Ölümün Öfkesi

100 68 15
                                    

I.Nefret

Aşağılık yaratık yine gelip çevresinde ki insanlara numaralar yapıyordu. Aklından geçirdiği düşünceyi gizleyen bir edayla karşısında duran köpeğe baktı Lucas. O an köpeğin kafasını demir kütleleriyle ezmek için neler vermezdi?Ancak zamanı değildi. O lanet pire torbasına başka bir gün gerekeni yapacaktı.

Söve söve yoluna devam etti. Bu sersem insanlar neden bu lanet pire torbalarına bu kadar yüz veriyordu ki? Ah elinde olsa hepsini yok ederdi. Aslında küçükken bu pire torbalarını severdi ancak içine nefret dolduğu günden sonra o yaratıklardan tiksinmeye başlamıştı. Lucas hayatı boyunca dışlanmış ve önemsenmemişti. Yıllar geçtikçe yaşı büyüdü hayatı üzerinde düşünceleri değişti ancak insanların ona olan yaklaşımları anbean aynı olarak kaldı. O sevilmeyi sadece annesinden gördü. Onu da annesinin buna mecbur olduğunu düşünerek önemsiz saydı. Bazenleri düşünürdü ıslak duvarın boğuk sessizliği eşliğinde. Arkadaşları olduğunu ona değer verdiklerini ve nedensizce sahiplenildiğini. Hayatın gerçekleri acımasızdır! Bu kurduğu hâyal asla gerçek olmadı. Lucas sevmeyi de sevilmeyi de hiçbir zaman bilemedi. Küçük yaştayken bu duyguyu hiç yaşayamayacağını kabullenerek daha kolay bir duyguyu benimsedi. Nefret etmeyi! O zamanlar bahçesinde sevimli bir civciv besliyordu. Domuz kılıklı babasının
tüm tehditlerine rağmen civcivi beslemekten vazgeçmemişti. İçinde benimsediği nefret duygusunu ilk tadan bu masum civciv olmuştu. Ona hayvanlardan daha az değer veriyorlardı. Onu pire torbası birkaç köpek,kediden daha aşağı görüyorlardı. Onun sevilip öpülmediği bu boktan dünyada ; pislik içinde yaşayan ve hastalık yuvası olan sersem pire torbaları sevildi. İçinde yeşeren nefret ilk önce bahçesinde kendi halinde ötüp dolaşan civcive sıçradı. Bugün bile hayvandan daha aşağı görülmesi sinirinin sıçramasına ve öfkeden küfürler savurmasına sebep olurdu. Bazenleri nefreti yüzünden, beraber olduğu genç kızları aşağılar onlara basit birer fahişe olduklarını söylerdi. Dayaktan yüzü gözü şişmiş yerlerde sürünen kızlara küfürler edip rahatlardı.

"Camın nemli yüzeyini seyrederken dışarıda bir kız gördü. Tanıyordu bu kızı.Sevimli bir kızdı. Kendisiyle aynı sınıfta olan bu kız sokakta gördüğü yavru bir kediyi öpüp okşuyor ve sevgi sözcükleri mırıldanıyordu. Kızı seyreden Lucas gözünün önüne kızın sınıfta kendisine bir kez olsun bakmadığını,bir kez olsun konuşmadığını hatta konuşmak zorunda kalmamak için ciddi bir çaba içerisinde olan diğer et çuvallarını hatırladı. Sadece bu kız değil hiçbir insan ona ne sevgi duygusunu vermişti ne de sevilmesi gerektiğini hissettirmişti. Gözlerinde beliren bu gerçek sinirden delirmesine, nefret dolu gözlerle bahçede dolaşan civcive bakmasına neden olmuştu. Nefretle yerinden kalktı bahçeye gitti. Küçük civcivi öfkeden titreyen ellerinin arasına alıp küfürler savurdu."Seni küçük pislik,senin ve diğer lanet pire torbalarının yüzünden kimse beni sevmiyor"sözlerini söyledi. Ve acımasızca hayvanın minik kafasını kopartıp bahçenin sarımsı otlarının arasına fırlattı. Bir an olsun siniri geçmiş ve rahatlamıştı. Ama aptal bir civciv yetmezdi daha çok pire torbası vardı. Hepsinden nefret ediyordu.Hepsinden!"

Lucas ofisten içeri girdi. Masaya oturdu,gözlüğünü eline alıp buğulu camlarını bezle sildi. Heyecandan zorda olsa konuşabildi."Merhaba efendim. İsmim George Lucas Batales. Buraya mülakat için gelmiştim."
"Merhaba Bay Lucas.Evet vakit kaybetmeden başlayalım. Öncelikle CVnizi göreyim. Pekala fena değil.Bay Lucas  tecrübe konusunda bizimle çalışabilecek düzeyde değilsiniz ne yazık ki... "
"Aa... anlıyorum."
" Üzgünüm bayım. Ancak yine de buraya kadar geldiğiniz için formu dolduralım. Pozisyonda boşluk açılırsa size haber vereceğiz ..."
Büyük bir hayal kırıklığı ile ofisten ayrıldı  Lucas. Hayatının en kötü günüydü. Kadının ses tonu ve bakışları kalbinin farklı atmasına ve düş havuzunda dolaşmasına sebep olmuştu. Eteği dizlerinin üstüne geliyordu. Saçları koyu kahverengiydi ve topluydu. Giydiği gömlek göğüslerini belirginleştirmişti. Genel olarak sevimli ve seksi bir kadındı. Ne yazık ki görüşme iç açıcı geçmemişti. Bu kadınla çalışmayı ilginç bir şekilde istiyordu.

ALF : ÖLÜMÜN DİŞLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin