3- kth

12.1K 1K 320
                                    

Kafamın içine oturmuş ve kalıplaşmış düşüncelere sahip biriydim ben. Kalıplaşan en büyük düşüncem ise Kim Taehyung'a öfke duyuyor olmamdı. Geçen onca sene sevgimi öfkeye evriltmişken şimdi hissettiklerime anlam veremiyordum.

Karşımda gördüğüm çocuk muydu kalbimi bu denli hızlandıran yoksa onu seneler sonra görmenin getirdiği heyecan hissi mi?

Artık kontrolünü sağlayamadığım feromonlarım açık alanda her yere yayılmış hatta birkaç alfayı rahatsız bile etmişti. Karşımda duran beden ise tüm şaşkınlığıyla bakıyordu suratıma. Ondan yayılan toprak kokusu burnuma dolduğu an derin nefesler alarak içime hapsetmek istemiştim kokusunu. Ama yanlıştı bu hissettiklerim, onca zaman içimde sakladığım öfkeme bir ihanetti.

Kurdumun neden bu kadar heyecanlı olduğunu şimdi daha iyi anlamıştım. Yerinde duramıyor ve saklayamadığı enerjisini atmak için etrafta koşuşturuyordu. Onu gördüğü için mutluydu. Benim aksime.

Şaşkın ifadelerimiz yerini korurken bana doğru attığı bir adım ile etrafa yayılan siren sesleri aynı anda gerçekleşmişti. Biz hala birbirimize bakarken etraftaki hareketlilik bir süre durmuş ardından yerini havada uçuşan küfürlere bırakmıştı.

"Siktir ya!" Uzaktan yayılan Dohwan'ın sesini yarım yamalak duymuştum. Yanıma geldiğini hissettiğim Yugyeom kolumdan tutmuş önce karşımdaki alfaya ardından bana bakmıştı. "Gitmeliyiz." dediğinde hiçbir tepki verememiştim. Gözlerimde ki bakışları yanımdaki bedene kayarak incelemişti onu bir süre. Ardından tekrar bana döndüğünde aralanmıştı dudakları ancak fırsat vermemiştim. Bir adım geri attığımda önce kaşları çatılmıştı. Ardından tepkisini beklemeyerek arkamı dönmüş ve çoktan uzaklaşmaya başlayan çetemin peşine takılarak ormana doğru koşmaya başlamıştım. Ondan olabildiğince uzağa.

Alfanın yanından ayrıldığım için sinirlenen kurdum indirmişti kuyruğunu aşağıya. Onca sene ona karşı içinde barındırdığı özlem şimdi onları ayırdığım için bana karşı öfkeye dönüşmüştü. Hissediyordum damarlarımızda gezen öfkeyi. İkimizde birbirimizi baskılamaya çalışıyorduk şu an ve bunun hiç sırası olmaması umurumuzda bile değildi. Üstelik şu an odaklanmam gereken başka bir konuya daha ev sahipliği yapıyordu zihnim.

Hiç durmadan koştuğumuz için nefes nefese bir şekilde mekana geldiğimizde hepimiz kendimizi farklı köşelere atmıştık. Zaten mekanda olan ve geri dönmemizi bekleyen omegalar ve Seokjin hyung gelmemiz ile telaşla ayaklanmışlardı.

"Bu haliniz ne?" diyerek Namjoon hyunga doğru yürüyen kişi mühürlü omegası Jimin'den başkası değildi. Jimin telaşla eşine bakarken bir yandan da söyleniyordu. Seokjin hyung bu halimizi görünce önce telaşlansa da sonrasında kasabanın en büyük çetesinin düştüğü hale kahkahalar atarak gülmüş ve gülüşüyle bizi de güldürmüştü.

Ancak kendini toparlayan Namjoon hyung hızla Dohwan'ın üzerine yürümüş ve hepimizi şaşırtacak şeyi yaparak suratına bir yumruk geçirmişti. Zaten diğer tarafta kavga esnasında patlamış olan dudağı yediği darbe ile tekrar kanamaya başladığında yüzümü buruşturmadan edememiştim.

"Size bunu yapmayacağımızı söyledim ve siz liderinizi dinlemek yerine kendi bildiğinizi okudunuz. Üstelikte bizi diğer alfalara rezil etmekten çekinmediniz!"

Geniş olan mekanın tek odasında yankılanan Namjoon hyungun bağırışı etrafa saldığı feromonlar ile daha da tehditkar bir hava oluştururken Jimin hariç diğer omegalar olarak oldukça zor durumdaydık. Dohwan'ı ve ekürilerini baskılamak için daha çok salgıladığı feromonlar Gayoung'a çoktan diz çöktürmüşken iki alfa hala direniyorlardı ancak zor durumda olduklarını anlamak pekte zor değildi. Yugyeom koluma girerek beni mekandan çıkarmaya çalışırken göz ucuyla Seokjin hyungun da Joy'u kolundan tutarak çıkardığını görmüştüm.

wild hearts and loves | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin