Tüm bakışların altında olmak beni geriyordu ancak zoraki bir şekilde gülümsedim. Görevlilerin arasından biri hemen saçlarıma rütuşlar yapmaya başladı. Bunun üzerine diğerleri de hareketlendi ve makyaj malzemelerini hızla yüzüme yağdırmaya başladılar.
Elbiseme karşı sade bir makyaj seçmeyi düşünmüşlerdi. Aynaya baktığımda gerçekten şaşkındım. Üzerimde belden üstü dantel kaplı,omuz ve boyun ayrıntılarına sahip şık bir elbise vardı. Ve buna uyacak güzel bir çift küpe. Küpelerime uyacak bordo bir çanta seçmiştim. Sanırım hazırdım.
Arkamı döndüm ve tüm çalışanlara teşekkür ederek mağazadan dışarıya yavaş adımlarla ilerledim. Ragnar'ı oldukça bekletmiş olmalıydım. Sıkılmıştır büyük ihtimalle.
Kapıdan dışarı çıktığım anda Ragnar arabadan çıktı ve şaşkınlıkla bana baktı. Gülümseyerek yanıma yaklaştı ve elini uzattı.
"Hazır görünüyorsun,beklediğimden de güzel."
Gülümsedim ve uzattığı eli tutarak arabaya bindim. Yemeğe gidiyor olmalıydık. Lüks olduğuna eminim.
***
Nihayet durduğumuzda,yanılmamıştım. Oldukça lüks bir mekandı burası. Kesinlikle göz kamaştırıyordu. Tıpkı Ragnar gibi. Her kızı böyle yerlere mi getiriyordu acaba?
Mekandan mekana gidiyorduk ve her seferinde karşılaştığım ihtişamlı manzara beni ağırlaştırıyordu. Ömrüm boyunca bu kadar görevliyi bir arada görmemiştim,Tanrım. Gözlerim yorgun düşüyordu onları izlerken adeta.
Rezerve edilmiş masa,en üst katta oldukça güzel manzaraya sahip bir terastaydı. Terasın demirleri dikkatimi çekmişti. Daha doğrusu,demirlerin belli olmaması için yapılan şey. Sarmaşıklar. Tanrım,çok güzel gözüküyorlardı. Aşağıdaki o kadar kargaşaya karşı oldukça sade ve şık bir masa bizi bekliyordu.
Ragnar arkada dikilmiş beni izlerken ben,onu umursamadan derin bir nefes aldım ve gökyüzüne bakarak nefes verdim. Bunalmıştım. Ancak Ragnar'ın emeği söz konusuydu. Teras fikri kesinlikle çok iyi gelmişti.
Gökyüzündeki yıldızlara dalmışken Ragnar'ın koluma girmesiyle irkildim.
"Benden hala korkuyorsun demek."
Gözlerine baktığımda sözlerindeki yumuşaklığı daha da anlayabilmiştim. Sanırım artık Ragnar'ın bakışlarını biraz olsa anlayabiliyordum.
Gülümsedik ve masaya doğru kol kola ilerledik.
Masaya oturduktan sonra Ragnar'ın telefon etmesiyle,görevlilerin gelmesi bir oldu. Bunlar kapıda mı bekliyordu böyle?
Son garson da çekildiğinde Ragnar bana küçük çocuk bakışını attı.
"Evet,anlat bakalım. Nasıl buldun?"
Garsonun doldurduğu içkiden-hiç anlamasam da sanırım şarap çeşidi- yudumladım ve muzip bir gülüş takınarak cevap verdim.
"Başarılı sayılmaz. Açıkçası... Şu giyim-hazırlık veya lüks mekanlar çok... Bunaltıcı."
Sözlerimi bir çırpıda söyledim ve tepkisini bekledim. En az benimki kadar muzip bir gülüş takındı.
"Kazandım öyleyse."
"Nasıl?"
Gözlerimi ona dikmiş bakarken gülümsemesi daha da arttı. Artık sırıtıyordu,oldukça keyif alıyor anlaşılan.
"Bunalmanı istedim. Böylece buranın ne kadar güzel bir cennet olduğunu hissetmeni istedim. Çevrene bir bak,meleği olmayan bir cennet gibi."
Elimden tuttu ve terasın sarmaşık demirlerine doğru ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kore wa aide wanai,desu ka?
Romantik''Oynadığımız rollerin ardındaki insanı unuturuz çoğu zaman. -Melodi Yatome.'' Melodi Yatome,19 yaşında üniversite öğrencisidir.Gençliğinin de verdiği ''ait olma'' isteğine kendini aşırı kaptıran Melodi,gün içerisinde defalarca rol değiştirmektedi...