiğin için öleceğini söylemiştin." Dedi Narcissa kahkaha atarak.

"O günden sonra hep asprin içmekten korktum ve her zaman eğer hastalanırsam bana asprin içireceğini söylemiştin. Bu gaddarlıktı!"

"Ama işe yaradı. Hastalanmamak için çok çaba göstermiştin."

Draco boşver dercesine elini salladı. "Güzel günlerdi."

"Evet..." Dedi Narcissa da sesinde bariz bir özlemle.

"Babamı özlüyor musun?"

Narcissa durdu. "Eski halini özlüyorum. Voldemort'tun dönüşünden öncesini. Senin daha bebek olduğun zamanları."

"Voldemort herkesin hayatını mahvetti, değil mi?" Dedi Draco Harry'i düşünerek.

"Evet," dedi Narcissa tereddütsüzce.

"Umarım bir daha geri dönmez."

"Umarım," dedi Narcissa. Sesinden bunu umut ettiği belli oluyordu.

"Bu sefer bizim için delirecek bir aziz de yok," dedi Draco işi şakaya vurmaya çalışarak.

Narcissa derin bir nefes aldı. "Draco... Diyelim ki siz mutlu bir beraberliğe başladınız. İleride de anlaşamadınız ve ayrıldınız. Harry'e ne olacak?"

"Eğer anlaşamayacağımız bir noktaya gelirsek bu Harry içinde daha iyi olur."

Narcissa direk Draco'nun gözlerine baktı. "Şuan onun hayatındaki tek insan sensin, biliyorsun, değil mi?"

Draco bir kaç saniye sessiz kalınca Narcissa devam etti. "Eğer aranızdaki şeyler biterse Harry tamamen yalnız kalacak. Tamamen."

"Kalmayacak. İzin vermem. Gerekirse her kavgada alttan alırım ve onu asla kırmam. Ama eğer olur da birlikte olursak... Onun bir daha yalnız kalmasına izin vermem."

"Şuan o yalnız, Draco."

"Ben..." Draco ne söyleyeceğini bulmak istermiş gibi odada gözlerini gezdirdi.

"Git," dedi Narcissa. "Yarın hayatta kalacağınızın veya Voldemort'un geri dönmeyeceğinin bir garantisi yok. Git ve yanında ol. Git ve açıl ona."

Draco annesine kararsız olduğunu belli eden bakışlar attı.

"Gitsene yahu ille evden mi kovayım!" Dedi Narcissa sinirlenerek. "Git ve çocuğun yanında ol, yalnız bırakmam diyorsun ama şuan çocuk yalnız! Laf artisti misin sen!"

Annesinin ciddi olduğunu anlayan Draco ayağa kalktı. "İlk Cedric'i aramam ve Harry'nin boş olduğu bir anı öğrenmem lazım."

"Hallet işte bir şekilde."

Draco ayağa kalktı ve diğer koltuğun üstündeki telefonunu aldı. Bir yandan Cedric'i rehberde bulmaya çalışırken, diğer yandan da annesine sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordu.

Narcissa Malfoy ise oğluna çaktırmadan gözlerindeki yaşları silmişti.

Uzun oldu işte telafi ettim bence

Geliyo mu heyecaaaaaan

Kahkaha Hastanesi // DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin