-13.Bölüm- Gündoğumu

62 5 2
                                    


Ragnar'a dönüp baktığımda yalnızca mırıldandığını,henüz uyanmadığını fark ettim. Bu beni rahatlatmıştı,dün geceden sonra nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum açıkçası.

Yavaşça kalktım ve sırt çantamdaki kapşonlu polarımı Ragnar'ın üzerine bıraktım. Aslında bunu ben uyurken onun yapmış olması gerekirdi. Herneyse,karnım gurulduyordu ve belki güzel bir kahvaltı dün geceki tatsızlığı düzeltebilirdi.

Mutfafa yöneldim. Ne yapmalıydım,Ragnar kahvaltıda ne tercih eder bilmiyordum. Tamam,önce neler var ona bakalım. Başlıyoruz!

***
Pirinç toplarını hazırlarken bir yandan da kahvaltılıkları güzel bir sunuma çeviriyordum. Evet,Japon kültüründen birkaç şey yapmak fena olmaz diye düşündüm. Onigiri ve omlet. Yanında da kahvaltılıklar. Hem kolay hem de hoş bir kahvaltı olacaktı.

Salamlardan ve kaşar peynirinden tavşanlar yaptım. Oldukça sevimli gözüküyorlardı.

Salatalıklar... Onlardan da yeşil uzaylılar yaptım. Gözleri için kürdan ve zeytin yeterli olmuştu.

Her şey hazırdı. Son olarak omleti pişirmek için eğilip tavayı alıyordum ki,tavayı alırken düşürerek oldukça ses çıkardım.

Ragnar'ın bu sesten uyanmaması beklenemezdi ama uyanmak ne kelime,Ragnar yerinden sıçramıştı!

Dayanamadım ve bastım kahkahayı.

Huysuz bakışlarıyla bana baktı. Birden duraksadım. Gülmemek için kendimi tutsam da korkmuştum açıkçası. Ancak o da benimle birlikte gülmeye başladı. Ragnar ne kadar sevimli gülüyordu öyle!

Kapşonunu takmış,belinden düşmek üzere olan eşofmanını çekiştire çekiştire yanıma geliyordu. Masaya göz attı ve kapşonunun üzerinden kafasını kaşıyarak konuşmaya başladı.

"Ne zamandır kreşte çalışıyorsun bilmiyorum ama beni tavladın."

Omleti karıştırırken arkamı döndüm ve cevap verdim. Gözleri hala masadaydı

"Kreşte çalışmıyorum. Hayal gücü diyoruz biz buna."

Zafer dolu bir bakış atarak gülümsedim. O da bundan keyif almış gibi görünüyordu. Gülümseyerek tabaklardan birini gösterdi.

"Hayal gücünden en çok beni şu tavşanlar etkiledi."

"Oturacak mısın artık? Bakmaya devam mı edeceksin hala?"

"...Ah evet,oturmak. Tabi."

Uyku sersemliği mi yoksa kendi sersemliği mi emin olamasam da Ragnar kesinlikle fazla saftı bu sabah.

Omleti tabaklara koyduktan sonra ben de yerime geçtim. Evli çiftleri andırıyorduk. Ancak ikimiz de konuşmuyorduk. Ne konuşabilirdik ki?

"...aslında... Bugün sana verdiğim sözü tutmayı planlıyordum. Tabii senin için de uygunsa."

Söz mü?

Bakışlarımdan hiçbir şey anlamadığımı fark eden Ragnar konuşmaya devam etti.

"Kulaklık diyorum. "

Ah tabi kulaklık! Beats olmasını tercih ettiğim kulaklık.

"Olur tabii" diye kısa bir cevap verdim. Ne yapacağıma dair planım yoktu. Umarım soru sormaz.

"Okula gitmeyeceksen bile ailene haber vermelisin."

Neden her şeyi anlamak zorunda bu adam!

"Tamam,bak atıyorum işte mesaj. "

Telefonu çıkardım ve anneme mesaj attım.

-Beni merak etmeyin. İyiyim,ama eve dönmeyeceğim. Keita'nın suratını birkaç gün görmemem için ödüllendir beni. Seni seviyorum anne.-

Ragnar'a telefonu gösterdim ve onay beklercesine bakmaya devam ettim. Kaşlarını kaldırdı ve kapşonunu çıkardı.

"Pekala,bugünü birlikte geçireceğe benziyoruz."

***

Ragnar bana nihayet düzgün bir oda ayırdı ve bir süre bu odada dinlendikten sonra birlikte dışarı çıkabileceğimizi söyledi. Çocuk gibi koşullandırılmaktan memnun olmasam da,uykuma ve Ragnar'a yenik düşerek kabul ettim.

Kendimi yatağa attım. Yumuşacık!

Telefonumu aldım ve olanları Tomy-boy'a anlatmak için chat odasına giriş yaptım. Ancak E-'den gelen mesaj ne yapacağımı unutturmaya yetti de arttı.

"Ne zaman buluşuyoruz?"

Kore wa aide wanai,desu ka?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin