bölüm 22:
ben hep buradayım, bıraktığın kadar yarım.‣
‣
‣Sabahın ilk ışıkları odayı aydınlatırken çenesini kendine doğru çektiği dizlerine yaslamış, dün geceden beri karşısındaki boş duvarı izliyordu. Ağlamaktan kızarmış gözleri, yanaklarında kurumuş gözyaşlarının izi, boğuklaşmış sesi ile korkunç bir halde olduğunu düşündü. Yumruk yaptığı elini hâlâ deli gibi ağrıyan kafasına vururken aklında tıpkı tüm gece olduğu gibi dün olanlar dönüp duruyordu.
Taehyun'a çok kırgın, bir o kadar da kızgındı. Ama onu dinlemeyip konuyu hemen boşanmaya getirmesi tamamen aptallıktı. Dinlemeliydi, ne olursa olsun dinlemeliydi. Belki saçma sapan bir şeylerden bahsedecekti, belki hiç mantıklı olmayan bahaneler sunacaktı. Ama yine de dinlemeliydi. İkisi de birbirine deli gibi aşıkken kavganın ortasında -alkolün de verdiği etkiyle- boşanmaktan bahsetmesi her şeyi daha kötü yapmıştı.
Titrek bir nefes alıp olduğu yerden kalktı. Oğlunun erken uyanacağını biliyordu ve uyandığında babasını böyle bitik bir halde görmesini istemiyordu. Bu yüzden önce orta sehpanın üzerini temizledi. Ardından duşa girdi. Sıcak bir duş her zaman iyi gelirdi. Ama neden hâlâ iğrenç hissediyordu? Gözleri tekrar dolmaya başladığında hızlıca yıkanıp çıktı. Üzerini giydikten sonra yatağın üzerindeki telefonu eline alıp yatağa oturdu. Ona hâlâ kırgın olsa da, nerede ve nasıl olduğunu merak etmeden edemiyordu.
Taehyun'un numarasını girip üzerinde bir süre bekledi. Ardından sıkıntılı bir nefes bırakıp yatağın diğer ucuna fırlattı. Kavganın ortasında çekip giden oydu. Şimdi nerede olduğunu umursamamalıydı. Kendini yatakta geriye doğru bırakıp kollarını iki yana açtı. Tüm gece uyumayıp ağladığı için yanan gözlerini kapattı ve biraz olsun dinlendirmeye çalıştı. Birkaç dakika geçtikten sonra kolunda ve karnında hissettiği hafif baskı ile gözlerini hızlıca aralamış, oğluyla karşılaşmıştı.
Minik çocuk babasının uzattığı kola kafasını yaslamış, kollarını karnına sarmıştı. Beomgyu'nun ona dönmesi ile başta afallasa da hemen ardından gülümsemişti. Beomgyu yan dönüp boşta kalan koluyla oğlunu sıkıca sardı ve kendine çekti. Şu an ona iyi gelebilecek en iyi şey oğluydu. Bu yüzden onun tatlı kokusunu içine çektiği an gözleri yeniden dolmuştu.
"Baba" dedi Sejun çekingen bir sesle.
"Efendim oğlum?"
"Taehyun babam nerede? İşe erken mi gitti?"
Beomgyu gözlerini kapatıp derince yutkundu. Gözlerini açtıktan sonra saçlarına uzun bir öpücük kondurdu. "Evet bir tanem erken çıktı. Ve gitmeden önce seni gördü tabii ki."
Oğlunun bu kavgadan etkilenmemesi için yalan söylemesinde sorun yoktu. Sejun'un dün geceki kavga'ya şahit olmamış olmasına şükretti.
"Akşam erkenden gelir umarım. Onu özledim."
Beomgyu titrek bir nefes bırakıp oğlunun sırtındaki elini saçlarına götürüp şefkatle okşadı. "Umarım bebeğim."
İkili bir süre birlikte vakit geçirdikten sonra kahvaltı için kalkmışlardı. Sejun babasına yardım etmek istediğini söylediği için Beomgyu tezgahın önüne sandalye getirdi ve Sejun'u üzerine çıkardı. Kendisi de yardım ederek bir kabın içine yumurta kırdırmış, ardından eline çırpıcı verip çırpmasını söylemişti.
Sejun heyecanlı bir şekilde babasının dediğini yaparken Beomgyu zorlukla gülümsemeye çalışıyordu. Oğluna yansıtmamak için elinden geleni yapsa da, ara ara dalan bakışları ve durup dururken dolan gözleriyle bu pek mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my family || taegyu
FanfictionTaehyun ve Beomgyu evli bir çifttir. "Sana dair hiçbir şeyden pişman değilim. Ne seninle evlendiğim için, ne senin uğruna yaptıklarım için, ne de yapacaklarım için. Hiçbirinden ufacık bir pişmanlığım bile yok. Sen benim ailemsin, sen benim en büyük...