Belki de hayatımda hissettiğim en karmaşık duygulardı şu anda hissettiğim duygular. Hasta değildim ama kasılan karnım, titreyen bedenim ve vücudumu saran alevler ile ayakta durmakta bile zorlanıyordum.
Ne yapmıştım ben böyle?
Kavradığım yanaklar ve dudaklarımın hemen üzerindeki dudaklar... ikimizde şoktaydık ve hareket etmiyordu dudaklarımız ama böyle bile yanıyorduk. Hissediyordum, kendi ateşim yetmiyormuş gibi birde ondan yayılan sıcaklık vardı ki deli gibi hissetmeme neden oluyordu.
Kimse beklemiyordu böyle bir şeyi.
Kurdum sevinç nidaları atıyordu ve okyanus kokusunu bırakıyordu tüm etrafa.
Yavaşça geri çekildim ve yükseldiğim parmak uçlarımdan inerek tamamen yere bastım ayaklarımı. İkimizinde dudakları aralıktı ve şok içinde bakıyorduk birbirimizin gözlerine.
Yavaşça çektim bakışlarımı ondan ve arkasındaki ağaçlık alana baktım. "Ben..." diyebildim ama devamı gelmedi. "Yani şöyle ki..."
Belime dolanan kollar ile nefesim teklerken tekrar sustum. Hiçbir şey söylemedi karşımdaki alfa ve yaklaşarak tekrar birleştirdi dudaklarımızı.
Aralık dudaklarımın arasına yerleşen dudakları ikinci bir şok yaşattı bedenime. Bu sefer kurduma gerek duymadan ben yaklaştım alfaya. Göğüslerimiz birbirine temas ederken ellerim ensesine indi ve tam o sırada dili dilimle temas etti.
Günün ikinci inlemesi dudaklarımın arasından kaçtığında bu sefer utanç yoktu. Dudaklarımın arasında kaybolan alt dudağında dilimi gezdirirken utanç hissinin yanından bile geçmiyordum.
Toprak kokusu beni ona daha çok çekiyordu. Üst dudağımı ısırdığında parmaklarımın arasındaki saçları çekiştirdim. Ağzımın içine doğru inlediğinde ise gülümsemiştim. Hatta o kadar büyük gülümsemiştim ki sonunda öpüşmemiz bozulmuş ve o geri çekilerek göz devirmişti.
"Sen..." dedim yüzümdeki sırıtmam silinmezken.
"Evet evet inledim, devam edebilir miyiz?"
Umursamaz bir şekilde konuşup tekrar dudaklarıma atıldığında büyük bir zevkle kabul etmiştim onu. Belimde konumlanan elleri ile mümkünmüş gibi vücudumu kendisine daha da yaslamıştı.
Etrafa yayılan feromonlarımız birbirine karışırken ikimizin de bu durumdan gayet memnun olduğu ortadaydı.
Ancak garip bir şekilde içimde oluşan karıncalanmalar vardı. Sadece bir anlığına sanki beynimin içinde konuşan kalın bir ses varmış gibi hissetmiştim. Ancak bu o kadar kısa sürmüştü ki anında aklımdan uçuvermişti.
Son kez üst dudağımı emerek geri çekilmiş ardından yaklaşarak ufak bir öpücük daha bırakmıştı dudaklarımın üzerine.
Nefes nefese bir şekilde birbirimize bakarken istemsizce yalamıştım dudaklarımı. Bakışları dudaklarıma inmiş bir süre oyalanmıştı orada. Hala çok yakındık ve az önce olanları atlatmış olduğum söylenemezdi.
"Bu..." dedi solukları arasından. Gözlerim kızarmış dudaklarına kaydı. Nefes kesiciydi. Kim Taehyung gördüğüm en güzel aynı zamanda en karizmatik alfaydı. "Bu aldığım en güzel karşılıktı."
Dudaklarım arasından dökülen kıkırtıya karşılık oda eşlik etmişti gülüşüme. Yavaşça geri çekilirken ortama yayılan tuhaf bir gerginlik vardı.
"Evet," diye mırıldandım elimi ensemdeki saçlarıma çıkartırken. "Karşılık vermek içindi. Başka bir şey yok."
Alfanın gözlerinde parçalanan hislere saniye saniye şahit olmuştum sanki. İçime büyük bir sıkıntı çökmüştü ve altında eziliyor gibi hissetmeye başlamıştım. Taehyung bakışları yüzümde turlarken "Başka bir şey yok." diye tekrar etmiş ve kaçırmıştı gözlerini. Başka bir şey vardı ve ben bu cümleyi söylediğim andan itibaren pişman hissetmeye başlamıştım. Ortamı yumuşatmak amaçlı gülmeye çalıştım ve konuşmaya devam ettim. Onun bana öyle kırgın bakmasına dayanamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wild hearts and loves | taekook
Fiksi PenggemarKim Taehyung, yıllar sonra kasabasına geri döndüğünde hiçbir şey bıraktığı gibi değildi. Buna Jeon Jeongguk'ta dahildi. omegaverse alfa taehyung omega jeongguk