Herkes sevinçle birbirine sarıldığında Jin Jisoo'nun dudadığına öpücük kondurup sıkıca sarıldı. Aklıma gelen şeyle kıkırdadım.
Buraya geleli bir hafta olmuştu ve Jisoo bir haftalık hamileydi. Belli ki hiç beklemeden işi pişirmişlerdi. Bu dediklerime gerçekten inanamıyordum kendime göz devirerek Jisoo'ya sarılan Jennie ve Lisa'nın yanına gittim.
"Küçük unniemiz hamile mi?!" Gülümseyerek burnunu sıktım. Elimi ittirdi.
"Yapma şunu, hem darısı senin başına" göz kırptı. Göz devirdim.
Daha fazla uzatmayıp masaya tekrar geçtiğimizde. Jin Jisoo'nun ağzına zorla yemek sokmaya çalışıyordu. Görünen o ki erkenden babalık yapmaya başlamıştı. Kıkırdayarak bardağımdaki sudan bir yudum aldığımda karşımda duran jimin'le göz göze gelmiştik. Bu artık bir alışkanlık olmuştu.
Yemekten sonra bunu kutlamak için dışarı çıkmaya karar vermiştik. Babam gil eve geçeceklerini söyleyip bizimle gelmemişti.
Toplam 10 dakikadır kumsalda sıralı bir şekilde yürüyorduk.
"Ne diye böyle yürüyoruz hamile olduğum için kutlamaya gelmedik mi? Bişeyler içelim hadi" Jin kaşlarını çatarak Jisoo'nun önüne geçti iki omuzundan tutarak kafasını yüzüne eğdi.
"Hamilesin sen Jisoo ne içmesi?" Jisoo gülümseyip başını salladı.
"Unuttum bir an hayatım sakin ol meyve suyu da içebilirim" Jin Jisoo'nun gülüşüne karşılık verip tekrardan yanında yerini aldı.
"Taehyung sen yeğenin olacağına sevinmedin mi yoksa?" Jisoo dudaklarını büzdü.
"Ne alakası var Jisoo? Sevindim" Jisoo haklıydı Taehyung doğru düzgün tebrik bile etmemişti.
"Peki Taehyung" Jisoo önden yürümeye başlayınca Jin'de peşinden gitti Taehyung'un pek umrunda değil gibiydi. Ancak şaşırtıcı bir şekilde arkasından biraz bakıp Jisoo'ya doğru yürüdü Jin gelen Tae'yi görmesiyle Jisoo'yu kollarından ayırdı.
Taehyung arkadan bir anda Jisoo'ya sarılınca Jisoo normal olarak şaşırdı. Abim gile baktığımda onlarda şaşkındı belli ki kimse Taehyung'tan böyle bir hareket beklemiyordu. Jisoo Tae'ye dönüp kollarını boynuna sardı. Bir süre sarıldıktan sonra ayrıldılar aralarında bişeyler fısıldaşıp tekrar yanımıza döndüler.
"Vay Taehyung bey sizi böyle görmek bizim için büyük bir lütuf" Jennie'nin alay ederek söylediği şeye gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Jennie?!" Abimin Jennie'ye kızmasıyla yüzümü ciddi bir hâle soktum. Taehyung ve Jennie'nin sert bakışlarını es geçerek denizin kenarında yürüyen Jimin'e baktım. Öylece denizi izliyordu.
Abim gil yürüyerek aralarında sohbet ederken yavaşça Jimin'in yanına yaklaştım. Kolunu tuttuğum gibi kayalıkların üstüne çektim.
"Ne yapıyorsun?!" Kayalıkların üstüne oturup yüzümü denize döndüm.
"Yürümekten sıkıldığını farkettim"
"Sıkılmam ne kadar umrunda?" Göz devirdim. Sürekli ters davranıyordu. Sessiz kalmayı tercih edip denizi izlemeye devam ettim. Ayın oluşturduğu yakamozlarla fazla güzeldi.
~~~Jimin arkadaşlarıyla yürüyordu ancak bunun bir önemi yoktu çünkü Rosé'yi izleyemiyordu. Jimin denize bakan taraftan yürürken Rose diğer tarafta yürüyordu. Onu izleyememenin verdiği moral bozukluğuyla denize döndü. En azından denizi izleyebilirdi. Bir süre sonra kolundan tutulup kayalıkların üstüne çekilmesiyle dengesini şaşırmıştı. Rosé olduğunu görünce içten içe sevinmişti ancak çok uzun sürmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MODALITÀ ITALIA
Fanfiction"Sensiz bırakırsan ölecek olan bu adama sevgini bahşedebilir misin Roséanne?" ... JIROSE